Lenin, teorik yoğunlaşması bağlamında Marx ve Engels’in sentezi gibidir. İkisinde de Marksist öğretinin üç alanında (Ekonomi politik, Tarihsel materyalizm, Diyalektik materyalizm) yetkinlik görülmesi tartışmasızdır elbette. Ama yine de fikrimce kapitalizm çözümlemeleri konusunda ve özgün teorik-ideolojik eserler vermesiyle Marx’a; felsefe ve diyalektik alanına özel yoğunlaşmasıyla da en çok Engels’e benzetirim Lenin’i.
Bu yazıda Lenin’i felsefî yönüyle değerlendireceğim, onun Engels’e “çeken damarına” özelliğine yoğunlaşacağım.
İlk Kitaplarındaki Felsefe
“Materyalizm ve Ampiryokritisizm” (1908) ve Felsefe Defterleri (1914) bilinen ve doğrudan felsefe eserleri olsa da diğer kitaplarında da materyalist felsefenin özüne, yasasına, aforizma değerinde özgün ifadelerine rastlamak mümkün. “Somut koşulların somut tahlili”, “zinciri sürükleyen halka”, “soyut gerçekler yoktur gerçekler daima somuttur” bunlardan birkaçı…
1894’te daha ilk eseri olan “Halkın Dostları Kimlerdir?” kitabında felsefece düşünmeyi kendi felsefî cümleleriyle belirginleştirerek, onu siyasetine/polemiklerine kaynak etmesini bilmiştir. Metafizik kimyacı, henüz kimya sürecini bilfiil izlemeyi bilmediğinden, teorisini kimyasal “ilgi gücü“ (srodstvo – сродство: ilgi, yakınlık) denilen şeyle sentezleştirir. Metafizik biyolog “hayat” ve “yaşama gücü” gibi bir şey üzerine yorumlarda bulunur. Metafizik psikolog özellikle ruh sürecini ortaya çıkarmaksızın, “ruh” denilen şey üzerine yargılamalar yapar. Oysa, örneğin psikolojinin ilerleyişi, ruhun ne olduğu üzerine kurulmuş genel teorileri ve felsefe inşaatını yıkmak için, özellikle ruh süreci üzerinde durup, şu veya bu ruhsal süreci karakterlendiren faktörlerin incelenmesini bilim alanına geçirmeyi bilmelidir.[1]
Görüldüğü gibi burada Aristoteles’in ilk felsefe dediği “metafizik”ten doğru Rusya’da Marksizm öncesi yaygın bir akım olan Narodniklerle polemik kurarken görüyoruz. Bu pasajında onları diyalektik “gelişim” “nitel dönüşüm” olgusunu yardıma çağırır. Gelişen, ilerleyerek dönüşen Rusya’daki kapitalizm koşullarında tarihsel devrimci sınıfın “işçi sınıfı” olduğunu gösterir.
Doğrudan doğruya hedef, bütün çelişki ve sömürme şekillerini izleyip açığa vurmaktır. Ta ki Proletarya onları yok edebilsin.[2]
1894‘teki bu siyasi ifadesi 1915’te yazdığı “Diyalektik Sorun Üzerine” adlı derinlikli felsefî makalesinde Marksist “Diyalektik” kavramının en güzel açıklamasına dönüşecektir; şu güzel ifadeye:
“Tek bir bütünün parçalanması ve onun çelişkili parçalarının kavranması (bkz: Lassalle’ın Herakleitos üzerine yazdığı kitabın “Kavrama Üzerine” bölümünün başlangıcında, Herakleitos konusunda Philo’dan alıntı), diyalektiğin özüdür (“temellerinden” biri, başta gelen değilse, başta gelen özelliklerinden ya da niteliklerinden biridir). Hegel de sorunu tıpkı böyle koymuştur.”[3]
Tarihsellik ve Lenin
Narodnikleri (Burjuva-Demokratları) N. K. Mihalovsky şahsında eleştirdiği “Halkın Dostları Kimlerdir?” kitabındaki felsefe parçalarına devam edersek; kitapta Lenin, Marksist öğretinin temelini “Materyalist tarih anlayışı” ve “diyalektik yöntem” olarak belirler.
Marksizm “birinci olarak, materyalist tarih anlayışa, ikinci olarak diyalektik yönteme dayanır.”[4] sözüyle açıklar bunu.
