Savaş, Kriz, Hesaplar ve de İsyanlar

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, üçüncü ayını devirirken önümüzdeki dönemde dünya düzeninin alacağı şekle yön vermeyi de sürdürüyor. Perde arkasında “halledilmeye” çalışılan meseleler, savaşın etkisiyle artık yüksek sesle dillendiriliyor. Askeri alanda nükleer silahların nasıl ve ne ölçüde devreye sokulacağı tartışılıyor, siyasal alanda çok kutupluluğun yanında bölgesel güçlerin de “oyunda” olduğu belirtiliyor, ekonomik alanda özel mülkiyetin dokunulmazlığı ve devletin serbest piyasaya müdahale etmemesi gibi kapitalizmin temel düsturları umursanmıyor. Bunlara ek olarak stagflasyon ve kapitalizm krizinin daha derinleşiyor olması önümüzdeki dönemde bir dünya düzeninin kurulmasının hiç de kolay olmadığına açıkça işaret ediyor.

Dış Yaptırımlar

Rejimi devirme ve Neonazi unsurları temizleme hedefiyle Ukrayna’ya giren Rusya, hedeflerini revize etmiş durumda. Başta Kiev olmak üzere çeşitli bölgelerden çekilen Rusya, Ukrayna’nın doğu ve güneydoğusunda yoğunlaşıp sağlam adımlarla ilerlemeye çalışıyor. Ukrayna’nın Karadeniz ile olan bağlantısını kesen Rusya, Transdinyester ve Harkov’a ulaşarak kontrol alanını genişletmeyi hedefliyor. Moskova’dan yapılan açıklamalar da Rusya için savaşın artık geçici bir süreç değil, olağan bir hâl olduğunu/olacağını gösteriyor. Rusya, etkili ama sınırlı askeri gücünü “olağan hal” boyunca kullanabilmesi için dikkatli olması gerektiğinin farkında. Bu nedenle Kiev vb. maliyeti yüksek hedefler yerine yakın, “ucuz” ve çeşitli bileşenleri kullanabileceği hedefleri önceliyor.

Askeri açıdan hatalarını ve eksikliklerini -Sovyet mirasının da etkisiyle- önemli oranda giderebilecek kapasiteye sahip olan Rusya, siyasi açıdan da -yine Sovyet mirasıyla- benzer esnekliğe ve beceriye sahip. Ukrayna ile masaya oturulması, Kiev’e SİHA satan Türkiye’ye Rus turistlerin gidişinin engellenmemesi, AB üyesi Macaristan ile derinleşen ilişkiler Rusya’nın siyaseten tecrit olmamayı başardığını gösteriyor.

Ekonomi meselesi ise Rusya’nın savaşında belirleyici etken olarak öne çıkıyor. Nitekim “Batı” da ekonomik saldırılara ağırlık veriyor.

Savaşın ilk 2 ayında Rusya’ya 7 binden fazla yaptırım uygulanması[1] ve Rus oligarkların çeşitli mallarına ve off-shore hesaplarındaki yaklaşık 300 milyar dolara yakın servetlerine göz konulması[2] ile başlayan hamleler Rusya’nın 640 milyar dolarlık rezervlerin yaklaşık 300 milyar dolarlık kısmının dondurulmasıyla[3] zirveye ulaştı.

Rusya’nın ve Rus sermayesinin “özel mülkiyetine dokunulması” ve el konulması, Batı sermayesinin Rusya’yı ekonomik olarak çökertmenin yanı sıra yarı-sömürge haline getirmeyi hedeflediğini gösteriyor. Ayrıca Batı, ilksel birikimi andıran bu tip el koymalar ile Rus oligarkların boşalttığı alanları kendi sermayedarlarıyla kapatarak kendi birikim krizini de aşmaya çabalıyor. Nitekim Rus oligark Abramoviç’in Chelsea takımını ABD’li konsorsiyoma[4] “satışı” bunun basit bir örneği.

