Kürt Bölgelerinde Ölümcül Çatışmalar

Yer üstündeki “karlı koridorlarda” çatışmalar köpürürken, diplomasinin “kârlı odalarında” petrol sevkiyatı, dolarlar konuşuluyor; yerin altında ise ölen yoksul gençlerin “mühürlenmiş” cesetleri…

Kuzey Irak’ta Kürt bölgesinde Türkiye hükümetinin/MSB’nin “pençe-kilit” adını verdiği, KÖH’ün de kendi eylemlerine “Devrimci operasyon” dediği bir süreç içinde, çatışmalar giderek şiddetleniyor. 22- 23 Aralık 2023 günlerin de -ki Türkiye kamuoyuna ancak 25 Aralık’ta duyuruldu- yaşanan şiddetli çatışmalar neticesinde 18 askerin öldüğü (bu konuda önce 6 asker dendi sonra 12 sonra muhalif basın ve açıklamalarda daha fazla ölümlerin olduğu/olabileceği söylendi) haberi yansıdı. 12 Ocak 2024’te benzer çatışmalarda 9 askerin öldüğü belirtildi.

Yaşananlar ve gelen acı haberler yeni bir durum değil elbette. 40 yılın bilindik haberleri gibi de okunabilir. Her gün yoksul genç askerler ölüyor, ocaklara ateş düşüyor; ama AKP-MHP Hükümeti/MSB, bazı olayları kendi politik keyfine (iç politikaya malzeme uyarlı) göre haber yaptığı için yeni bir şeymiş gibi algılanabiliyor. Ya da yandaş basın 10 sayısından az asker ölümünün yaşanmadığı çatışmaları haberden saymıyor mudur nedir?

Pençe-Kilit Operasyonun Başlaması

22 Nisan’ı 23 Nisan 2022’e bağlayan gece yarısı, Kuzey Irak’taki Kürt bölgelerinin içlerine doğru Pençe-Kilit operasyonlarına başlanmıştı. Türk ordusu bir hışımla kendine Zap, Metina, Haftanin adlı yerleşkelerde yeni üsler oluşturdu. KÖH kaynakları da bu durumu doğrulamış ve bilinçli olarak bazı bölgelerden çekildiklerini açıklamışlardı. O günden bugüne çatışmalar çoğunlukla artan bir seyirde sürüyor.

Şubat 2021’de Türkiye ordu birliklerinin düzenlediği Gere operasyonunda yaşanan fiyasko, AKP/MHP iktidarını/MSB’yi kısa bir süre durağanlığa itti; benzer durumu, İsrail’in Filistin halkına açtığı “Gazze savaşı” esnasında 2-3 aylık bir süre de de gördük. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yapılan operasyonlarda sivil yerleşkeleri, ekonomik altyapıyı ve yaşam alanlarını vurmakla İsrail’i “suçluyor. Uluslararası kamuoyu Türkleri de İsrail’e “benzetir” diye mi korktu acaba? Ondan mı çatışmalar azalmıştı. Tam olarak bilmiyoruz tabii. Ama sonrasında Gazze savaşı uzadıkça Türkiye bundan cesaret almış olacak ki şiddetin dozu tekrar arttı: sivil altyapıları bombalama, suikast, SİHA saldırıları el yükseltilerek devam ettirildi.

Çatışmalarda Uç Veren “Yeni”ler

Öte yandan bu son olaylar oldukça “yeni” askeri, politik, teknik veteorik konuları bilince çıkarmak için çok önemli.

2011 yılında Suriye’de savaş patlak verdiğinde, Türkiye’nin “taraf” olmasıyla savaşın derinliklerine girilerek, Türkiye, Orta Doğu ve Kürt sorunu denkleminde Türkiye “yeni bir konumlanma” başlamıştı. Bölge, hegemonya kriziyle yüz yüze kapitalist dünya dengeleri koşullarında Türkiye kendine bölgesel emperyalist güç devşirme hedefleriyle “Yeni Osmanlı”cı vizyonlu yönelim içine girdi; bu durum Kürt sorununun da yeni bir boyuta taşınacağının sinyallerini vermişti. Irak ve Suriye savaşı sonrasında KÖH güç kazanarak (özellikle İŞİD’le etkin bir savaş vermeleri başarılı olmaları) ABD ve Rusya ile kurduğu bağımsız diplomatik dengelerin, Kürtlerin uluslararası/devletlerarası politik bir denklemin önemli bir bileşeni haline geldiğinin somut-tarihsel göstergeleri olarak saptayabiliriz.

Pençe operasyonları başladıktan üç ay sonra Temmuz 2022’deki “Malazgirt Zaferi” kutlaması esnasında Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Güney sınırlarımızı bir uçtan bir uca, 30 kilometre derinlikte bir koridorla güvence altına alana kadar mücadelemizin bitmeyeceğini buradan tüm dünyaya bir kez daha ilan ediyorum. Hep söylediğimiz gibi bir gece ansızın gelebiliriz. Hem de her yere gelebiliriz” demesi ise çatışmaların coğrafyasının daha da genişleyeceğinin Türkiye cephesinden doğru belirgin bir yönelimdi. Öyle de oldu. Operasyonlar, suikastlar, kalekollar, yeni üsler derken Türk askerleri artık “sınır ötesinde” de çatışarak büyük bir kaosa sürüklendi.

İşte son asker ölümleri, öncesinde yaşanan “Gare fiyaskosu” bu bağlamda okunmalıdır:

1. Çatışmaların coğrafyası genişledikçe askerlerin Kürt güçleriyle çatışma riski artmıştır

2. Geniş coğrafya da üs kurmak onların güvenliğini sağlamakta da zorluklara kapı aralıyor. Hareketli bir savaş konumunda hızlı-atak bir sağlık, barınma oluşturulamadığı ölçüde yaşam alanı daralıyor.

3. Bu nokta belki de en önemlisidir. Çatışmalar yıllara yayıldıkça taraflar “savaş araçlarında” sürekli kendini yeniliyor. Yenemediğin gücü büyütüyorsun. Çözülmedikçe gerçeklerin üstü de örtülemiyor.

Kürt sorunu demokratik, özgürlükçü ve barışçı yollarla çözümlenebilecekken, askeri yollarla “ezme- çökertme” hülyasındaki AKP-MHP iktidarının faşist politikaları “sorunun” daha da derinleşip çetrefilleşerek halkların yaşamına, anaların-babaların yüreğine karabasan gibi çöküyor.

Siyasi iktidar isterse çözüm ulaşılmaz değildir. Ölümden beslenen, faşizmle yoğrulan, din ile kutsanan çatışma döngüsünün ortasında, barışa kapı açacak insani, devrimci öz ve barışla özgürlüğe yönelik umut tükenmesin. Mücadelemiz halkların kardeşliği için.