Böylece Narodniklerin Rusya’da gelişen kapitalizmi ve işçi sınıfının devrimci öncü rolünü görememelerini toplumun gelişim yönüne; “tarihsellik” içinde ve “diyalektik” yöntem/mantıkla bakmadıklarına bağlar ve şu ifadesiyle de pekiştirir düşüncelerini:
“Marx ve Engels’in diyalektik yöntem adını verdiği yöntem -metafizik yöntemin karşıtı- olarak toplumbilimdeki bilimsel yöntemden ne eksik ne fazla bir şeydir. Buysa, toplumu sürekli bir gelişme içinde yaşayan bir organizma olarak görmekten oluşur (mekanik bir biçimde birbirini izleyen ve böylece tek tek toplumsal öğelerin herhangi bir bileşimine izin veren bir şey olarak görmekten değil). Bu bilimin incelenmesi, veri olan toplumsal biçimi oluşturan üretim ilişkilerinin nesnel bir çözümlemesini ve onun işleyiş ve gelişme yasalarının araştırılmasını gerektirir.”[5]
Diyalektik Materyalizm
Marx ve Engels Marksist öğretiyi oluştururken çoğunlukla “Materyalist felsefe” vurgusu yaparlar ve diyalektiği kavramsal olarak bileşik kullanmazlar. Marx’ın adlandırmasıyla “işçi filozofu” Dietzgen’in kavramsallaştırması olan “Diyalektik Materyalizm” birlikte kullanılır olsa da bu ifade henüz yaygınlık kazanmamıştır, onlarda.
Lenin’in ise ilk büyük eseri Halkın Dostları Kimlerdir kitabında “Diyalektik materyalizmi” kullanması, üslubunun ayırıcı niteliği olarak karşımıza çıkıyor; ve burjuva toplumbilimi bakışındaki körlüğe özellikle işaret ediyor;
“Bay Mihaylovsky (dönemin Narodnik önderlerinden), 1877’de “kızıl” Marks’ı liberal eleştirmenlere karşı savunmak görevine öylesine dalmıştı ki, Marks’ın yöntemi ile kendisininkinin bağdaşmazlığını görememişti. Ve sonra, diyalektik materyalizmle öznel toplumbilim arasındaki bu uzlaşmaz çelişki, Engels’in makaleleri ve kitapları tarafından ve Rus sosyal-demokratları tarafından ona açıklandı.”[6]
Halkın Dostları Kimlerdir kitabında felsefece konuşmayı daha da ileri götürerek diyalektiğin “olumsuzlamanın olumsuzlaması” yasasını şöyle temellendirir; “Bununla birlikte, kimi zaman herhangi bir tikel toplumsal olayın, tez; olumsuzlama- olumsuzlamanın olumsuzlanması biçimindeki Hegelci şemayla uyuşması durumu ortaya çıkacak olursa, bunda şaşırtıcı hiçbir şey yoktur; çünkü bu, genel olarak, doğada hiç de az rastlanır bir şey değildir. Sonra da Engels, doğal tarihten (bir tohumun gelişimi) ve toplumsal alandan örnekler vererek sürdürür: Sözgelimi, ilk önce ilkel komünizm vardı, sonra özel mülkiyet, daha sonra da emeğin toplumsallaşması geldi; ya da başlangıçta ilkel materyalizm vardı, sonra idealizm, daha sonra da bilimsel materyalizm ve bunun gibi”[7] sözleriyle Hegel üzerinden Marksizmi çürütmeye çalışan Narodniklere aman vermez.
İki Taktik Eseri
Lenin bu kitabında Bolşevik partinin strateji planı ve taktik çizgisini teorik olarak temellendirir. Devrimde Menşeviklerin ve Bolşeviklerin taktik (o dönemde strateji anlamında) farklarını ortaya koyar.
