Çocuklar İçin Harekete Geçelim

Erkek egemenliği, hertürlü şiddeti yeniden üretiyor. Yukarıdan aşağıya, siyasilerin söylemleriyle, uygulanan kadın ve çocuk düşmanı politikalarla, medya ve eğitim sistemiyle sürekli daha da kastlaşmış şekilde yeniden üretilen bir erkek egemen sistemle karşı karşıyayız. 

Erkeklik güç, şiddet, savaş, cinsel saldırganlık ile özdeşleştiriliyor.  

Böyle bir sistem üzerine kurulan patriarkal kapitalist devlet ise; yaptığı hak gasplarını, uyguladığı şiddet ve baskı politikalarını, çıkardığı savaşları bu şekilde meşrulaştırıyor, toplumun yeniden üretimini, annelik ideolojisi üzerinden garanti altına alıyor.   

İktidarın, adeta kendi karakolu haline getirdiği ataerkil aile yapısı üzerinden toplumsal denetimini sağlayarak patriarkal ideolojiyi de yeniden üretiyor. 

Bu sistemin ötekileri olarak kadınlar, çocuklar, hayvanlar ve doğa sürekli edilgen nesneler haline getirilmeye çalışılıyorlar. 

Böylece yaratılan suni hiyerarşi ile üstte olan, güçsüz gördüğü alttakine her türlü şiddeti uygulama hakkını kendinde görebiliyor.  

Patriarkal sistem içinde, erkeklerin, kadınlara, çocuklara ve hayvanlara karşı işledikleri her türlü taciz, tecavüz ve cinayet suçlarına en iyi haliyle çok düşük cezalar veriliyor. Böylece eril şiddet ve tahakküm her biçimde yeniden üretilmiş oluyor. 

 Türkiye de muhafazakar politikalar 

 Her döneminde despotik devlet geleneğini sürdüren Türkiye’de patriarkanın ne kadar güçlü duvarları ve kurumları olduğunu görebiliyoruz.  

Ancak buna karşılık Osmanlı’dan günümüze güçlenerek ilerleyen ve giderek kitlesini, yaptırım gücü ve kabiliyetini yükselten kadın kurtuluş mücadelesi var.  

 Son dönemdeki patriarkal devlet politikalarına gelecek olursak. Mevcut AKP iktidarı, türklük, sünnilik ve erkeklik kodları üzerinden, toplumsal hiyerarşiyi güçlendirerek hem sermaye için hem de kendi tek adam rejimi için dikensiz gül bahçesi yaratmaya çalışıyor. Bunun önemli bir ayağını, patriarkayı daha güçlü biçimde yeniden üreten muhafazakar politikalar oluşturuyor. 

 Bu politikalar, kadın hareketinin uzun erimli mücadeleleri sonucu kazandıkları hakları tırpanlayarak, kadını aile içine hapsetme amacı güdüyor.  

Kadınları koruyan yasalar hepten kaldırılmaya ve yerlerine kadını yaşamsal tüm alanlarda görünmez kılıp silikleştirecek uygulamalar getirmeye çalışılıyor.  

 Bu uygulamaları, çocuk istismarının ve çocuk yaşta evliliğin önünü açan yasalarda, 

Ensar Vakfı’nda yaşanan istismar olayında yüzlerce çocuk istismarının nasıl örtbas edilmeye çalışıldığını ve iktidarın kullandığı dil ve argümanlarda hep birlikte gördük. 

İstismarcılara, tacizcilere, tecavüzcülere, kadın katillerine verilen iyi hal ve tahrik indirimleri sürdükçe son kertede bu suçlar normalleşerek legal bir statü kazanacak, kazanıyor da. 

Örneğin, siyasilerin ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kadın ve çocuk düşmanı söylem ve politikalarına yaptırımda bulunmak yerine arkasının sıvazlanmasının toplumda tepki yarattığı kadar karşılık da ürettiğini, derin bir toplumsal çürüme ve erozyon halinin ortaya çıktığını görüyoruz.  

 Bu çürümüşlük, kadınların ve çocukların hayatını tehdit ediyor. Özellikle çocuklar, bu açıdan oldukça savunmasız bırakılıyor. Cinsel suçların %46’sı çocuklara karşı işleniyor. Her ay en az 650 çocuk okullarda, cezaevlerinde, kendi evlerinde, sokakta cinsel istismara maruz kalıyor. Tüm bunlara karşı sürekli artan ciddi bir toplumsal öfke var. 

*** 

 Küçükçekmece’de istismara uğrayan 5 yaşındaki çocuk, bu öfkeyi patlama noktasına getirdi. Günlerdir istismara karşı, başta İstanbul olmak üzere ülkenin dörtbir yanında 7’den 70’e kadınlar, erkekler, çocuklar gençler, yaşlılar, mahallelerde, sokaklarda  için hep bir ağızdan aynı öfkeyi aynı talebi haykırıyor. 

Bıçak kemiğe dayandı artık yeter!  

Halkta biriken toplumsal öfkeyi gören iktidar kurumları ve temsilcileri peş peşe açıklamalar yaptı, demeçler verdi. 

Aileye ziyaret, kınamalar, lanetlemeler… Sözler, beyanlar, laflar da laflar… 

Siyaseten yapılması gerekenler yapılmış oldu… 

Ancak, bunlar sadece yüzeysel gereklilikler… 

 politikalarının yarattığı çürümüşlükten güç alıyorlar. 

