Komün ya da Hiç: Venezuela’da Halk İktidarı ve Sosyalist Alternatifin İnşası – Cosimo Pica & Matteo Giardiello

El Yazmaları’nın Notu: Geçtiğimiz ay çağrısını yaptığımız “Gelişimin Çelişik Doğası: Dünya Nereye” başlıklı dosyamızın üçüncü yazısını siz değerli okuyucularımıza sunuyoruz. Potere al Popolo Ulusal Koordinasyon üyeleri Cosimo Pica ve Matteo Giardiello tarafından kaleme alınan bu yazıda, Venezuela’da komünler ve bu komünler aracılığıyla halk iktidarının inşasının nasıl gerçekleştirilmeye çalışıldığı işleniyor.

 

Venezuela’da geçirdiğimiz etkileyici günlerde yaşadığımız deneyimleri ve hissettiğimiz duyguları tanımlamak zor. Çoğu Latin Amerika ülkelerinden olmak üzere, farklı ülkelerden delegasyonlarla birlikte bizim de uluslararası bileşen olarak davet edildiğimiz Union Comunera’nın [Komünler Birliği, ç.n.] kurucu kongresine katıldık. Bu kongreye katılmak için Bolivarcı cumhuriyete gerçekleştirdiğimiz seyahatimiz boyunca gördüklerimizi, duyduklarımızı ve paylaştıklarımızı kağıda dökmek kolay değildi.

Çeşitli kır ve kent komünlerinde geçirdiğimiz on gün boyunca alabilecek kadar şanslı olduğumuz insanlığın sorumluluğuna ve umuda dair kapsamlı bir raporlama için güçlü bir sorumluluk hissediyoruz.

Venezuela’da Ne Gördük?

Oradan döndükten sonra kendimize birçok kez sorduğumuz bu soru üzerine düşündüğümüzde akla gelen ilk şey, bir devrimci aşamanın günlük inşasının ne olduğunu görmek oldu.

Son yıllarda kurucu iktidar ile kurulu iktidar arasında yeni bir diyalektik yaratarak toplumsal hareketlerin, komitelerin ve kolektiflerin taban çalışmalarını merkeze koymaya çalışan Chavez’in uyguladığı katılımcı ve çoğulcu doğrudan demokrasinin gücüne kendi ellerimizle dokunduk.

Chavista Kurucu İktidarı

Chavez’in 1998’deki seçim başarısı ve 1999’daki anayasal reformu -buradan başlatamasak da- bugün üzerine konuştuğumuz Bolivarcı devrimci sürecin başlamasına izin veren, tarihi sürekliliği içindeki kırılmayı temsil ediyor.

Her neyse, komünlerde öğrendiğimiz şey, sürece her zaman aşağıdan bakmak, her büyük olayı daha geniş, kolektif bir tarihe yerleştirmektir. Bu anlamda Chavez ve Chavismo, 1960’ların ve 1970’lerin Punto Fijo Paktı[i] sistemine karşı gerilla deneyimlerinden başlayarak, 1980’lerin halk barriolarındaki[ii] toplumsal öz-örgütlenmeden, 1989’da Karakas’taki Caracazo Ayaklanması[iii] ve baskıdan, 1992’de Chavez’in önderliğindeki sivil-asker isyanı, kendisinin tutuklanması ve 1994’te serbest bırakılmasından sonra büyüyen seferberliğe geçen uzun bir yolculuğun sonucudur.

Bu uzun güç ve deneyim birikimi Chavista’nın zaferinin ve Bolivarcı devrimci sürecin inşasının temellerini oluşturuyor.

Bununla birlikte, Batılı liberal medya tarafından anlatılan birçok yalan mitten birini çürütmek, Venezuela’daki Bolivarcı Devrim’in hiçbir zaman tek başına Chavez figürü gibi inkâr edilemez derecede özel bir liderin varlığına ve karizmasına dayanmadığını vurgulamak önemlidir. Daha ziyade, demokratik pratiği ciudadanıa protagonica (öncü yurttaşlık) olarak adlandırılan şey etrafında dönüştürmeye yönelik uzun vadeli girişimle, kurucu ve kurulu güç arasındaki çatışmanın sonucudur.

Değişimin ana yürütücüsü, kurucu iktidarda (poder constituyente), yani halkın toplumsal hareketlerde ve örgütlü insanlarda ifade edilen kolektif yaratıcı kapasitesinde tanımlanır. Aynı zamanda, kurulu otorite (poder constituido) – devlet ve kurumları – sürecin çerçevesini ve koşullarını garanti altına almak zorundadır.[1] Çelişkilerden ve çatışmalardan arınmış olmasa da, bu ikili yaklaşım Venezuela’daki toplumsal dönüşüm sürecini sürdürmeyi ve derinleştirmeyi başardı.

