Kamu Mülkiyeti Olmadan Enerji Krizini Çözemeyiz – Cat Hobbs

El Yazmaları’nın notu: Türkiye’de elektrik ve doğalgaz fiyatlarına yapılan zamlara yönelik halkın tepkisi sürüyor. Enerji fiyatlarına yapılan zamlar dünyadaki birçok ülkede de halkın tepkisine neden olmakla birlikte enerji şirketlerinin kamulaştırılmasına dair tartışmalara da yol açmış durumda. İngiltere’de enerji şirketlerinin kamulaştırılmasını öneren bu yazıyı da enerji şirketlerini kamulaştırma tartışmalarına katkı sunması amacıyla çevirerek siz değerli okuyucularımızın ilgisine sunuyoruz.

Enerji faturaları hızla yükselirken ve iklim krizi derinleşirken, enerji sektörü için uzun vadeli tek bir çözüm var: Onu kamu mülkiyetine geçirmek.

Enerji sistemimizi tamamen sermayedarların etrafında işletmek için hiç bu kadar kötü bir zaman olmamıştı. Ve enerjiyi -kâr yerine halk ve gezegen için- kamu mülkiyetinde işletmek için de daha iyi bir zaman olmamıştı.

Çoğumuzun çok iyi bildiği gibi, Nisan ayında enerji faturalarımız şaşırtıcı bir şekilde 693 sterlin artacak. Herkes etkiyi hissedecek ve bazıları için bu, ısınmak ve yemek yemek arasında bir seçim yapmak anlamına gelecek. Altı milyon hane yakıt yoksulluğuna sürüklenecek.

İşçi Partisi’nin ve diğer partilerin, halkın faturalarında indirim yapılması için petrol ve gaz şirketlerine %10’luk beklenmedik vergi[1] indirimi çağrısında bulunduğunu görmek güzel. Elbette buna ihtiyacımız var, ama hükümetin çok daha ileri gitmesi gerekiyor. Geçim maliyeti ve iklim krizi, kamu mülkiyeti olmadan çözülemez.

Diğer ülkeler şimdiden bize bunun nasıl yapılabileceğini gösteriyor: %56’lık kalıcı beklenmedik vergi indirimi, yenilenebilir kaynaklara yönelik devlet yatırımını artırmak, enerji şebekesini kamunun elinde işletmek ve kamuya ait bir tedarik şirketi ile haneleri rahatlatmak. Başımızı kuma gömmek yerine Norveç, Danimarka, Almanya ve Fransa gibi ülkelerin mantıklı politikalarını kopyalayabiliriz.

Şimdiye kadar, Maliye Bakanı Rishi Sunak bir seferliğine beklenmedik vergi indirimini bile reddetti – ancak enerji faturalarındaki artışın tüm zararı daha da netleştikçe fikrini değiştirmek için bolca zamanı olacak. 1 Nisan’a kadar, Biz Sahipleniyoruz[2], kendisini ve İş Bakanı[3] Kwasi Kwarteng’i aşağıdaki dört adımı atması için kamuoyuna taahhütte bulunmaya çağırıyor.

1) Petrol ve Gaz Şirketlerine Norveç ile Aynı Oranda Yeni Bir Kalıcı Beklenmedik Vergi Getirin

Petrol, gaz, rüzgâr, güneş ve hidroelektrik gibi doğal kaynaklar, herhangi birine ait olacaksa hepimize aittir – ama şu anda sıradan haneler acı çekerken bir avuç sermayedar kâr ediyor.

Common Wealth tarafından yapılan araştırma, petrol ve gaz şirketlerinin 2010’dan bu yana hissedarlarına yaklaşık 200 milyar sterlin dağıttığını gösteriyor. Fiyatlar yüksekken hane halkının enerji faturalarını mevcut seviyesinde tutmak için 20 milyar sterlin gerekiyor ve Shell ile BP’nin 2010’dan bu yana elde ettiği kâr, bu miktarın yedi katından fazlasını karşılayacaktır. Bu yıl bu şirketlerin 40 milyar sterlin daha kâr elde etmeleri bekleniyor ve son üç yıldır Kuzey Denizi operasyonları için hiç kurumlar vergisi ödemediler.

Birleşik Krallık, Kuzey Denizi’ndeki petrol ve gaz ile rüzgâr ve hidroelektrik için büyük potansiyeliyle doğanın piyangosunu kazanmıştır. Ama biz onu çarçur ediyoruz. Norveç’te faaliyet gösteren petrol ve gaz şirketleri %22 kurumlar vergisi ve %56 özel vergi ödemektedir. Başka bir deyişle, orada kalıcı bir beklenmedik vergi var. Norveç’in Kuzey Denizi’nde petrol varilleri üzerinden vergi olarak aldığı her 100 sterline karşılık Birleşik Krallık’ta sadece 8 sterlin alıyoruz.