Rusya, bu hamlelere kendi ekonomisini güçlendirmeye yönelerek karşılık veriyor. Moskova’nın petrol ve doğalgaz ithalatçılarının ödemelerini ruble ile yapmalarına dair karar alması ve eurobond ödemelerini ilk defa ruble ile yapması[5], dünyadaki dolar hegemonyasına karşı ufak bir tepki olmakla yaptırımları atlatmanın da bir yolu. Ayrıca Rusya, Hindistan, Çin ve İran’la ulusal paralarla ticaret yapılması konusundaki görüşmelerini hızlandırıyor. Ülkeler arasındaki ticarette dolar yerine ulusal paraların kullanılması, kapitalizmin dünya çapındaki bütünlüğünde gediklerin açılması anlamına gelmekte. Ekonomik alandaki bu gedik, küresel güçler arasındaki hegemonya savaşımında da bir gediğe sebep oluyor. Böylece küresel güçler arasında, var olan düzenin belirli bir düzlemde devam etmesine dair bir uzlaşma ihtimali oldukça azalıyor.

İç Hamleler

Dış tedbirlerle birlikte Rusya, içeriye yönelik hamlelerini de arttırıyor. Rusya’yı terk eden şirketlerin mal varlıklarının kamulaştırılmayacağının belirtilerek şirketlere kayyımların atanması[6],  neoliberalizm yanlısı olan ve Batı’nın yaptırımlarına maruz kalmayan Merkez Bankası Başkanı Nabiullina’nın Putin’in aday göstermesiyle tekrar başkanlığa seçilmesi[7] ise Moskova’nın “sosyalizm” ya da devlet kapitalizmini değil, serbest piyasa ekonomisini sürdürme isteğine işaret ediyor.

Bu istekte payı olan oligarklar arasında da savaşım sürüyor. Société Générale’in Rosbank’ını Nornikel’in patronu Potanin’in alması[8], Alişer Usmanov’un patronu olduğu USM Holding bünyesindeki Akkermann Cement’in Kaluga Çimento Fabrikası’nı yaklaşık 9 milyar rubleye (yaklaşık 110 milyon dolar) satın alması[9], 29 yıldır Lukoil’in başında olan Vagit Alekperov’un istifası[10] oligark bloğunun yeniden yapılandırıldığını da gösteriyor. Krizi fırsat gören kimi oligarklar aynı gemideki “yoldaşlarını” gemiden atarak alanlarını genişletmeye ve kapitalizmin krizinden daha az etkilenmeye çabalıyorlar.

Bunlarla birlikte kimi mülkiyetlerin devlete devredilmesi de gerçekleşiyor. Renault’nun AvtoVAZ’daki hisselerinin tamamının devlet mülkiyetindeki NAMİ’ye devredilmesi[11], Vladivostok Limanı’nın kamulaştırılması[12], devlet korporasyonu Rosteh’in kimi şirketlerde kontrolünü arttırması “sosyalizmden” çok Rus ekonomisinin kapitalist niteliğini koruyarak güçlendirmeyi hedeflemekte. Kapitalist sistemle bütünleşmiş ve ondan kopmayı düşünmeyen Rus oligarşisi ve Putin yönetiminin bu hamleleri, Rus ekonomisini “dış” baskılardan bir süre koruyabilir. Fakat kapitalizmin yapısal krizi, savaşın bedelinin Rus emekçilerine ödetilmek istenmesi ve halkın son yıllarda yükselen mücadelesiyle birlikte çeşitli biçimlerde ortaya koyduğu SSCB nostaljisi/özlemi oligarkların ve Putin’in hamlelerinin değişmesine ya da bozulmasına yol açabilir.

Çin’in Hesapları

Rusya’nın savaşını fırsat olarak gören güçlerden biri “müttefiki” Çin. Batı’nın hegemonyasına karşı çoğu noktada Moskova ile beraber hareket eden Pekin, Ukrayna’da çıkarlarına odaklanmakta. Rusya’ya yönelik SWIFT yaptırımlarını beklemeden Rus bankalarının CIPS’e (China International Payments System) bağlanmasını sağlayan Çin, Rusya’nın altın ve döviz rezervlerinin bir kısmının yuana çevrilmesini sağladı.[13] Böylece Çin, ABD merkezli finans sermayesine karşı ciddi bir alternatif olduğunu ortaya koyarak ve doların egemenliğine karşı yuanı güçlendirerek dünya liderliğine bir adım daha yaklaşıyor.

