Ekim Devrimi, Bolşevik Parti ve İşçi Sınıfı

Ekim Devrimi’nin yıldönümü vesilesiyle kaleme alınan bu yazı, kendisi ölmek üzereyken, tüm hayatını adadığı davanın ölmeyeceğini çok iyi bilen, Lenin’in kendisini “zamanımızın gerçek bir kahramanı” olarak nitelendirdiği İvan Vasilyeviç Babuşkin’e ithaf edilmiştir.

Giriş

İçinde yaşadığımız kapitalist sistem henüz var olmadığı dönemde insanlar dogma düşüncelere körü körüne bağlı ve sınıfsal ilişkileri feodal yapıda karmaşık bir hâldeydi. Feodal çağın burjuva devrimleri ile sona ererek kapitalist üretim ilişkileri gelişmiştir. Günümüz teknolojik altyapısının olmadığı dönemde burjuva devrimleri coğrafyanın zorluğuna ve bilgi iletişiminin kısıtlı olmasına bağlı olarak eşitsiz meydana gelmiş, bu sebeple de ilk burjuva devrimi olan 1648 İngiliz Devrimi ile 1789 Fransız Devrimi arasında bir asırdan fazla zaman vardır. Kıta Avrupası’nı kasıp kavuran ayaklanmalar ise 1848’i işaret ederken, 1878’de Balkanlar ve akabinde 1908’de Osmanlı ile Portekiz’i sarsan burjuva devrimleri ise tarihsel aralıklar göz önünde bulundurulduğunda eşitsiz gelişimi net bir biçimde açıklıyor. Bu devrimler günümüz üretim ilişkilerinin öncüllerini doğurmuştur, ancak ne var ki 1905 Rus devrimi bu devrimler arasında iç dinamikleri bakımından apayrı bir niteliğe sahip. Lenin özellikle 20. yüzyılda meydana gelen burjuva devrimlerinde halk yığınlarının katılım göstermediği zümrelerce gerçekleştiğini ama 1905 Rus devriminin ise 1908 devrimleri kadar başarılı olmasa bile toplumun tüm katmanlarının tam katılımıyla meydana getirdiği bir halk devrimi olduğunu ifade etmiştir.[1]

Büyük Ekim Devrimi’nin Rusya’da meydana gelmesi, umut edilmeyen ya da Marksizm’e aykırılık yaratan bir durum olmadığı gibi Bolşevik Parti de tam anlamıyla işçi sınıfının öncülüğünü başarmış ve işçilerin içinden yetiştirdiği kadrolarla devrime yürümüştür. Tarihten alınacak ders niteliği taşıyan bu zafer Marksizm’in somut gerçekliğini gözler önüne seriyor. Geri kapitalistleşmiş ülkelerdeki burjuva yönetici sınıfı sömürge pazarları elde edemediğinden dolayı ekonomik gücünü sağlama almak adına kendi vatanını yabancılara peşkeş çekmekten geri durmaz. Hatta bu ihanetini gizleyebilmenin ve halkı aldatmanın yolunu, gericiliği ve çağ dışı üretim ilişkilerini sonuna değin savunarak sağlamaya çalışır. Bu zihniyetin bağnazlığı faşizmi kurumsal hâle sokarak sosyalistleri yıldırmaya çalışırken, ülkenin kalkınmasını sağlayacak üretici güçleri geçmişte vahşi yordamla günümüzde ise neo-liberalizmle engeller. Polis devlet anlayışı normalleşerek yükseldikçe ülkenin üretici ve devrimci güçlerini yok edebileceği yanılgısı ölçüsünde devrimci halk hareketleri müreffeh ülkelerden çok, geri kapitalistleşmiş ülkelerde sosyal devrimleri dayatır. Marksizm’in genel kuralı, böylece bir kez daha doğruluğunu kanıtlar[2].