Norveç ilk önce hidroenerji geliştirimine yatırım yaptı, bu nedenle bugün ülkenin enerjisinin %98’i yenilenebilir. Daha sonra petrol servetini Statoil’i (şimdi Equinor, %67’si Norveç devletine aittir) kurmak ve gelecek için 1,4 trilyon dolar değerinde bir egemenlik servet fonu oluşturmak için kullandı. Bu fon, günümüzün enerji krizinde, halkın faturalarının üst sınır olan %80’ini ödeyeceği anlamına geliyor.

Norveç dahil tüm dünyanın iklim kriziyle mücadele için sondajı durdurması ve yenilenebilir enerjiye geçmesi gerekiyor. Ancak özel petrol ve gaz şirketlerinin faaliyet göstermesine izin verirken, onları Norveç ile aynı düzeyde vergilendirmeli ve bu parayı geleceğin temiz, yeşil, uygun fiyatlı enerjisine yatırım yapmak için kullanmalıyız.

2) Devlete Ait Yeni Bir Yenilenebilir Enerji Şirketi Kurmak: İngiltere için Enerji

Birleşik Krallık, yenilenebilir enerji kaynaklarına öncülük etmek ve iklim kriziyle mücadele etmek için halka açık bir şirket kurmalıdır. Bu, gaz gibi fosil yakıtlara olan bağımlılığımızı azaltacak ve bizi rüzgâr ve su gibi yenilenebilir enerjiye daha hızlı yönlendirecektir.

Kamuya ait bir yenilenebilir enerji şirketi, sadece geçişi sağlamak için yerel, bölgesel ve ulusal olarak çalışacaktır. İşçileri vasıflandıracak, Birleşik Krallık’ta insana yakışır işler sağlayacak ve toplulukların seviyesini yükseltecektir. Kârlar, ülke dışına akmak yerine burada Birleşik Krallık’ta devlet hazinesine dönebilir.

Diğer ülkeler bunun mümkün olduğunu bize gösteriyor. Norveç devleti, Avrupa’nın en büyük yenilenebilir enerji üreticisi olan (Birleşik Krallık’ta da faaliyet gösteren) Statkraft’ın sahibidir. Norveç devlete ait bir hidrojen şirketi kurmayı da düşünüyor. Bu arada Danimarka, dünyanın en büyük açık deniz rüzgâr enerjisi geliştiricisi olan Ørsted’in (önceden DONG Energy) %50’sine sahiptir.

Birleşik Krallık’ta rüzgar enerjisinin yaklaşık %50’si şu anda kamu şirketlerine aitken açık deniz rüzgar enerjisinin ise yalnızca %0.07’si kamuda. Bu, özellikle böyle bir coğrafyaya sahip ülke için kaçırılmış büyük bir fırsattır.

3) Özelleştirilmiş Enerji İletim ve Dağıtım Tekellerini Kamu Mülkiyetine Geçirerek Yılda 3,7 Milyar Sterlin Tasarruf Sağlayın

Enerjinin bir kez üretildikten sonra, ülke geneline iletilmesi gerekir. Birleşik Krallık, (finansal krizden sonra şebekesini özelleştirmek zorunda kalan Portekiz dışında) Avrupa’da iletim şebekesini tamamen özelleştiren tek ülkedir.

National Grid, Birleşik Krallık anakarasındaki gaz iletiminden ve İngiltere’deki elektrik iletiminden sorumludur. Tüketici olarak bu konuda herhangi bir seçeneğiniz yok – bu özel bir tekel. 2021’de National Grid hissedarları, sisteme yeniden yatırılabilecek olan, 1,4 milyar sterlinlik temettü aldı.

Bir avuç özelleştirilmiş dağıtım şirketi de enerjiyi (gaz ve elektriği) enerji santrallerinden evinize taşıyor. Dünyanın dört bir yanındaki hissedarlar bu tekellerden kâr elde ediyor. Örneğin, Kuzey Doğu’daysanız, elektriğiniz Kuzey Powergrid tarafından evinize iletilir. Bu şirket, ABD’li milyarder Warren Buffett’in sahibi olduğu Amerikan holdingi Berkshire Hathaway’e aittir. Londra’da, Güney Doğu’da veya Doğusundaysanız, elektriğiniz size UK Power Networks tarafından iletilir. Geçen yaz bu şirket, milyarder Hong Kong’lu sahibi Li Ka-shing’e üst üste ikinci yıl için 237 milyon sterlinlik temettü ödedi.

