Katliam Yasasının Sermaye Ortakları: Pet Shop Fuarları ve Hayvan Üreten Sömürü Sektörü

Tekelleşmiş hayvan sermayesi payını katlayarak büyümeye devam ediyor. Dünyanın pek çok yerinde organize edilen pet shop fuarları da en büyük cins hayvan üretimi ve çoklu sömürü ağları kuran sermaye tekellerinin pazarlarından yalnızca biri. GLOBAL PET EXPO (Küresel Evcil Hayvan Fuarı),Pet Fair-Asia,Petfair South-East Asia gibi dünyadan farklı örnekler gösterilebilir. Birleşik Krallık’tan,Asya’ya, ABD’ye, Avrupa’ya ve Ortadoğu’ya kadar her coğrafyada köpeklerle ilgili şovlardan, damızlık yetiştirmeye, eğitim denilen türlü türlü terbiye çeşitlerine kadar her şeyin olduğu çoklu istismar ağları köpek kulüpleri kuruluyor. Ve hayvanları kullanarak faaliyetlerini sürdürüyorlar.

Türkiye’de de İstanbul başta olmak üzere Antalya, Ankara, İzmir gibi pek çok büyük şehirde bu petfuar organizasyonları sürüyor. Her yıl düzenlenmeye devam ediyor.

“Egemenlik ilişkileri ve onlarla birlikte ortaya çıkan şiddet,” kapitalist gelişmenin en son aşamasında” rastlanan tipik belirtilerdir; ve bu, mutlak egemenlik sahibi ekonomik tekellerin kurulmasıyla zorunlu olarak ortaya çıkması gereken ve gerçekte de ortada olan sonuçlardır.”

-TKKKF(Türkiye Kanarya ve Kafes Kuşları Federasyonu)

Kanaryalar başta olmak üzere Florya, İspinoz, Papağan ve çeşitli egzotik kuş türleri de dâhil bu hayvanları kullanarak yarışmalar organize ediyorlar. Ve Türkiye geneli çatısı altındaki kuş dernekleriyle hem yurt içi hem yurt dışı pazarda boy gösteriyorlar. Makro düzeyde ticaret ve yarışlarla bu kuş sömürüsü sektöründen daha büyük rant devşirmeye çalışıyorlar. Bir yandan Kuş Fuarlarıyla uluslararası pazara açılırlarken bir yandan da bu alandaki tekelleşme faaliyetlerini de sürdürüyorlar.

-Türkiye Süs Hayvanları ve Bahçe Tavukları Federasyonu (TSHF)

Federasyona kayıtlı üye derneklerin 3500’den fazla yetiştiricisi olduğu ifade ediliyor kendileri tarafından. Yurdun her yanında bilmem kaçıncı “Kümes Hayvanları Gösterisi” adıyla sık sık bu organizasyonlara girişiyorlar. Bu hayvanların sergi nesnesi olarak kullanıldığı folklorik sömürü sektörünü yerel belediyeler de destekliyor. Sosyal tesislerden tutalım, duyurulara kadar her türlü organizasyon detayıyla ilgileniyor belediyeler. Sırf bu folklorik değer olarak görülen istismar üzerinden siyasi prim kasabilmek için, derneklerle iş ortaklığı ve arayı iyi tutabilmek için. “Kanatlı Çocuklar Projesi” gibi çocuklara güya tavuk, kuş sevgisini öğretmeyi hedefledikleri projeler de yapmışlar. Hayvanları mal olarak alıp satan sömüren bu güruh çocuklarla en son yan yana gelecek insanlardan oluşuyor.

-Bakanlık Ruhsatlı Üreticiler:

-Ruhsatsız Üreticiler:

-Anadolu’ya özgü Kangal, Akbaş, Aksaray Malaklısı gibi türlerin üretimi.

-Dövüş amaçlı ve karizmatik özellikleri nedeniyle üretilen Rottweiler, Doberman, Dogo Argentino, Pitbull vd…

+Satışların büyük kısmı sosyal medya ve pet shoplar aracılığıyla gerçekleşiyor. Üstelik cins köpek üreticileri sattıkları köpekler üzerinden müşterilerinin memnuniyetini paylaşarak reklama dönüştürmeyi de es geçmiyorlar.