“Bir Marksist’in, her teori gibi daha çok esas olan, genel olan, yaşamın karmaşıklığını yaklaşık olarak gösterebilen dünün teorisine sımsıkı takılıp kalmaması, yaşayan gerçeği, kesin ve somut olguları hesaba katması gerektiğini, bu söz götürmez gerçeği iyice özümlemesi gerekir.” [3] (V. İ. Lenin)

1840’larda merkez kapitalist ülkelerde, 20. yüzyıl emperyalist çağında olduğu gibi güçlü ve teknik ordu disiplini ile iyi örgütlenmiş bir yapı daha kurulmamıştı. Buna istinaden Engels Komünizmin İlkeleri denemesinde proleter devrimin bütün merkez kapitalist ülkelerde aynı anda yapılabileceği ve bunun bir neticesi olarak devrimin tek bir ülkede olmasının mümkün olmadığına kanaat getirmiştir, çünkü bu ifade tekelleşmiş kapitalizm devri için doğruydu. Yarım yüzyıl sonrasında Lenin’in yukarıda alıntılanan sözlerinde belirttiği gibi softaca yorumlanmayan ve iyice özümsenen Marksist teori, Bolşevik Parti’ye doğru taktik ve stratejiyi kurma yetisini kazandırdı ve bunu işçi sınıfının öncülüğünde sınıf savaşımını merkeze alarak yaptı. 19. yüzyılın ortalarında sanayileşmiş ülkelerde halk devriminin gerçekleşmesi proletarya öncülüğünde mümkün olup Avrupa ile sınırlı kalacağı tezi de bu nedenle gelişti. Fakat emperyalizmin kapitalizmin tekelci aşaması olduğu 20. asırda ülkelerin eşitsiz gelişimi sebebiyle geri kalmış yarı sömürge olan doğu ülkelerine doğru devrimci merkezde kayma meydana geldi.[4] Nihayetinde Şanlı Ekim Devrimi Rusya topraklarında Sovyetler Birliği’ni, tarihteki ilk işçi devletini yarattı.

Bolşevik Parti ve İşçi Sınıfı

1893’ün sonunda Lenin, St. Petersburg’a taşındı. Lenin’in ilk konuşmaları St. Petersburg Marksist çevrelerindeki katılımcılar üzerinde güçlü bir etki yarattı. Marks hakkında olağanüstü derin bilgisi, Marksizm’i o dönemde Rusya’daki ekonomik ve politik duruma uygulama yeteneği, işçilerin davasının zaferine olan ateşli, sarsılmaz inanç, olağanüstü örgütsel yetenek: tüm bunlar Lenin’i St. Petersburg’un tanınmış lideri yaptı. Lenin, çevrelerinde birlikte çalıştığı ileri işçilerin sıcak sevgisinden hoşlanıyordu. İşçi Babuşkin, Lenin’in işçi çevrelerindeki dersleri hakkında şöyle söylemişti: “Derslerimiz çok canlı ve ilginçti, hepimiz bu derslerden çok memnun kaldık ve konuşmacımızın zekasına sürekli hayran kaldık.” 1895’te Lenin, St. Petersburg’daki tüm Marksist işçi çevrelerini “İşçi Sınıfının Kurtuluşu İçin Mücadele Birliği” altında birleştirdi. Bununla devrimci bir Marksist işçi partisinin kurulmasını hazırladı[5]. Bolşevik parti bu şekilde doğmaya başladı.