Finansal alanın yanı sıra sanayideki fırsatları da değerlendiriyor Pekin. Çin şirketleri Cnooc, CNPC ve Sinopec, Rusya pazarından çıkan Shell’in yüzde 27,5 hissesine sahip olduğu Sahalin 2 petrol ve doğalgaz projesine talip olduğunu açıkladılar.[14] Ayrıca Çin, Rusya’nın Japonya ve Güney Kore’ye petrol verdiği Doğu Sibirya-Pasifik Boru Hattı’ndaki petrolün tamamını almayı planlıyor.[15] Yine China Merchants Group, Rus devletine ait nakliye şirketi Sovkomflot’un gemilerini satın almaya çalışıyor.[16] Böylece Çin enerji ihtiyacını görece ucuz Rus petrolüyle karşılayarak hem enerji fiyatlarındaki yükselişten etkilenmemeye çalışıyor hem de metaların maliyetini düşük tutarak piyasadaki egemen konumunu güçlendirerek sürdürmeyi hedefliyor.

Bunlara ek olarak Rusya’nın Çin’den ithalatı yüzde 11, Çin’e ihracatı ise yüzde 38 arttı. Çin, finansın yanı sıra sanayi, enerji ve ticarette Batı’nın çekildiği yerleri doldurarak Rusya pazarındaki etkisini genişletiyor. Bu genişleme Çin sermayesinin Batı pazarına bağımlılığını azaltması ve yüzde 3 seviyelerine[17] düşen büyüme beklentisini arttırması bakımından oldukça önemli. Çin, Rusya’nın zayıflatılmasından da faydalanmak istiyor.

Rus pazarına yönelik bu hamlelerle birlikte Çin, savaşın verdiği dersleri de hızlıca öğreniyor. Çin bankacılık düzenleme kurulu bankalarının yurtdışındaki aktiflerinin korunmasını gündeme alıyor[18], Batılı şirketlerin Çin’i terk etme ihtimaline karşılık tedarik zincirindeki yerini sağlamlaştırmaya çalışıyor.[19]

Çin’de yatırımları olan Rus demir çelik devi Severstal’e yönelik yaptırımların[20] gösterdiği üzere hedefte kendisinin de olduğunun bilincinde olan Pekin, çıkarlarını esas alarak süreçten olabildiğince güçlü çıkmayı hedefliyor. Yaşanılan süreçten ABD, AB ve Rusya’nın kısmen de olsa zayıflayarak çıkması durumunda Çin, biriktirdiği güçle dünyanın zirvesine oturabilir.

Batı’nın Krizi

SSCB’nin dağılmasından sonra Rusya’yı adım adım kuşatarak sindirmeyi amaçlayan Batı, Ukrayna üzerinden bu süreci hızlandırmaya çalışıyor. Süreci hızlandırmanın önemli nedenlerinden biri de Rusya’nın iyice köşeye sıkıştırılmış olması. SSCB’nin son yıllarında Gorbaçov’a verilen sözlerin tutulmayarak Rusya’nın adım adım kuşatılmasında Ukrayna nirengi noktası. Ukrayna’da elde edilecek kesin zafer Rusya’yı küresel güç statüsünden düşürerek Batı’nın pazar ve ucuz hammadde ile işgücü kaynağı haline getirecek. ABD-İngiltere’ye nazaran Rusya ile daha yakın ilişkiler geliştiren Almanya’nın Ukrayna meselesindeki taraf alışında da bu kaynağa ulaşma isteği oldukça etken. Sermayedarların ağızlarını sulandıran bu kaynağı bir an önce elde etmek için dört bir yandan Ukrayna’ya silah yağdırılıyor.[21] Askeri saldırılara desteğin yanı sıra Rusya’ya yönelik yeni ekonomik yaptırımların[22] yolda olması Batı’nın bütün gücünü kullanmayı amaçladığını gösteriyor. Rusya’nın bu güce karşı yıpranmadan ayakta kalması oldukça zor.

Öte yandan Batı’nın süreci hızlandırmasının altında yatan bir diğer neden ise kapitalizmin krizi. 2010-2019 yılları arasında ortalama yüzde 3 büyüyen dünya ekonomisinin 2022 ve 2023 yıllarında resesyon olarak kabul edilen yüzde 2,5-3 seviyesinde büyüyeceği öngörülüyor.[23] Ek olarak gıda ve enerji fiyatlarında var olan artış eğiliminin Ukrayna savaşıyla birlikte hızlanmasıyla dünya çapında enflasyon artıyor.[24] Durgunluk ve enflasyonun birleşmesiyle birlikte 1970’lerden sonra ilk kez stagflasyon riski oluşmuş durumda.