+Türkiye’de pet shopçuların pervasız işleri yer yer medyaya da yansımıştı. İzmir’den Mersin’e kedileri kargolayıp bir otobüs firmasıyla kaçak yolla bagajda ölüm yolculuğuna yollamışlardı hayvanları. Bagajda bu hayvanların aşırı soğuk ve aşırı sıcaktan bitap düştükleri infial yaratan görüntülerden de anlaşılıyordu.

–Pet shop ve üreticilik sanki utanç duyulacak hayvan istismarı üzerine kurulu bir iş değilmiş gibi bir de bu işe girişenlere belediyeler daha fazla hayvanın hayatıyla oynasınlar diye eğitim hizmeti veriyor.

“Ev Hayvanı Satışı Yapanlara Yönelik Eğitim” adıyla geçen bu kurslara yüzlerce pet shopçu üretici katılıyor belge alarak bu kirli işe başlıyorlar.

FCI (Uluslarası Kinoloji Federasyonu)- Türkiyedeki KIF (Köpek Irkları ve Kinoloji Federasyonu)

Kinoloji (köpek incelemeleri, bilimi) alanındaki terbiyeciler, üreticiler ‘Bilimsel’lik iddiası örtüsü altında cins tür üretimini, şovunu, terbiyesini, hayvan üzerinden rekabeti artırmayı, istismarı ve rantı meşrulaştırıyorlar. Görünmez kılıyorlar. Her yönüyle köpeklerin sayısız istismarıyla dolu olan bu caniyane sektör bir bilim ya da saha çalışması, incelemesi değildir.

KIF ana sponsoru Royal Canin pet shop fuarlarında da üreticilere destek veriyor. Üretim İzin Belgesi verme yetkisine sahip bu kuruluş hayvan şovlarından yarışlardan kazanç sağlıyor. Cins türleri korumaktan ziyade fetişleştirerek legal sömürü tekeli haline geliyor.

Türkiye’deki Kinoloji Federasyonunun sitesinde “Sokak Köpeği Sorunu Nasıl Çözülür” başlığı altında “KİNOLOJİ AÇISINDAN SOKAK HAYVANLARI” adlı röportajda cins hayvan piyasasındaki kazançları uğruna sokaktaki köpekleri ve hayvanseverleri açık açık suçlayarak hedef gösteriyorlar.

Yazının tamamı absürt açıklamalarla dolu iken bir paragrafını buraya bırakıyorum:

“Safkan köpek severleri bir çeşit nazi parti üyesiymiş gibi gösterip çatlayıncaya kadar besledikleri ve artık obezitenin ölümcül sınırlarına dayanmış sokak köpeklerini sevgileriyle öldüren köpek severleri anlamaya çalışmak çok yorucu. Mahallelerde artan sayıları nedeniyle çeteleşen köpeklere toz kondurmayan, bu huzursuz edici gerçekle yaşamak zorunda olduğumuzu bize sanki mantıklı bir şeymiş gibi dayatanlar da cabası.”

“Evet barınak ve sokaklarda da topluma faydalı eğitimleri alabilecek köpekler var. Biz bu konuda uzun süredir çalışmalar yürütmeye çalışıyoruz. Ancak önümüzdeki en büyük engel sloganlaşmış veya klişeleşmiş tabirler. Satın alma sahiplen sloganının altını, sokak veya barınaklardaki köpeklerin öncelikle travmalarından arındırılması, sonrasında insan ile birlikte yaşayabilmeleri için eğitilmeleri gerekli. ”

Burada da hayvanlara insana hizmet etmesi dışında bir yaşam lütfetmiyor beyefendiler. Uzun süredir çalışmalar yürüttüklerini söylemesi doğru, cins köpekleri görev köpeği olarak yetiştiriyorlar. Peki ya diğer sokak köpekleri? Para getirecekse işe yarayacaksa hay hay, para yoksa bize ne, onlar çeteleşmiş köpek de geç… Röportaj veren Göktan Eker de Köpek Eğitmenleri Derneği’nden. Köpek Eğitimi denilen hayvanlar açısından yoğun istismar içeren Köpek Terbiyesinden para kazanıyorlar diye kendilerini adres gösteriyorlar. Satın Alma Sahiplen! (doğrusu YUVALAN)sloganından rahatsızlarmış beyefendiler. Neden? Cins hayvan üretimi, yetiştirme ve tacirliği piyasanıza zeval gelecek diye mi?