Lenin, Mücadele Birliği’nin önüne, kitlesel işçi hareketiyle daha yakından bağlantı kurma ve onu politik olarak yönetme görevini koydu ve propaganda çevrelerinde toplanan az sayıda ileri işçi arasındaki Marksizm propagandasından, işçi sınıfının geniş kitleleri arasındaki güncel siyasi ajitasyona geçmeyi önerdi. Kitlesel ajitasyona doğru bu yönelişin Rusya’daki işçi hareketinin daha da gelişmesi açısından ciddi önemi vardı. 1890’lı yıllarda Rusya’da sanayileşme arttığından kapitalist bir büyüme dönemi yaşandı. İşçi sayısı arttı ve işçi hareketi yoğunlaştı. Tarihi kaynaklara göre 1895’ten 1899’a kadar en az 221 bin işçi greve gitti. İşçi hareketi ülkenin siyasi yaşamında ciddi bir güç haline geliyordu. Marksistlerin popülistlere karşı mücadelede savundukları işçi sınıfının devrimci hareketteki öncü rolüne ilişkin görüşlerini hayatın kendisi doğruladı. Lenin’in önderliğindeki İşçi Sınıfının Kurtuluşu İçin Mücadele Birliği, işçilerin ekonomik talepler (iyileştirilmiş çalışma koşulları, daha kısa çalışma saatleri, daha yüksek ücretler) için mücadelesini çarlığa karşı siyasi mücadeleyle ilişkilendirdi. “Mücadele Birliği” işçileri politik olarak eğitiyordu. Lenin’in önderliğinde St. Petersburg “İşçi Sınıfının Kurtuluşu İçin Mücadele Birliği” Rusya’da ilk kez sosyalizmi işçi hareketiyle birleştirmeye başladı. Bir fabrikada grev çıktığında, çevre üyeleri aracılığıyla işletmelerdeki durumu iyi bilen “Mücadele Birliği”, hemen sosyalist bildiriler yayınlayarak karşılık verdi. Bu broşürler, fabrika sahiplerinin işçilere uyguladığı baskıyı kınadı ve işçilerin kendi hakları için nasıl mücadele etmeleri gerektiğini açıkladı. Broşürler, kapitalizmin hastalıklarına, işçilerin sefil yaşamlarına, 12-14 saat aşırı ağır çalışmalarına, güçsüz durumlarına dair tüm gerçeği anlatıyordu. Burada da buna uygun siyasi talepler dile getirildi. 1894’ün sonunda Lenin, işçi Babuşkin’in katılımıyla bu tür ilk propaganda broşürünü yazdı ve St. Petersburg’daki Semyannikovskiy fabrikasının grevci işçilerine bir çağrı yaptı. 1895 sonbaharında Lenin, Thornton fabrikasındaki grevci işçilere bir broşür yazdı. Bu fabrika milyonlarca kâr elde eden İngiliz imalatçılara aitti. Buradaki bir çalışma günü 14 saatten fazla sürüyordu ve dokumacılar ayda yaklaşık 7 ruble kazanıyordu. Grev işçiler açısından başarıyla sona erdi. Kısa sürede “Mücadele Birliği” çeşitli fabrika işçilerine yönelik bu türden onlarca broşür ve çağrı bastı. Bu tür broşürlerin her biri işçilerin moralini büyük ölçüde yükseltti. İşçiler sosyalistlerin kendilerine yardım ettiğini ve savunduğunu gördüler. Mücadele Birliği’nin önderliğinde 1896 yazında 30 bin St. Petersburg tekstil işçisinin grevi gerçekleşti. Temel talep çalışma saatlerinin azaltılmasıydı. Bu grevin baskısı altında Çarlık hükümeti, 2 Haziran 1897’de çalışma gününü 11,5 saatle sınırlayan bir yasa çıkarmak zorunda kaldı. Bu kanundan önce çalışma günü hiçbir şekilde sınırlandırılmamıştı.[6]

Aralık 1895’te Lenin, çarlık hükümeti tarafından tutuklandı. Lenin devrimci mücadeleyi hapishanede bile durdurmadı. Cezaevinden mektup ve broşürler göndererek tavsiye ve talimatlarıyla “Mücadele Birliği”ne yardımcı oldu. Hapishanede Lenin, Çarlık hükümetinin vahşi keyfiliğini açığa vuran “Grevler Üzerine” ve “Çarlık Hükümetine” isimli iki broşür yazdı. Ayrıca Lenin hapishanede bir tıp kitabının satırları arasına süt kullanarak bir parti programı taslağı bile hazırlamıştı. St. Petersburg Mücadele Birliği, işçi çevrelerinin Rusya’nın diğer şehir ve bölgelerindeki benzer sendikalar halinde birleşmesine güçlü bir ivme kazandırdı. 90’lı yılların ortalarında Transkafkasya’da Marksist örgütler ortaya çıktı. 1894’te Moskova’da Moskova İşçi Birliği kuruldu. Sibirya’da 1890’lı yılların sonunda Sibirya Sosyal Demokrat Birliği örgütlendi. Yine aynı yıllarda Ivanovo-Voznesensk, Yaroslavl ve Kostroma’da Marksist gruplar ortaya çıktı ve bunlar daha sonra Sosyal Demokrat Partinin Kuzey Birliği altında birleşti. 1890’ların ikinci yarısında Rostov, Yekaterinoslav (bugünkü Dnipro), Kiev, Nikolaev, Tula, Samara, Kazan, Orekhovo-Zuevo ve diğer şehirlerde sosyal demokrat gruplar ve sendikalar oluşturuldu. St. Petersburg Mücadele Birliği’nin önemi Lenin’in ifadesiyle, işçi hareketine dayalı bir devrimci partinin ilk ciddi başlangıcını temsil etmesiydi.[7]