Rusya’da “burjuva demokratik” ve “proleter” devrim görevlerinin iç içe geçmişliği dolayısıyla “demokratik devrim” kavramsallaştırmasıyla yeni bir gerçekliği işaret ediyordu. 20. yy. emperyalizm çağına girilirken burjuvazinin devrimci dinamiğinin tükenişini/kalmadığını daha o zamanda sezebilmiştir. “Emperyalizm” (1915) kitabıyla daha da belirginleştirdiği bu durumu somut ve olgusal olarak görebilmiştir. Kıvılcımlı materyalizmi tarif ederken “olanı olduğu gibi görmek” der. Lenin’de materyalist felsefeci ligini “İki Taktik” eserinde işçi sınıfının devrimci rolünü “olduğu gibi” görerek kanıtlıyor. Ayrıca “köylüleri” işçi sınıfının ittifakı görmesi de yeni bir durumu görmesinin kanıtıdır. Çünkü o Marksist felsefeyi, dogmatik, mekanik, evrimci değil devrimci özüyle kavrıyor. Kitabında doğrudan felsefî cümleler yok; ama analizlerinin içine yedirerek kavramsallaştırdığı devrimci diyalektik teori yapma mantığına, kolayca yöneltmesini biliyor.
“Marx bize büyük harfli bir “Mantık” (diyalektik) bırakmadı; Kapital’in mantığını bıraktı…”[8] der Lenin. Onun iki taktik kitabını okurken biz de aynı duygular içinde oluyoruz; materyalist olmaktan gurur duyuyor ve diyalektik bilincin kıvraklığında özgürleşiyoruz. Kitabın kendisi diyalektik.
Yine de kitaptaki şu açık felsefî cümlelerinde hakkını yemeyelim; “Somut siyasal amaçlar, somut koşullar içerisinde belirlenmelidir. Her şey görelidir, her şey akıp gider ve her şey değişir… Soyut gerçek diye bir şey yoktur, gerçek her zaman somuttur”[9]
Özdeyiş Tadında Güzellemeleri
Ben burada politik, örgütsel içerikli kitaplarından üçüne bakarak Lenin’in diyalektik kavrayışını onun filozofluğunu vurgulamaya çalıştım. Bütün kitaplarını bu temelde çözümlemek, bu yazının sınırlarını aşar kanaatindeyim.
Şu aforizmik güzellemelerini de es geçmeyelim;
“Somut durumun somut tahlili; süreklilik içinde kopuş; zinciri sürükleyen halka; zıt tına dönüşme; devrimci teori olmadan devrimci pratik olmaz; çelişki diyalektiğin özüdür; diyalektiğin kendisi de sürecin düşünen beyindeki yansımasından başka bir şey değildir! …” işte böyle bizim Lenin.
O felsefe aracılığıyla siyasete bakan; fikrini filozofça derinleştiren bir devrimci.
Ölümünün 101. Yılında saygıyla ve sevgiyle Lenin yoldaş!
[1] Lenin V. I. (1977). V. I. Lenin Collected Works, What “the friends of the people” are and how they right the Social-Democrats, Vol.1 s.144.
[2] Lenin V. I. (1977). V. I. Lenin Collected Works, What “the friends of the people” are and how they right the Social-Democrats, Vol.1 s.340.
[3] Lenin V. I. (1976). V. I. Lenin Collected Works, On the question of dialectics, Vol.38 s.355.
[4] Lenin V. I. (1996). Halkın dostları kimlerdir ve Sosyal-Demokratlara karşı nasıl mücadele ederler? İnter Yayınları s.71
[5] Marx K., Engels F. ve Lenin V.I. (2016). Marksist Felsefe Kılavuzu, Bölüm III: Diyalektik ve Diyalektik Yöntem, Yazılama Yayınevi, s.128 [Lenin V. I. (1977). V. I. Lenin Collected Works, What “the friends of the people” are and how they right the Social-Democrats, Vol.1 s.165.]
[6] Lenin V. I. (1996). Halkın dostları kimlerdir ve Sosyal-Demokratlara karşı nasıl mücadele ederler? İnter Yayınları s.70
[7] Marx K., Engels F. ve Lenin V.I. (2016). Marksist Felsefe Kılavuzu, Bölüm III: Diyalektik ve Diyalektik Yöntem, Yazılama Yayınevi, s.126 [Lenin V. I. (1977). V. I. Lenin Collected Works, What “the friends of the people” are and how they right the Social-Democrats, Vol.1 s.163-164.]
[8] Lenin V. I. (1976). V. I. Lenin Collected Works, Plan of Hegel’s dialectics (Logics), Vol.38 s.315.
[9] Lenin V. İ. (1974). İki Taktik. Suda Yayınları, s.114