Çocukların korunabilmesi, patriarkal sistem ve bunu her biçimde daha güçlü şekilde yeniden üreten mevcut iktidar ile mümkün görünmüyor. 

Peki, ne yapmalı? 

Uzun vadede patriarkal toplumu dönüştürmek, erkek egemenliğini yıkmak zaruridir: 

Ancak bugünün koşullarında, çocukların çocukluklarını yaşayabilmeleri, kişiliklerini özgürce inşa edebilmeleri için ve çocuk istismarına acil çözüm yöntemi olarak önlenebilir, uygulanabilir bir çok şey yapabiliriz:  

-Öncelikle Türkiye’nin de imzacısı olduğu “Çocuk hakları sözleşmesi ve İstanbul sözleşmesi” bir an önce etkin şekilde uygulanmalıdır. 

-Çocuklara ve onlara bakmakla yükümlü olan ailelerine yeterli yaşam standartları ve sosyal destek sağlanmalıdır. 

-Kadın ve çocuk bakanlığı kurulmalıdır.  

-Çocukların yeterli beslenme, eğitim ve sağlık olanaklarına ulaşma, bedensel ve ruhsal gelişimini destekleme ve güvenliği sadece ebeveynin değil devletin de sorumluluğu olmalıdır.  

-Tüm bunların izlenmesi ve gerektiğinde çocuğun etkin şekilde korunması bu bakanlığın sorumluluğunda olmalıdır.  

-Ayrıca çocukların cinsel istismarının yanı sıra ihtiyaçlarının karşılanmaması, ihmali, çalıştırılması, herhangi bir dini veya ideolojik görüşün empoze edilmeye çalışılması da çocuk istismarıdır. Bunların önlenmesi için kurumsal ve yasal acil önlemler alınmalıdır. 

– Temel eğitim tüm çocuklar için ücretsiz ve erişilebilir olmalıdır. 

 -Okul müfredatı ve eğitim sistemi hiyerarşiden uzak, öğretmenin sadece yol gösterici olduğu, çocukların kendilerini özgürce ifade edebilecekleri, kendilerini özgürce inşaa ederek birey olabilecekleri bir duruma getirilmelidir. 

 -Çocukların yoğun şekilde kaldığı yatılı okullar, çocuk esirgeme kurumları, öğrenci yurtları çocukların üstün yararını gözetecek şekilde ciddi denetime tabi tutulmalıdır. 

 -Uzman denetimi olmadan açılan yurtlar ve kurslar kapatılmalıdır. 

 -Çocuk istismarının, şiddetin yaşandığı yurtlar ve kurslar da derhal kapatılmalı ve bunların yöneticileri ve çalışanları hakkında adli işlem başlatılmalıdır. 

– Daha önce çocuk istismarı ile gündeme gelen “Ensar vakfı” gibi vakıfların MEB ile yaptıkları protokoller derhal iptal edilip bu protokollerin imzalanmasını sağlayan MEB yöneticileri hakkında adli işlem başlatılmalıdır. 

-Olası bir istismar veya şiddet durumunda çocuğun güvenip yardım isteyebileceği, herkes tarafından ulaşılabilecek ve belli aralıklarla ebeveynlere çocuklarla iletişim konularında da bilgi verebilecek uzman kişilerden oluşan birimler kurulmalıdır.  

-Bu birimler, sorumlu olduğu bölgedeki öğretmenlerle de iletişim halinde olmalı, çocuklar ile ilgili her türlü olumsuz duruma karşı tedbir almaya çalışmalı ve bu konular ile ilgili eğitim faaliyetlerinde bulunmalıdır. 

 Çocuk dostu bir adalet sistemi oluşturulmalıdır.Taciz, tecavüz, istismar, kadın ve çocuk cinayetlerinin herhangi bir gerekçeye dayandırılarak, hafifletici sebepler aranılarak meşrulaştırılmasına izin verilmemeli ve hiçbir biçimde ceza idrimleri uygulanmamalıdır. Taciz, tecavüz, çocuk istismarı ve şiddet gibi konularda madur olan kadın ve çocukların beyanı esas alınmalı ve bu beyanlara göre işlem başlatılmalıdır. Adalet sisteminin her aşamasında çocuğun üstün yararı gözetilmelidir. 

 Çocuk evlilikleri en yaygın istismar biçimlerinden biridir. Bu konuda ciddi önlemler alınmalı ve bu istismara rıza gösteren aile ve evlilik yoluyla çocuğu istismar eden erkek hakkında gerekli cezai işlemler uygulanmalıdır. 

 Çocuklar ailenin bir uzantısı olarak değil birey olarak kabul edilmelidir. Çünkü kadın ve çocukları korumak yerine aileyi korumaya çalışan anlayış, aile içi taciz, tecavüz, istismar ve cinayetlere zemin hazırlamaktadır. Aile içi istismar ve şiddet durumlarında çocuk mutlaka o aileden uzaklaştırılmalıdır. 

 İstismara uğramış çocuğun rehabilitasyonu ve hayatını en az hasarla sürdürebilmesi için gerekli tüm önlemler alınmalı, her durumda çocuğun üstün yararı gözetilmelidir. 

Çocukların ulaşabileceği ve çocukluklarını özgürce yaşayabileceği, sportif faaliyetlerde bulunabileceği alanlar, güvenli parklar, kreşler, bakım merkezleri gibi alanlar oluşturulmalıdır.