Kapitalizmin derinleşen ve giderek derinleşeceği gözüken yapısal krizi, Batılı kapitalist güçleri Rusya ve Çin’e yönlendiriyor. Fakat bu yönelmenin krizi çözmek bir yana daha da derinleştirmesi, Batı içerisinde ve müttefikleri arasındaki çatlakları derinleştiriyor. Ukrayna’nın yeniden inşasının AB’nin ortak borçlanmasıyla finanse edilmesini Almanya’nın reddetmesi[25], Rusya’dan petrol ve gaz alımına ambargo getirilirse Alman ekonomisinin felç olacağının[26] belirtilmesi ve son olarak Başbakan Boris Johnson’un alternatif bir Avrupa Birliği’nden bahsetmesi[27]  Alman sermayesi ile ABD-İngiltere sermayesi arasındaki çatlakların derinliğine işaret ediyor. Kapitalizmin krizinin derinleştiği bir süreçte Batılı sermaye güçleri, ayakta kalabilmek için sadece Ukrayna, Rusya vb. “dışarıdaki” alanlara değil birbirlerinin egemen oldukları alanlara da müdahale etmek zorundalar. Dolayısıyla Ukrayna ile başlayan süreç Alman sermayesi ile ABD-İngiltere sermayesi arasındaki çekişmeyi suyun üzerine çıkararak daha derinleşebileceğinin işaretlerini sunuyor.

Büyük güçler arasındaki çatlaklar, bölgesel ve yerel güçlerin aradan fırlamasına neden oluyor. Macaristan AB’nin Rusya’ya uygulamak istediği petrol ambargosunu bloke ediyor[28], Türk şirketi FLO Reebok’un Rusya’daki mağaza zincirini satın alıyor[29], Hindistan Rusya’dan petrol almayı sürdürüyor[30], Suudi Arabistan petrol arzını artırmayı kabul etmiyor[31], Meksika devlet başkanı, Amerika Ülkeleri zirvesine Küba, Venezuela ve Nikaragua da davet edilmezse katılmayacağını söylüyor[32], Hırvatistan İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya girmelerini Bosna-Hersek problemi çözülene kadar engelleyeceğini belirtiyor[33], Polonya Norveç’in petrol ve doğalgazdan elde ettiği devasa kârları derhal paylaşmasını istiyor.[34]

Küresel güçler arasındaki savaşımın açtığı çatlaklardan kafalarını uzatma şansı bulan bölgesel güçler, süreçten faydalanarak omuzlarını da sokmaya çabalıyorlar. Bölgesel güçler çabalarıyla bir taraftan bölgelerinde birinci vassal konumuna geçmeyi ya da bu konumlarını güçlendirmeyi diğer taraftan kendi sermaye güçlerinin pazar ve hammadde ihtiyaçlarını karşılayarak serpilmelerini amaçlıyorlar. Bu durum aynı zamanda bölgesel güçlerin, küresel güçlerin dayatmalarına karşı (bir noktaya kadar) kendi isteklerini ve çıkarlarını dayatmalarını da sağlıyor. Fakat bölgesel güçler arasındaki “paylaşım” savaşı, küresel güçlerin bu savaştan faydalanarak bölgesel güçlerin dayatmalarını “aşma” fırsatını tanıyor. Böylece küresel ve bölgesel güçler arasındaki hegemonya krizi derinleşerek devam ediyor. Hegemonya krizinin derinleşmesinin, kapitalizmin krizinin derinleşmesiyle iç içe olması kapitalist üretim biçiminin güçlü bir şekilde sürdürdüğü dünya çapındaki etkinliğinin sarsılmasına neden oluyor.

Halkın İsyanı

Kapitalizmin krizinin derinleşmesi, sadece bölgesel ve küresel güçler arasındaki savaşıma değil dünyanın dört bir yanında uç veren isyanlara da neden oluyor. Son zamanlarda Sri Lanka ve İran’da artan gıda ve enerji fiyatlarına karşı halkın sokağa dökülmesiyle somutlaşan bu durum bir başlangıç niteliği taşıyor. Yoksul ülkelerin merkez kapitalist ülkelere olan borçlarının[35] ödenilemeyecek duruma gelmesi ve bu borcun halkın gıda, ısınma gibi temel ihtiyaçlarını sübvanse etmesini engellemesi gibi nedenler iktidarların halkın ihtiyaçlarını karşılama kapasitelerinin olmadığını ortaya koyuyor.

