Motokuryeler 100.000 TL Kazanıyor mu?

Asgari ücrete yapılan zam ile birlikte; sigortasız, kayıt dışı, kendi hesabına çalışan ya da bağımsız işçi gibi isimleri alan tüm çalışanların yeni ücretleri belli oldu. 2024 yılı işçi ücretlerinin açıklanması sonucunda asgari ücret tüm çalışanların gerçek ücreti oldu. Bu zammın esnaf kurye olarak çalışan motokuryelere uygulanması ise sosyal medya, haber ajansları ve bazı TV kanallarına konu oldu. Bu duruma bir açıklık getirmek gerekiyor.

Bu haberlerin ortaya çıkma kaynağı olan, sosyal medyada da bolca girişimcilik videosu bulunan Vigo’nun kurucu ortağı Ali Cicioğlu’dur. İhlas Haber Ajansı’na verdiği röportajda motokuryelerin 100.000 TL kazandığını öne sürmüştür. Açıklamanın bir kısmı ise şöyledir: “Paket bonuslarla birlikte kazançları büyük oranda artırdık. Bugün Beşiktaş, Beyoğlu, Şişli ve Sarıyer bölgelerinde çalışan bir motokuryemiz, haftanın 6 günü ortalama 40 paket ile çalışması halinde ay sonu kazancı 100 bin lirayı aşacak”. Biz motokuryeler arasında yürütmüş olduğumuz çalışmalarda böyle bir parayı alabilen bir motokurye ile henüz karşılaşmış bulunmamaktayız. İşin aslı da zaten böyle değil.

Türkiye’deki asgari çalışma saati olan haftalık 45 saat çalışma sonucunda, motokuryelerin giderlerini de eklediğimizde elimizde asgari ücret kalıyor. Benzin, Bağ-Kur, %20 KDV, %20 gelir vergisi, stopaj, yemek, muhasebe, motor bakımı, teknik ekipman, donanım aletleri gibi tüm bu giderler düşüldüğünde kuryenin elinde ancak karnını doyurabilecek bir ücret kalıyor. Kendi hesabına çalışan mantığını, parça başı ücret alma çalışma biçimini Kapital’de Marx, patronlar için en kârlı çalışma biçimi olarak sunmuştur. Değişen hiçbir şey yok. Sermayenin daha fazla kâr elde edebileceği tüm çalışma biçimleri küresel kapitalizme göbekten bağlı Türkiye ekonomik yaşamının içine de hızlıca girmeye devam ediyor.

Türkiye’de hatta dünyanın her yerinde işçi olmak aslında bir güvencesizlik barındırır. Güvencesiz olmak artık işçi olmak ile aynı anlama geliyor. Esnaf kurye modelinde ise bu katlanarak artıyor. Esnaf kurye olarak çalışıldığında yukarıda belirttiğimiz giderlerin dışında, haftalık ve yıllık izinlerin kaybı, işsizlik maaşının alınamaması ve kıdem ve ihbar tazminatları ortadan kalkması ile karşı karşıya kalınıyor.

Yine Türkiye’de iş yasalarına göre mesailer ile birlikte bir işçinin en fazla 11 saat çalışma zorunluluğu vardır. Olağanüstü durumlarda bu yasa esnetilebiliniyor. Küresel kapitalist hızlı teslimat şirketleri esnaf kuryelik modeli ile bu kanun ve yasaları aşıyor. Konu patronların daha fazla kâr kazanması olduğunda hiçbir yasa hiçbir kanun bunlara dur diyemiyor.

Ali Cicioğlu motokuryelerin günde 40 paket atmasını önermektedir. Büyük hızlı teslimat şirketlerinde ortalama saat başı atılan paket sayısı iki ya da üçtür. İki paket atarak 20 saat ya da üç paket atarak 13 saat motokuryelerin çalışmasını önermektedir. Yani kuryelere yalnızca bu hayata çalışmak için gelen insan muamelesi yapmaktadır. Ücret konusunda ise yine aynı anda taşınan çoklu paketlerde ücretlendirme düşmektedir. Yani aynı anda birden fazla taşınan paket sayısının ücretleri paket sayısı arttıkça düşmektedir. Yine gün içinde 40 paketi 10 saatte taşımak için ise saatte dört paket, on beş dakikada bir paket taşımak gerekmektedir.  

Motokuryelerin çalışma sistematiğinin önemli bir parçası algoritma üzerinden yürür. Bir paketin tam olarak başlama ve bitiş süresi; müşterinin sipariş etmesinden başlayarak paketin teslim edilmesine kadar olan süreci içerir. 10 saatte 40 paketi atmanın mümkünleşmesi de zor görünüyor.

Tüm bu kurulan mantık motokuryelerin daha “hızlı sürmesini”, daha hızlı paket taşımasını sağlamak için geliştirilmiştir. Ali Cicioğlu yine verdiği röportajda bu paraların bonuslarla birlikte kazanılabildiğini söylüyor. Şirketten şirkete değişen bu bonus ve prim mantığı günlük ya da haftalık belli baremlerde paket sayısını yakalamaya dayanıyor. Bu sayıların yakalanması için kuryeler sürekli hızlı olmak zorunda kalıyorlar. Bu durumda motokuryelerin kaza süsü verilmiş iş cinayetlerinde yaşamlarını yitirmesini sağlıyor.

Ülkenin her yerinde motokuryelere, “hızlı sür” denilerek iş cinayetlerinde yaşamlarını yitirmelerine sebebiyet veriliyor. Bu ülkenin tüm sokaklarında motokuryelerin kanları, canları ve emekleri var. Bununla birlikte binlerce motokurye ise ağır veya hafif şekilde yaralanıyor, hatta kalıcı engeller oluşuyor ve emek sürecinin dışına itiliyorlar. Bu yaralanmalar sonucunda motokuryeler haftalarca, aylarca çalışamadıkları için geçinemiyorlar.

Ali Cicioğlu, motokuryelerin günde 40 paket taşımalarının sonucunun nereye vardığını iyi biliyor. Lakin bu ülkede işçilerin canları pahasına çalıştıklarını biz her seferde bu patronlara anlatmaya ve bu iş cinayetlerini durdurmak için var gücümüzle mücadele etmeye devam edeceğiz. Trendyol gibi küresel kapitalist bir şirket bile hesaplamalarını 33 paket üzerinden yürütmüştür.

Yine Vigo şirketinin yaptığı zammı açıkladığı afişin dibinde saatlik ücretlerin tam yatırılması bir şarta bağlanmıştır: Küçük harfler ile yazılan uyum ücretlerine. Beşiktaş, Beyoğlu, Şişli ve Sarıyer gibi bölgelerde verilen saatlik 90 liranın, 20 lirası uyum primlerine bağlanmıştır. Bir ay içerisinde 3 gün işe geç kalındığında bu ücretler düşüyor. Kendi işlerinin sahibi olan bu kuryeler Vigo şirketinin belirlediği mesai saatlerinde 10 ya da 12 saat çalışıyor.

Motokuryeler insani çalışma ve yaşam koşullarında çalıştığında ise ellerine yalnızca asgari ücret geçebiliyor. Daha iyi bir yaşam için mücadele etmemiz ve kendi kaderimizi elimize almamız gerekiyor.