Yukarıda kısaca özetlenen Bolşevik partinin kuruluşunun temel taşları işçi sınıfı hareketiyle yoğrulduğundan, ona bir grup aydının ürünü demek tarihi çarpıtmak ve kara propaganda yapmak demektir. Ekim ve Kasım 1905’te kitlelerin devrimci mücadelesi muazzam bir güçle gelişmeye devam etti. İşçi grevleri devam etti. 1905 sonbaharında köylülerin toprak sahiplerine karşı mücadelesi geniş boyutlara ulaştı. Köylü hareketi ülke çapındaki ilçelerin üçte birinden fazlasını kapsıyordu. Saratov, Tambov, Çernigov, Tiflis, Kutaisi ve diğer bazı iller gerçek köylü ayaklanmalarına sürüklendi. Ancak yine de köylü kitlelerin saldırısı hâlâ yetersizdi. Köylü hareketi örgüt ve liderlikten yoksundu. Devrim silahlı bir ayaklanmaya yaklaştı. Bolşevikler, kitleleri çara ve toprak sahiplerine karşı silahlı ayaklanmaya çağırıyor ve onlara bunun kaçınılmazlığını anlatıyordu. Bolşevikler yorulmadan silahlı bir ayaklanma hazırladılar. Askerler ve denizciler arasında devrimci çalışmalar yürütüldü, orduda askeri parti örgütleri oluşturuldu. Bazı şehirlerde işçilerden oluşan savaş timleri oluşturuldu ve savaşçılara silah kullanma eğitimi verildi. Silahların yurt dışından satın alınması ve Rusya’ya gizli sevkiyatı organize edildi. Silahların taşınmasının organize edilmesinde önde gelen parti çalışanları yer aldı.[8]

13 Ocak 1906’da tüm Rusya’daki diğer Bolşevik işçiler gibi Babuşkin ve beş yoldaşı, iki vagon silah ve mühimmatla Çita’dan Irkutsk’a doğru yola çıkmıştı. Vidrino istasyonundaki teknik bir duraklama sırasında Çarlık güçlerinin saldırısına uğradılar. 18 Ocak 1906’da Rus devrimci İvan Vasilyeviç Babuşkin yargılanmadan ve soruşturma yapılmadan kurşuna dizildi. Herkesin inanılmaz derecede mutlu olduğu ve yalnızca bir avuç devrimcinin suları bulandırdığı devrim öncesi Rusya’ya ait bazı modern kültürel figürler tarafından çizilen popüler portre hiçbir şekilde gerçeğe uymuyor. İnsanlar, kendi varoluşlarının insanlık dışı koşullarını değiştirmenin başka yolu olmadığını fark ederek devrime gittiler. Bu mücadele yolunda pek çok devrimci canını feda etti. İvan Vasilyeviç Babuşkin’in kaderi Avrora Zırhlısı’nın sesini duymak ve hayatını adadığı davanın zaferini görmek değildi. Ancak yaşamı, sıradan Rus halkının Bolşeviklerin saflarına nasıl ve neden katıldığının canlı bir örneğidir.

