Kılıçdaroğlu Ne Yapmak İstiyor?

İktidar koalisyonu kendisinin muktedirliğinde özel bir sermaye diktatörlüğü kurmak için sürekli hamleler yapıyor. Bunu belirli ölçülerde başarmış olsa da yeni rejim oldukça kırılgan dengeler üzerinde duruyor. Devletin tarafsızlık maskesinin düştüğü ve bir suç şebekesi haline geldiği ise herkes tarafından bilinen bir gerçek.

İktidar koalisyonu ve sermaye iş birliğinin sömürü ve talan politikaları halkta her gün yeni bir yıkıma yol açıyor.

İşçi sınıfı direnişleri, kadın, gençlik ve ekoloji mücadeleleri, geçinemiyoruz eylemleri ile meşru taleplerini sokağa taşıyan milyonlar hem iktidar koalisyonu hem de sermaye için tehlike oluşturuyor.

Devletin restorasyonunu savunan partiler arasında bulunan CHP ise iktidar koalisyonuna karşı yürüttüğü muhalefet stratejisini; halk güçlerinin sermayeye karşı yaratabileceği tehlikeleri bertaraf etme üzerine kurgulamış görünüyor.

Kılıçdaroğlu’nun Videoları

Kılıçdaroğlu son süreçte art arda yayımladığı videolarda iktidar koalisyonunun trol ağlarını, yolsuzluklarını ifşa ediyor. Kendisine yolsuzluk dosyaları yağdığını söylüyor.  Bu ifşalarla halka değil “Artık bu devletin onurlu bürokratlarının zamanı geliyor” diyerek devlet bürokrasisine çağrıda bulunuyor.

Kılıçdaroğlu’nun devlet içinde uzun süredir devam eden krizi derinleştirme hamleleri yaptığını düşünebiliriz.

İBB’den trilyonluk “burslar” alan AKP’li siyasetçiler de ifşa edildi. Bu ifşalar halkta zaten var olan öfkeyi derinleştiriyor ancak gerçek bir çıkış yolu göstermekten bilinçli olarak kaçınıyor. Sürekli sandığı bekleyin, bize güvenin telkinleriyle halkı pasifize eden bir güven yaratılmak isteniyor. 

Çünkü halk güçlerinin mücadelesiyle iktidar koalisyonunun alaşağı edilmesi hem sermaye hem de restorasyoncu muhalefet için çok ciddi bir risk. Ancak devletin tüm imkânlarını ve şiddet tekelini elinde bulunduran, devletin büyük bir kısmına hâkim olmuş iktidar koalisyonunun seçimle gitmeyeceği de açık.

CHP’nin, iktidar koalisyonunun çürümüşlüğünün derinleşmesiyle sistemi zorlamadan iktidara gelmeyi planladığı da düşünülebilir.

CHP Yoksulluğa Çare Olur Mu?

Durmadan derinleşen açlığa, işsizliğe, yoksulluğa karşı vaat edilen çözüm vergilerin azaltılması, yandaş sermayenin kayırılmasını engellemek, liyakatli insanların devlet görevlerine getirilmesi ve israfa son vermek üzerine. 

Kapitalizmin krizinden çıkış için yeni emek rejimleriyle sömürünün durmadan derinleştirildiği, emekçilerden, yoksullardan alınan vergilerin sermayeye aktarıldığı, her alanın metalaştırılarak sermayeye açıldığı süreçte vaat edilen çözümlerin kalıcı bir çare olmayacağı açık.

Kılıçdaroğlu’nun iktidara gelmeleri halinde ekonominin başına Ali Babacan’ın getirileceği açıklamasında bulunmasını da hatırlamak gerekir.

Bugünkü durumun sorumlusu olan ekonomi modelinin Kemal Derviş sonrasında da Ali Babacan ile vücut bulduğu düşünülürse, emekçilere yıkım getiren aynı ekonomi politikalarına devam edileceği anlaşılıyor. 

Elektrik Zammına Tepki

Yayımladığı videolarla toplumun izleyici pozisyonunda olduğu bir “kahramanlık” hikâyesi yazmak istediği görülen Kılıçdaroğlu; yayımladığı son videoda da elektrik zamlarına tepki göstererek elektrik faturasını ödemeyeceğini açıkladı.

Bekleneceği üzere bu çıkış tamamen bireysel zemindeydi ve halka elektrik faturanızı ödemeyin çağrısı içermiyordu.

Ancak iktidar koalisyonunun sıkışmışlık düzeyinin derinliği, bu düşük düzeyli muhalefetin bile bir miktar sonuç almasını sağlamakta. Örneğin, iktidar koalisyonunun, halkta tepki yaratan büyük zamların az bir kısmını geri alarak kendi kitlesinin öfkesini azaltma stratejisine darbe vurmuş oldu. Kılıçdaroğlu’nun videolarının yarattığı kazanım gibi görüleceği için, iktidar koalisyonunun elektrik zamlarının yarattığı tepkiye karşı aynı stratejiyi uygulama olanağı kalmadı.

Canan Kaftancıoğlu da 81 ilde ve İstanbul’un birçok ilçesinde elektrik zamlarına karşı sokağa çıkacaklarını açıkladı.

İktidara karşı muhalefette daima halk güçlerinin gerisinde kalan CHP, büyük öfke yaratan zamlara karşı videolarla ve kendi kontrolündeki “zararsız” eylemlerle, iktidarın sıkışmışlık düzeyini arttırmaya çalışıyor.

Restorasyon Blokunun Toplantısı

CHP’nin de içinde olduğu restorasyoncu partiler, ana gündem maddesi “güçlendirilmiş parlamenter sisteme” geçiş tartışmaları olan bir buluşma gerçekleştirdi. Bir kısmı, önceki süreçlerde iktidar koalisyonunun yarattığı yıkımın ortağı olan bu partiler halk güçlerinin ve işçi sınıfının dışlandığı, yukarıdan bir demokrasi ve özgürlükler tartışması yürütülüyor. 

Bu toplantının sunuluş biçimi ve içeriği CHP tarafından da yaratılmak istenen; halkın izleyici konumuna itilerek egemenlerin kahraman gibi gelip özgürce yeni sistemi planladığı bir durum gibi görünüyor. 28 Şubat’ta yapacakları ikinci toplantı ise, restorasyon blokunun yol haritasının netleşmesi bağlamında önemli görünüyor. Sık sık bu toplantı tarihinin dillendirilmesiyle toplumda bir beklenti ve umut havası estirilmek isteniyor.

Sosyalist solun henüz kendisini restorasyoncu güçlerden ayırabilecek bütünlüklü bir siyasal program üzerinde uzlaşarak, 3. yolu inşa edememiş olması restorasyon blokunun halkta karşılık bulmasını kolaylaştırıyor.

Halk güçlerinin çıkış arayışlarını sandık aritmetiğine bükerek, sokak muhalefetinin sınırlarını kendi söylemleriyle çizdikleri, kapitalizmin güncel ihtiyaçları doğrultusunda “zararsız” bir yumuşak geçiş tarifi yapıyorlar.