Alkışlamaya devam et. Daha da yüksek!
Yapay Zekâ’nın vaatlerinin bir sınırı yok. Ya da en azından, muktedirlerin YZ hakkında bulundukları vaatlerin bir sınırı yok. Teknoloji şirketleri ve yatırımcıları, yapay zekânın her şeyi dönüştürme kapasitesine sahip olduğunu, bizi daha üretken işçiler ve daha verimli öğrenenler yaptığını söylüyorlar. Elbette sonunda işlerimizin çoğunu otomatikleştirirken “iş-yaşam dengesinden şikayet etmeyecek” yapay zekâ ajanları bizi modası geçmiş bir hale getirmeden önce.
Ve elbette, tüm bu vaatler, yapay genel zekâ biçiminde bir siber tanrı inşa etme yolundaki adımlardır.
Ama gelecek değişkendir. Öngörüldüğü şekilde gerçekleşmeyebilir. Gelişmekte olan bir teknolojiye yönelik beklentilerimiz her zaman kaya gibi gerçekler karşısında alt üst olma riski altındadır. Bilim kurguya genellikle belirsizlik dalgalarında gezinmemize, teknolojinin geleceğini tahmin etmemize ve bunun toplum için ne anlama geldiğini ayırt etmemize yardımcı olabilecek bir esin kaynağı olarak bakıyoruz. Ancak, yapay zekâ patlamasını neyin körüklediğini ve balonun nasıl patlayabileceğini anlamak istiyorsak, en iyi benzetme aksine çocuklara yönelik fanteziden geliyor.
“Peter Pan” hikayesinde[i], peri Tinkerbell ancak insanlar ona inanırsa ve onu alkışlarsa var oluyor. Onun büyüsüne inanmayı bıraktığımızda, ortadan kaybolmaya başlıyor. Tam da bu noktada Peter Pan’a, ve daha geniş bir kitleye, ellerinden geldiğince yüksek sesle alkışlamaları için yalvarıyor. Tinkerbell’i hayatta tutan şey dikkatimiz.
Gelişmekte olan bir teknoloji, Tinkerbell’e çok benzeyebilir. Varlığı, hata barındıran deneme sürümlerine dayanan spekülatif fikirlerden, günlük hayatımızın ve iş uygulamalarımızın normal parçaları olan gerçek maddi şeylere geçmeye çalışırken, olasılığın büyüsüne olan inancımıza bağlıdır. Bu noktada, sadece yeterince inandığımızda ve yeterince yüksek sesle alkışladığımızda var olurlar. İnanmayı ve alkışlamayı bırakırsak, kaybolmaya başlayabilirler, kayboluncaya kadar daha da elle tutulamaz hale gelirler, 3B televizyonları hatırlıyor musunuz? Tıpkı Tinkerbell’de olduğu gibi izleyicinin katılımı şart.
İlerlemenin nihai gücüne olan bu inanç, gerçekte daha somut destekler oluşturmak için (umutsuzca yararlı amaçlar ve iş modelleri arayan etkileyici ucuz hileler gibi hissettiren) YZ ve blokzinciri gibi gelişmekte olan teknolojiler için zaman kazanabilir. Onlara inanan ve alkışlayan yeterince izleyici varsa, şeffaflık seviyeleri uzun bir süre yüzde 50 olarak ayarlanabilir.
Tinkerbell Etkisi, teknoloji sektöründeki aşırı derecede aldatıcı reklam döngülerini açıklıyor. Silikon Vadisi’nde bizi inanmaya ve yüksek sesle alkışlamaya teşvik eden devasa bir endüstri var. Aldatıcı reklam, organik bir coşkudan ziyade, yapay bir inanç biçimidir. Ancak Silikon Vadisi ile Tinkerbell arasındaki fark şudur, her ikisi de onları alkışlamanızı isterken, ilki tezahüratların ve yuhalamaların, inananların ve şüphecilerin yarattığı ilgiyle de yaşamaktadır. Önemli olan tek şey, motivasyonumuzu mega şirketlerin, teknoloji milyarderlerinin ve risk kapitalistlerinin hayallerine yönlendirmeye devam etmemiz.
Tabii ki Silikon Vadisi salt saf bir hayal dünyası değil. Yapay zekâ vaatleri, İnternet kodamanları tarafından toplanan para dağları ve İnternet kullanıcılarından elde edilen ucuz veri ummanları üzerine de inşa edilmiştir. Teknoloji şirketleri, paraları ve verileri, geleceğin daha da büyük vizyonlarını harekete geçiren gelişmekte olan sistemlere başarıyla dönüştürdüler. Ancak yatırımları, yapay zekâdaki hızlı ve kolay ilerlemenin teknik, finansal ve toplumsal sınırlarına dayandıkça, azalan bir getiriyle karşılaşıyor. Bu durum, Google CEO’su Sundar Pichai’nin yakın bir zamanda “İlerlemenin daha da zorlaşacağını düşünüyorum. 2025’e baktığımda kolay ulaşılabilir hedefler kalmadı. Yolumuz daha da dik.” demesine yol açtı.