Enerji şebekemizi (iletim ve dağıtım) kamu mülkiyetine soksaydık, yılda 3,7 milyar sterlin tasarruf ederdik. Bu para, enerji faturalarını düşürmek ve/veya yenilenebilir enerjiye yatırım yapmak için kullanılabilir. Hükümet şirketleri satın almak zorunda kalacaktı, ancak bu yatırım yaklaşık yedi yıl içinde kendini amorti edecekti. Bu özel tekellerin Birleşik Krallık halkı yerine hissedarlar için çalışmasının bir anlamı yok.

4) Halka Kamuya Ait Enerji Tedarikçisi Seçeneği Verin

Şimdi, hissedarlar için değil, halk için çalışan, insanların güvenebileceği, kamuya ait bir tedarik şirketi yaratmanın tam zamanı. Bu şirket, insanların dolandırılmadığından emin olabilir, küresel enerji fiyatlarındaki dalgalanmaları planlayabilir ve yenilenebilir enerjiye yatırım yapabilir.

Bu, diğer ülkelerde zaten normaldir. Almanya, Fransa ve İtalya’da çoğu insan enerjisini zaten kamusal mülkiyete sahip bir şirketten alıyor. Araştırmalar, kamu mülkiyeti olan sistemlerde fiyatların %20-30 daha düşük olduğunu gösteriyor. Almanya’da insanların üçte ikisi belediyeye ait elektriğe sahiptir. Fransa’da insanların üçte ikisi enerjilerini %80’i devlete ait olan EDF’den alıyor. Hükümet, EDF’nin hane halkını rahatlatmak için faturalara müdahale etmesine karar verdi – bu nedenle enerji faturaları %4’ten fazla artmayacak.

Birleşik Krallık’ta son zamanlarda 40 enerji tedarik şirketi battı ve yaklaşık altı milyon müşteriyi etkiledi. Piyasa kaos içinde. Şu anda hükümet ya onların çökmesine izin veriyor ya da onları kurtarmak için devreye giriyor. Örneğin, hükümet, batmış olan Bulb şirketini ayakta tutmak için en az 1,7 milyar sterlinlik kamu parasını ödünç verdi (bu, müşteri başına 1000 sterlinden fazlaya denk geliyor).

Kamu parasını özel şirketleri kurtarmak için harcamak ve hiçbir şey geri alamamak son derece israftır. Kamuya ait bir enerji tedarik şirketi oluşturmak, hükümetin mevcut şirketleri satın almak zorunda kalmadan insanlara halka açık bir seçenek sunmasının kolay bir yoludur. Özel şirketler başarısız olursa, müşterileri kamuya ait tedarikçiye devredilecektir.

Enerji krizi karmaşıktır ve fiyat artışlarına bir dizi farklı faktör neden olmuştur. Kamu mülkiyeti sihirli değnek değildir – ancak hükümetin insanların enerji faturalarını şimdi azaltmak ve daha yeşil bir gelecek planlamak için kullanabileceği hayati bir araçtır.

Hem insanların yaşamlarını yaşanabilir kılmak için hem de iklim krizinin üstesinden gelmek için acilen harekete geçilmesi gerekiyor. Hükümet, mülkiyetin rolünü görmezden gelmek istiyor, ancak görmezden gelinemez. Enerji sistemimizin kimin için çalıştığı ve maliyeti kimin karşıladığı önemlidir. Şimdi hepimizin yararına olan bir enerji geleceği için savaşma zamanı.

(Bu yazı İngilizceden Türkçeye Caner Malatya tarafından çevrilmiştir. Yazının orijinaline buradan erişebilirsiniz: https://tribunemag.co.uk/2022/02/energy-crisis-bills-public-ownership-cost-of-living)

Dipnotlar

[1] Beklenmedik vergi, hükümet tarafından bir şirkete veya şirketler grubuna uygulanan tek seferlik bir vergidir. Beklenmedik bir şeyden dolayı kâr elde eden şirketlere uygulanır. Örneğin yüksek enerji fiyatlarından dolayı petrol ve doğalgaz şirketlerine uygulanması (ç.n.)

[2] Özelleştirmeye karşı kampanyalar yürüten, eğitimden suya, enerjiden ulaşıma, bakım işlerinden belediye hizmetlerine kadar kamu hizmetlerinin halka ait olduğunu savunan platform (ç.n.)

[3] İş, enerji ve endüstriyel stratejiden sorumlu devlet bakanlığı (ç.n.)