Ekim Devrimi

İsyan sırasında gecikmek, hiç kuşkusuz, ölüme eşittir! Tüm varlığımla sizi temin ederim ki şimdi kongrelerle, toplantılarla vakit kaybetmektense, silahlı isyanla iktidarı ele geçirmek meselesini konuşmalıyız. Bekleyemeyiz! Aksi halde her şeyi kaybederiz! Hükümet zaten sarsılmış! Onu nasıl olursa olsun ezmemiz gerekir![9] (V. İ. Lenin)

23 Ekim (5 Kasım) 1917 tarihinde gece Smolniy’e geçen Lenin, devrimci işçilere, askerlere ve tüm Sovyetlere ayaklanmanın gereğini anlatmıştı. Merkez komite kararlarına uyan Askeri Devrim Komitesi 24 Ekim günü gecesi köprüleri, demiryollarını ve telgraf idarelerini ele geçirdi. 25 Ekim sabaha karşı artık geçici hükümetin bütün önemli mevzileri Bolşevikler’in eline geçmişti. Geçici hükümet Kışlık Saray’da kapana kısılmıştı. Kızılordu tüm iletişim ağlarını kontrol altına aldıktan sonra geçici hükümetin genelkurmayla bir bağlantısı kalmamıştı. Sabah saat 7’ye doğru devlet bankası da Bolşevikler’in eline geçmişti. Hükümetin son sığınağı olan Kışlık Saray dışında tüm önemli noktalar artık geçici hükümetin kontrolünden çıkmıştı. Başbakan Kerenskiy ise, Amerikan elçiliğinin aracıyla kadın kılığına girerek, devrimi bastırmak için ordu getirmek ümidiyle Kuzey cephesine doğru kaçmıştı.[10]

Petrograd işçileri o günlerde Bolşevik Parti’nin önderliğinde iyi bir eğitim aldıklarını gösterdiler. Bolşeviklerin çalışmalarıyla ayaklanmaya hazırlanan birliklerin devrimci birimleri, savaş emirlerini doğru bir şekilde yerine getirdi ve Kızıl Muhafızlarla omuz omuza savaştı. Donanma ordunun gerisinde kalmadı. Kronstadt, geçici hükümetin gücünün uzun süre tanınmadığı Bolşevik Parti’nin kalesiydi. Avrora zırhlısı, Kışlık Saray’ı hedef alan silahlarının gürlemesiyle, 25 Ekim’de yeni bir dönemin, Büyük Sosyalist Devrim döneminin başladığını duyurdu. 25 Ekim’de (7 Kasım) Bolşeviklerin “Rusya Vatandaşlarına” çağrısı yayınlandı. Bu konuşma, burjuva geçici hükümetin devrildiğini, devlet iktidarının Sovyetlerin eline geçtiğini belirtiyordu. Geçici Hükümet, Harbiyelilerin ve hücum taburlarının koruması altında Kışlık Saray’a sığındı. 25-26 Ekim gecesi devrimci işçiler, askerler ve denizciler Kışlık Saray’a baskın düzenleyerek Geçici Hükümeti tutukladılar.[11]

İkinci Tüm Rusya Sovyetleri Kongresi, Petrograd’daki muzaffer ayaklanmanın tüm hızıyla devam ettiği ve başkentteki iktidarın aslında sovyetlerin elinde olduğu 25 Ekim (7 Kasım) 1917 günü saat 22:45’te Smolniy’de açıldı. Bolşevikler kongrede ezici çoğunluğu elde etti. Menşevikler, Bundcular ve Sağ Sosyalist Devrimciler şarkılarının bittiğini görünce kongre çalışmalarına katılmayı reddettiklerini ilan ederek kongreden ayrıldılar. Kongre, Menşevikleri ve Sosyalist Devrimcileri kınadı ve onların gidişinden pişmanlık duymadığını, aynı zamanda hainlerin ayrılışı sayesinde kongrenin işçi ve asker milletvekillerinin gerçek anlamda devrimci bir kongresi haline geldiğini belirterek bunu memnuniyetle karşıladı. Kongre adına tüm yetkinin Sovyetlere devredileceği açıklandı. İkinci Kongrenin çağrısında şöyle yazıyordu: “İşçilerin, askerlerin ve köylülerin büyük çoğunluğunun iradesine, işçilerin ve garnizonun Petrograd’da gerçekleşen muzaffer ayaklanmasına güvenen Kongre, iktidarı kendi ellerine alır.”[12]

Buz Kırıldı Yol Açıldı

“Biz bu işin yapımına başladık. Ne kadar zamanda ne zaman, hangi ulusun proleterleri bu işi sonuna vardırırlar bu soru önemsizdir. Önemli olan buzun kırılmış, yolun gösterilmiş ve açılmış olmasıdır.”[13] ( V. İ. Lenin)