Eğer Silikon Vadisi, bizi bir YZ ütopyasına sokmak şöyle dursun, başka bir yıkıcı YZ kışını önleyecekse, o zaman hesaplama, veri ve paranın kaba gücünden daha fazlasına ihtiyacı olacak. İnancın gücünü de sömürmesi gerekecek.
Spekülatif bir teknolojiye yapılan milyarlarca dolar yatırımın, insanlar ilgisini kaybedip dikkatleriyle beslemeyi bırakması durumunda bir rüyanın gerçekleşmesini garanti etmek için yeterli olmayabileceğini gösteren birçok yeni örneğimiz var. Metaverse? Uzak bir anı. Web3? Üzgünüm, yanlış numara. Google Glass? Hiç duymadım.
Yapay zekâ, fütürizm fabrikasında çalışan insanların hayati desteğine bağlıdır. Bu kişiler, işi olacak şeyleri satmak olan yöneticiler, danışmanlar, gazeteciler ve diğer düşünce liderleridir. OpenAI veya Microsoft gibi şirketler tarafından oluşturulan yapay zekâ modellerinin yadsınamaz ilerleme güçleri var gibi belirli bir geleceğe dair vizyonlar üretiyorlar ve bu teknoloji ürünlerinin kaçınılmaz yetenekleri ve karşı konulmaz sonuçları hakkında kamuoyunda beklentiler oluşturuyorlar.
Teknoloji endüstrisi, alanı sonsuz bir yeni ortaklıklar, yeni ürünler, yeni vaatler akışıyla doldurarak, baş edebileceğimizden daha hızlı bir şekilde bize doğru koşan bir gelecekle kendimizi şaşırmış ve bunalmış hissetmemizi sağlıyor. Geride kalmama veya bundan faydalanma arzusu, bizi yapay zekâ pazarlamasına dahil eden güçlü bir motivasyondur. Yapay zekâyı çevreleyen nefes kesen aldatıcı reklamlar, aşırı hevesli girişimcilerin bir yan etkisinden daha fazlasıdır; teknoloji sektörü için yük taşıyıcı bir sütundur. Eğer insanlar Silikon Vadisi tarafından üretilen geleceğe yeterince inanırlarsa, o gelecek gerçekleşmeden zaten olmuş gibi davranmaya başlarlar. Böylece YZ gibi teknolojilerin etkileri kendi kendini gerçekleştiren bir kehanet haline gelir.
Yapay zekâ fütürizmini, bugün çeki bozdurup paranın hesaba daha sonra geçmesini ummak gibi sofistike bir çek sahteciliği gibi düşünmeliyiz. Başka bir deyişle, beklentiler ticareti, gelecekte neler olabileceğine dair senaryolar üretmeye ve bu senaryoları şu anda spekülatif bir değer elde etmek için kullanmaya dayanıyor. Bu senetlerin, teknoloji endüstrisinin büyük ödeme günü nihayet gelene kadar piyasada kalmaya devam etmesine izin veren her şeye değdiğine inanıyoruz.
Tinkerbell Etkisinden almamız gereken ders, inancın gücünün, milyarlarca dolarlık canlanma ve batmaları körükleyebilme yeteneğinin, inançsızlığın gücünü de ortaya çıkardığıdır. Silikon Vadisi, hayallerini daha yüksek sesle alkışlamamız için bize yalvardığında, yanıtımız “Üzgünüm, artık masallarınıza inanmıyorum.” olmalıdır. Bu güçlü vaatlerin ne kadar çabuk kaybolmaya başladığına şaşıracaksınız.
Jathan Sadowski, Monash Üniversitesi Bilgi Teknolojileri Fakültesi’nde Kıdemli Öğretim Görevlisi ve The Mechanic and the Luddite: A Ruthless Criticism of Technology and Capitalism kitabının yazarıdır.
Dipnotlar:
[i] çn. Peter Pan, İskoç roman ve oyun yazarı J. M. Barrie’nin (1860–1937) yarattığı en ünlü karakter Peter Pan’ın maceralarını konu alan çocuk kitabı.
Bu yazı İngilizceden Türkçeye T. Emre Kalaycı tarafından çevrilmiştir. Orijinali için: https://futurism.com/ai-tinkerbell