İktidarların kapasite “eksikliğinden” daha önemli bir neden ise sermayenin çıkarlarını esas almayı sürdürmeleri. Neoliberal düzenin hakimiyetiyle birlikte siyasi iktidarlar, kendi iktidarlarını ayakta tutmaktan çok (birtakım kırıntılar karşılığında) sermayenin çıkarlarının pürüzsüz bir şekilde gerçekleşmesi için pazarın ve piyasanın güvenliğini sağlamakla “görevlendirildiler”. Dolayısıyla kapitalizmin krizinden çıkmak ya da en azından ayakta kalabilmek için sömürü ve talanı fazlalaştırmak zorunda olan sermaye, iktidarlardan gerekirse halkın canına kıyarak bu güvenliği sağlamasını bekliyor. İktidarların da beklentiyi karşılıksız bırakmaması ise Sri Lanka’da[36] gördüğümüz üzere halktan sert tepki görüyor ve temel ihtiyaçların karşılanmaması halinde halkın öfkesinin büyüyerek devam etmesi oldukça büyük bir ihtimal.

Dünya halklarının, işçilerinin, emekçilerinin ve kadınlarının isyanlarının özellikle son 10 yılda artarak devam etmesi bir kısır döngü olma niteliğinden öte başka bir yolun taşlarının döşenmesi niteliğini taşıyor. Rusya’ya yönelik yaptırımlar, kapitalizmin krizinin derinleşmesi ve hegemonya krizinin büyümesi nedeniyle uluslararası ekonomik ve siyasal düzenin anarşik bir yapıya doğru ilerlemesiyle birlikte bu isyanlar, muhtemel başka halk isyanlarının kendi yollarını açmalarını ve hegemonya alanlarını kurma fırsatını taşıyor. İsyanlar sonucunda oluşacak halk iktidarları, özerk ekonomi politikaları izleyip özgün siyasi yapılar kurarak yeni bir dünyanın inşasını hızlandırabilirler. Halk iktidarlarının oluşmasında ise devrimci öznenin öncülüğü büyük önem taşıyor. İşçilerin, emekçilerin, yoksulların mücadelesinden kadınların, ekolojistlerin, LGBTİ+’ların direnişine kadar çeşitli biçimlerde boy veren halk hareketlerine öncülük ederek kurucu bir iradeyi ortaya koyacak devrimci özne, halk iktidarı ihtimalini gerçek kılabilir. Ve bu ihtimal içinden geçtiğimiz kaotik ortamda oldukça gerçekçi bir ihtimal olma niteliğini taşıyor. Devrimci öznenin öncüleşip somutlaşamadığı takdirde ise ekolojik krizin canlı yaşamı yok etmesinden faşizmin yerleşik hale gelmesine kadar çeşitli felaket ihtimallerinin kapımızı kırması işten bile değil.

Dipnotlar

[1] İran’a 3 bin, Suriye ve Kuzey Kore’ye 2 binden fazla yaptırım uygulandığı göz önüne alındığında Rusya’ya yapılan yaptırımların “niceliği” daha iyi anlaşılıyor. Bkz. https://www.castellum.ai/

[2] https://www.bloomberght.com/credit-suisse-rus-offshore-varliklarina-yaptirim-tehdidi-finansal-piyasalara-zarar-verebilir-2299988

[3] https://finans.gazetevatan.com/haber-detay/gundem/0/121545/

[4] https://www.sporx.com/chelsea-nin-satisi-4-25-milyar-sterline-gerceklesti-SXHBQ972784SXQ

[5] https://www.bloomberght.com/rusya-eurobond-kupon-odemesi-muhabir-bankaya-yapildi-2301832

[6] https://www.ekopolitika.com/2022/03/10/putinden-kayyum-karari-rusyadaki-faaliyetlerini-askiya-alan-sirketlere-devlet-yonetim-atayacak/

https://yenidunya.org/basindan/19592/hayata-karsi-direnen-dogmatizm

[7] https://www.cumhuriyet.com.tr/ekonomi/rus-parlamentosu-nabiullinanin-rusya-merkez-bankasi-baskanliginin-uzatilmasini-destekledi-1928353

[8] https://www.kunyehaber.com/societe-generale-rosebanki-oligark-potanine-satarak-rusya-ile-baglarini-kopardi/

[9] https://www.cemnet.com/News/story/172536/akkermann-cement-acquires-unfinished-kaluga-cement-plant.html