Dönüşüm stratejisi, inşa esnasında toplumsal ihtiyaçlara hızlı cevaplar üretmek için burjuva kurumlara paralel kurumların yaratımına dayanıyor. Pratikte yeni kurumlar baskın kapitalist pratikler tarafından üretilmiyorlar.

Ocak 2007’de Chavez toplumsal hareketlerin tabanlarından gelen önerilerini dinleyerek ve önerilerini hayata geçirmeyi deneyerek komünal devletin (estado comunal) inşa edilmesi yoluyla burjuva devletin ötesine geçmeyi açıkça önermeye başladı.

Ana fikir farklı modellerin (komünal konseyler, komünler ve komünal kasabalar) burjuva devletle aşama aşama yer değiştirebilecek komünal yapılarını kurmaktı. Devlet, özerk bir varlık olarak görülmediği gibi burjuva ya da sosyal demokrat gelenekte olduğu gibi, kolayca seçilebilen tarafsız bir araç olarak algılanmıyor. Aksine, kapitalizm tarafından biçimlenmiş ve bu yüzden alt edilmesi gereken bir varlık olarak görülüyor. Bu fikre müteakip Chavista teorik ve programatik çerçevede, burjuva sivil toplumunun yerini alan geleceğin komünal devleti tariflenirken onun, halk iktidarına (poder popular) bağlı olduğu kabul edilir. Bu, kapitalizmin ve burjuva devletin temelinde yatan ekonomik, sosyal ve politik -sivil toplum ile politik toplum arasındaki- yarılmanın üstesinden gelebilirdi.

Geçmişin bir kalıntısı olan devlet, değişimin faili olarak görülmez, bunun yerine hareketler ve örgütlü insanlar tarafından somutlaştırılır. Devletin rolü onları desteklemektir; kurucu iktidarın toplumun dönüşümünü ilerletebilmesi için aşağıdan yukarıya süreçlerin kolaylaştırıcısı olmalıdır.

Komünal Devletin İnşasında Komünlerin Merkeziliği (Estado Comunal)

2005’ten bu yana Venezuela halkı, halkın günlük ihtiyaçları temelinde kendi kendini örgütleyen bölgesel konseylere dayanan bir yerel özyönetim biçimi olan komünal konseyler halinde örgütlendi. Belediye meclisleri, kentsel alanlarda 150 ila 400 aileden, kırsal alanlarda en az 20 aileden ve yerli halk için en az 10 aileden oluşur. Bu deneyimlerin uzun dalgasında ve Chavez ile toplumsal hareketlerin ana hatlarını çizdikleri ‘komünal devlet’in inşasını derinleştirme girişiminde, daha büyük projeler üstlenmek için 2007’de toplulukları komünal konseylerden daha üst düzeyde bir araya getirme ihtiyacından dolayı ilk komünler oluşmaya başladı. Komünler, aynı bölgede faaliyet gösteren birkaç komünal konsey ve halk örgütlerinden oluşur ve yaşamın tüm yönlerini kapsayan öz-yönetim biçimlerini uygulamak için daha geniş projeler ve uzun vadeli önlemler geliştirebilir.

Komünal konseyler, insanların kurumlar tarafından uygulanan politikalar üzerinde demokratik ve kolektif bir şekilde bir araya gelerek  karar vermelerini sağlayan topluluk düzeyinde siyasi katılımın bir örneğini temsil eder. Bu konseyler aynı zamanda toplumun ihtiyaçlarını karşılamak için uygulanacak girişimleri ve projeleri birlikte tartışmanın imkanını da sağlarlar.

Konseyler belirli türdeki projeler için kamu fonlarına başvurabilirken, sınırlılıklarından biri, devletin aracılık ettiği siyasi ve ekonomik boyutların ayrılmasıydı. Bu anlamda, komün devletinin kuruluş sürecinde komünlerin merkeziliği, komünal konseyleri bir araya getirmenin yanı sıra komünal olarak adlandırılan işletmeler aracılığıyla üretimi de müdahil olmalarıdır. Komünlerde komünal parlamento topluluğun ihtiyaçlarına, bunların nasıl üretileceklerine, kimlerin çalışacağına, kaç saat çalışılacağına, kendilerine ne kadar ödeme yapılacağına ve fazlalığın komünitenin gelişimi içerisinde ne şekilde yeniden yatırım olarak dağıtılacağına karar verebiliyor. 2010 yılında Ley Organica del Sistema Ekonomic Comunal (komünal ekonomik sistemin organik yasası) aracılığıyla düzenleyici sistemleştirme ile birlikte ortak mülkiyetli işletmelerin kurumsal teşviki, binlerce üretken öz-yönetim deneyiminin oluşturulması uygulamasına yardımcı olmuştur.