Bolşevik Parti, Şubat’tan Ekim 1917’ye kadar sekiz ay boyunca çok zor bir görevi yerine getirdi: İşçi sınıfında, Sovyetlerde çoğunluğu kazandı, milyonlarca köylüyü sosyalist devrimin safına çekti. Bu kitleleri küçük-burjuva partilerin (Sosyalist Devrimciler, Menşevikler, Anarşistler) etkisinden kopardı; bu partilerin emekçi halkın çıkarlarına karşı olan politikalarını adım adım açığa çıkardı. Bolşevik Parti, kitleleri Ekim Sosyalist Devrimi’ne hazırlamak için önde ve arkada muazzam bir siyasi çalışma yürüttü.

Bu dönemin parti tarihinde belirleyici anları: Lenin’in sürgünden gelişi, Lenin’in Nisan Tezleri, Nisan Parti Konferansı ve VI. Parti Kongresidir. İşçi sınıfı partinin kararlarından güç ve güven almış, zafer devrimin en önemli sorularının cevabını bulmuştu. Nisan Konferansı, partiyi burjuva demokratik devrimden sosyalist devrime geçiş için mücadele etmeye yönlendirmeyi başarmıştı. VI. Kongre, partiyi burjuvaziye ve onun geçici hükümetine karşı silahlı bir ayaklanmaya sevk etti. Sosyalist Devrimciler ve Menşeviklerin uzlaşmacı partileri, anarşistler ve diğer komünist olmayan partiler gelişimlerini tamamlayarak, hepsi Ekim Devrimi’nden önce kapitalist sistemin bütünlüğünü ve güvenliğini savunan burjuva partileri haline gelmişti. Bolşevik Parti, kitlelerin burjuvaziyi devirme ve Sovyet iktidarını kurma mücadelesine tek başına önderlik etti ve bunda son derece başarılı oldu. Bolşevik Parti önderliğindeki işçi sınıfı, köylü yoksullarla ittifak halinde, askerler ve denizciler tarafından desteklenerek, burjuvazinin iktidarını devirmiş, Sovyetlerin iktidarını yani yeni bir devlet türü olan sosyalist Sovyet devletini kurmuştu. Toprak ağalarının toprak mülkiyetini ortadan kaldırarak, ülkedeki tüm toprakları kamulaştırmış, kapitalistleri mülksüzleştirmişti. Savaştan bir çıkış yolu kazanarak barışı tesis etmiş ve böylece gerekli soluklanmayı yaratarak sosyalist inşanın ortaya çıkması için gerekli koşulları yaratmıştı.

Ekim Sosyalist Devrimi kapitalizmi ezdi, üretim araçlarını burjuvazinin elinden aldı ve fabrikaları, arazileri, demiryollarını, bankaları tüm halkın mülkiyetine, kamu mülkiyetine dönüştürdü.

Büyük Ekim Devrimi’nin 106. yıldönümünde sınıf bilinçli işçilerin örgütlü mücadelesinin gücünü tekrar idrak ediyoruz. İvan Babuşkin gibi nice devrimci işçinin dünden bugüne her isyanda doğduğunu, Bolşevik Parti yolundaki tüm partiler için onun yaşamının canlı bir devrim örneği olduğunu kavrıyoruz. Ve böyle halk kahramanları var. Bunlar, devrimden bir iki yıl değil, tam 20 yıl önce kendilerini tamamen işçi sınıfının kurtuluş mücadelesine adamış insanlardır. Bunlar, bireylerin faydasız terör girişimlerine kendilerini harcamayan, proleter kitleler arasında inatla, istikrarlı bir şekilde hareket eden, onların bilincinin, örgütünün, devrimci inisiyatifinin gelişmesine yardımcı olan insanlardır. Bunlar, kriz geldiğinde, devrim patlak verdiğinde, milyonlar ve milyonlar harekete geçtiğinde, burjuva hükümetlerin katliam siyasetine karşı silahlı kitle mücadelesinin başında duran insanlardır. Dün Rusya’da Çarlık otokrasisinden kazanılan her şey, yalnızca Babuşkin gibi insanların önderlik ettiği işçi kitlelerinin mücadelesiyle kazanıldı. Bu tür insanlar olmasaydı, dünya halkları sonsuza kadar köle halklar, serf halkları olarak kalırdı. Böyle insanlarla dünya halkları her türlü sömürüden tamamen kurtulacaktır ve böyle insanların büyük çaba ve fedakârlıklarıyla Ekim Sosyalist Devrimi insanlık tarihinde yeni bir çağ, proleter devrimler çağını açmıştır.