[10] https://www.gazeteduvar.com.tr/rus-petrol-devi-lukoilin-29-yillik-baskani-istifa-etti-haber-1561648

[11] https://www.ntv.com.tr/otomobil/renault-avtovazdaki-payini-1-ruble-karsiliginda-devredecek,TPj8aSLR906biJfljQOE9A

[12] https://medyagunlugu.com/haber/buyuk-burjuvazi-catisma-dinamikleri-ve-sistem-51632

[13] https://tr.euronews.com/2022/03/13/rusya-yapt-r-mlar-nedeniyle-alt-n-ve-doviz-rezervlerimizin-yar-s-donduruldu-guvencemiz-cin

[14] https://www.bloomberg.com/news/articles/2022-04-21/china-state-energy-giants-in-talks-for-shell-s-russian-gas-stake

[15] https://www.cnbc.com/2022/05/20/china-quietly-increases-purchases-of-low-priced-russian-oil.html

[16] https://interfax.com/newsroom/top-stories/79108/

[17] https://www.bloomberght.com/cin-buyume-tahminlerinde-asagi-revizyonlar-devam-ediyor-2306940

[18] https://www.ft.com/content/45d5fcac-3e6d-420a-ac78-4b439e24b5de

[19] https://medyagunlugu.com/haber/iki-pencere-cin-ve-rusya-51440

[20]https://tr.steelorbis.com/celik-haberleri/guncel-haberler/severstal-yaptirimlar-nedeniyle-abye-celik-ihracatini-durdurdu-1235386.htm

https://www.russia-briefing.com/news/severstal-export-chinese-steel-eu-avoid-utmost-anti-dumping-tariffs.html/

[21] https://www.dw.com/tr/almanya-ukraynaya-192-milyon-euroluk-silah-g%C3%B6nderdi/a-61671536

https://www.aa.com.tr/tr/dunya/abd-20-ulke-ukrayna-ya-yeni-silah-yardiminda-bulunacagini-duyurdu/2595777

[22] https://www.cumhuriyet.com.tr/ekonomi/yaptirim-teklifi-sekilleniyor-petrol-fiyatlari-yeniden-yukselise-gecebilir-1941118

[23] https://www.worldbank.org/tr/news/press-release/2022/01/11/global-recovery-economics-debt-commodity-inequality

[24] Gıda ve enerji fiyatlarının artmasında kapitalizmin dünyayı talan ederek ekolojik krize yol açmasının başlıca nedenlerden biri olduğunu vurgulamak gerekiyor.

[25] https://tr.sputniknews.com/20220520/almanya-ukraynanin-yeniden-insasi-icin-abnin-ortak-borclanmasi-onerisini-reddetti-1056540771.html

[26] https://www.urdupoint.com/en/business/banning-russian-gas-would-be-detrimental-to-g-1501644.html

[27] https://mind.ua/en/news/20242107-boris-johnson-suggests-to-create-an-alternative-european-union-against-russia

[28] https://criturk.com/macaristan-abnin-rusyaya-uyguladigi-petrol-ambargosunu-desteklemiyoruz/

[29] https://www.reuters.com/markets/deals/turkeys-flo-talks-take-over-reeboks-stores-russia-chairman-2022-05-16/

[30] https://www.aa.com.tr/tr/ekonomi/hindistan-rusya-dan-3-5-milyon-varil-ham-petrol-almaya-hazirlaniyor/2536899

[31] https://haber.sol.org.tr/haber/rusyaya-ambargo-tum-dunyayi-vurdu-petrol-krizi-buyuyor-336412

[32] https://www.trthaber.com/haber/dunya/meksika-devlet-baskani-lopez-obradordan-abdye-davet-tepkisi-679607.html

[33] https://www.aa.com.tr/tr/dunya/finlandiya-ve-isvecin-nato-uyeligi-sureci-hirvatistanda-tartisma-yaratti/2589371

[34] https://tr.sputniknews.com/20220523/polonyanin-norvec-ukrayna-krizinden-gelen-petrol-krini-paylassin-talebi-osloyu-karistirdi-1056599486.html

[35] https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/ergin-yildizoglu/kuresel-guneyde-mukemmel-firtina-1936300

[36] https://www.birgun.net/haber/sri-lanka-da-halk-siyasilerin-evlerini-ve-luks-araclarini-yakti-387476