Venezuela gezimizde, And Dağlarında bulunan Merida eyaletindeki Che Guevara komününde (adını aldığı) kakao ve çikolata üretimi için kullanılan EPSDC’lerin (Empresa de propriedad social directa comunal/Ortak dolaysız toplumsal mülkiyet şirketi) neyi temsil ettiklerini ve nasıl çalıştıklarını görme şansımız oldu. Che Guevara EPSDC’li yoldaşların bize teyit ettiği gibi, komünal devletin oluşum sürecinde, burjuva devletinin üstesinden gelinmesi olarak en sorunlu konu, mülkiyet ve üretim araçlarının kime ait olduğudur, çünkü kapitalist sistem Venezuela’da hâlâ var. Bu anlamda EPSDC’ler, üretim ve ürün dağıtımının her alanında örgütsel yapılarına ve genel işleyişine karar veren toplulukların kolektif işletmeleri olan üretim araçlarının mülkiyetini ve idaresini demokratikleştirme ve kolektifleştirmeye yönelik en başarılı girişimi temsil eder.

Komünler Birliği ve Sosyalist Komün El Maizal’daki Kurucu Kongre

EPSDC’lerin, komünlerin ve komünal devlet inşa sürecinin derinleştirilme ihtiyacı ekonomik ve politik blokaj nedeniyle işi zor olan Bolivarcı devrimci süreci sınayan son birkaç yılda daha önemli hale geldi. Ülkenin sosyo-ekonomik durumu, Amerika Birleşik Devletleri tarafından uygulanan ve Avrupa Birliği tarafından onaylanan suç politikalarından büyük ölçüde etkilenmiştir. Bu bağlamda, her kritik durumda olduğu gibi, Bolivarcı devrimci sürecin direnmesine ve varlığını sürdürmesine izin veren, tabanın, örgütlü halkın, halk iktidarının yapılarının gücüydü. Komünal devletin oluşumunu daha büyük bir güçle ilerletmek için çeşitli öz-yönetim ve halk iktidarı deneyimlerini birleştirme fikrinin, zaten karmaşık bir durumu daha da kötüleştiren pandemi döneminde dile getirilmesi tesadüf değildir.

Hem kentsel hem de kırsal birçok komün, Frente Cultural de Izquierda (FCI) [Sol Kültür Cephesi, ç.n.] gibi toplumsal hareketlerle birlikte, ülkenin her eyaletindeki düzinelerce komünün gerçekliklerini ziyaret etme ve tüm bu deneyimleri tek bir halkçı örgüt içinde birleştirecek bir kurucu süreç başlatmakla görevli aktivist ekipler örgütledi.

Ülkenin beş eyaletinden 50’ye yakın komünün güç vermesiyle Venezuela’nın her köşesinde aylarca süren çalışmalardan sonra, Union Comunera adlı bu sosyal ve politik güç, bizim de katıldığımız kurucu kongresini 3-5 Mart 2022 tarihleri arasında toplayarak resmen doğmuş oldu.

Daha önce söylediğimiz gibi burjuva kurumlarının alt edilmesi ve komünal devletin inşası sürecini yavaşlatan sınırlamalardan bir tanesi, son yıllarda hızla türeyen binlerce halk iktidarı realitesinin arasındaki koordinasyon yapısı eksikliğiydi. Union Comunera’nın amacı tam olarak bu yönde gitmektir: Chavez’in mirasını takip ederek ve komünal devleti inşa etmek için devrimci süreci ilerletmeye devam ederek yeniyi kolektif olarak inşa etmek için var olanı birleştirmek.

Comuna o Nada! [Komün ya da Hiç]

Karakas’ta bir barriodaki 5 Mart komününün sarp sokaklarında, Maizal komününün geniş mısır tarlalarında ve nihayet And Dağları’ndaki Che Guevara komünündeki kakao ve kahve bitkileri arasında bizlere defalarca söylendiği gibi, Bolivarcı devrimci sürecin temeli ve gücü örgütlü halktır. Birçok kez Union Comunera’nın ulusal önderliğinden, Anais, Carlos, Albanys gibi yoldaşlardan, yanı sıra kongre sırasında tanıştığımız birçok köylüden de ‘biz comuna o nada‘ yız, biz sosyalist geleceği inşa eden Chavismo’nun kızları ve oğullarıyız’ dediklerini duyduk.

Dipnotlar

[1] Azzellini Dario, Communes and workers’ control in Venezuela: building 21st century socialism from below, Haymarket Books, Chicago, 2018.

[i] Punto Fijo Paktı: 1958 yılında Venezuela’daki üç önemli parti, Venezuela Sosyal Hristiyan Partisi, Demokratik Cumhuriyet Birliği ve Demokratik Hareket Partisi’nin ülkede demokrasiyi koruyacaklarına dair imzaladıkları pakt. [ç.n.]

[ii] Barrio: Yoksul halkın yaşadığı mahallelere verilen isim. [ç.n.]

[iii] Caracazo Ayaklanması: 1989 yılında iktidarın neoliberal politikalarına karşı Venezuela halkının gerçekleştirdiği ayaklanma. [ç.n.]