 

 

[1] В. И. Ленин, Государство и Революция: Учение Марксизма о государстве и задачи пролетариата в революции, Глава III, ст.41 (V. İ. Lenin, Devlet ve Devrim: Devrimde proletaryanın görevleri ve devlet hakkında Marksizm doktrini, Bölüm 3, sf.41)

[2] Dr. H. Kıvılcımlı, Halk Savaşının Planları, sf.60-61

[3] В. И. Ленин, Письма о Тактике, Письмо I: Оценка Момента, Полное собрание сочинений В. И. Ленина, Том 31, ст.134 (V. İ. Lenin, Taktik hakkında Mektuplar, Birinci Mektup: Güncel Durumun Tahlili, Lenin Tüm Eserleri, Cilt 31 sf.134)

[4] В. И. Ленин, О Лозунге Соединенные Штаты Европы, Социал-Демократ №:44, 23 Августа 1915 г.

(V. İ. Lenin, Avrupa Birleşik Devletleri Sloganı Üzerine, Sosyal-Demokrat No:44, 23 Ağustos 1915)

[5] История Всесоюзной коммунистической партии (Большевиков), Глава I-3. Начало революционной деятельности Ленина. Петербургский “Союз борьбы за освобождение рабочего класса” ОГИЗ – Госполитиздат, 1946. – 17-18 с. (Tüm Birlik Komünistlerinin Partisi (Bolşevikler) Tarihi, Bölüm 1, Kısım 3: Lenin’in devrimci faaliyetinin başlangıcı. Petersburg “İşçi Sınıfının Kurtuluşu için Mücadele Birliği”, Devlet Kitap ve Dergi Yayıncılarının Birleştirilmesi – Gospolitizdat, 1946. – s.17-18)

[6] там же, с.18 (a.g.e s.18)

[7] там же, с.19 (a.g.e s.19)

[8] там же, с.77 (a.g.e s.77)

[9] V. İ. Lenin, Nisan Tezleri ve Ekim Devrimi, Eriş Yayınları, Haziran 2007, s.107

[10] Великая Октябрьская Социалистическая Революция, Большая Советская Энциклопедия, том 20, Москва 1953, ст.553 (Büyük Ekim Sosyalist Devrimi, Büyük Sovyet Ansiklopedisi, cilt 20, Moskova 1953, s. 553.)

[11] История Всесоюзной коммунистической партии (Большевиков), Глава 7-6. Октябрьское восстание в Петрограде и арест Временного правительства. II съезд Советов и образование Советского правительства. Декреты II съезда Советов о мире, о земле. Победа социалистической революции. Причины победы социалистической революции ОГИЗ – Госполитиздат, 1946. – 17-18 с. (Tüm Birlik Komünistlerinin Partisi (Bolşevikler) Tarihi, Bölüm 7, 6.Petrograd’daki Ekim ayaklanması ve Geçici Hükümetin tutuklanması. II. Sovyetler Kongresi ve Sovyet hükümetinin oluşumu. İkinci Sovyetler Kongresi’nin barış ve toprakla ilgili kararları. Sosyalist devrimin zaferi. Sosyalist devrimin zaferinin nedenleri, Devlet Kitap ve Dergi Yayıncılarının Birleştirilmesi – Gospolitizdat, 1946. – s.199)

[12] там же, с.200 (a.g.e s.200)

[13] В. И. Ленин,  Об Октябрьской Революции, Полное собрание сочинений. 1974. том 44. Июнь 1921 — март 1922. — С. 144—152. (V. İ. Lenin, Ekim Devrimi Üzerine. Lenin tüm eserleri, cilt 44, Temmuz 1921 – Mart 1922, s. 144-152.)