Ayrıca web sitelerinde “Köpek Irkları ve Kinoloji Federasyonu Üretim İzni Yönergesi/Kuralları” bölümünde biz veganların her daim tüm türler için karşı çıktığı bu istismarı Suni Tohumlama’yı yani tecavüzü köpeklere uyguluyorlar.

Üretimle Gelen Genetik Hastalıklar

Hayvanların Üretimi ve tecritle esaret koşullarında yetiştirilmeleri zaten başlı başına bir sorunken bir de üzerine hayvana varoluşundan itibaren acılı bir kader çizebiliyor üreticiler: (Coefficient of İnbreeding) Akraba Çiftleştirme Katsayısı’nı(Akrabalık Oranı)nı zerre umursamadan üretilen yavrular epilepsi, kalça çıkıklığıyla, genetik hastalıklarla acılı bir yaşam mücadelesi vermek zorunda bırakılıyorlar. Tabi satılır da yaşayabilecek bir yuvaları olursa. Yoksa direkt öldürülüyor, terk ediliyor, atılıyorlar.

-Ayrıca bazı abartılı konformasyonlar yüzünden cilt enfeksiyonları, göz sorunları veya solunum zorlukları gibi sağlık sorunları da yaşayabiliyor maalesef bu üretilmiş hayvanlar.

-Yavrulama sırasında anne için pek çok sorun ortaya çıkabiliyor. Doğum ve doğum sonrası komplikasyonlardan biri bile köpeğe büyük ıstırap oluyor.

-Distosi (Zor Doğum, Doğum Sorunları)

-Yavru köpeğin ters durması

-Retentio Secundinarium (Aşırı yeşil/koyu akıntı)

-Kanama

-Ölü doğan yavrular

-Eklampsi(Düşük Kalsiyum Seviyeleri)

-Mastitis(Meme Enfeksiyonu)

-Metritis(Rahim Enfeksiyonu)Ölü doğum

İnşaat oligarkları firmaları: Bakımevi adlı tecrit kamplarını inşa eden, tel örgü ihalesi bile milyon liraları bulan devasa esaret merkezlerinin rantı…

Ör: ABB ve ABB’nin Karataş Geçici Hayvan Bakımevi ve Rehabilitasyon Merkezi ihalesini alan Çınar Doğan İnşaat. Ülkücü faşist kadrolarıyla yandaşlarına rant, iş paslayan Mansur Yavaş hâlâ Ankara’da köpek toplatmaya devam ediyor…

Genel Gider Kalemleri: Bakımevi denilen bu tecrit merkezlerinde altyapı sistemleri sürekli ihale edilerek tam yapılmadan yeniden bozulur ve birilerine ciddi paralar kazandırılır. Bu döngü yıllardır sürüyor…

-Bakımevlerinin milyonluk ekmek ihaleleri.

-Hayvan Barınağına Kuyu Kazılması Altyapı Yapım İşi

-Sundurma Çatı Yapım İşi

-Foseptik Çukuru Kazılması, Malzeme Deposu Yapımı, Çevre Düzenlemesi ve Onarım İşleri vd…

Mama, Takviyeler, Veteriner Klinikleri ve Aşı: İlaç Sağlık Ekipmanları Sektörü

Pet fuarı organizatörü Ulusal Fuarcılık Genel Müdürü Selçuk Çetin Pet sektörü içinde mama kategorisinin payının iç pazarda yüzde 56 olduğunu söylüyor. Bu örnekle de birlikte bu kanlı sektörün yalnızca hayvan üretim satışı ve yarışından ibaret görülmemesi gerektiğini vurgulamak isterim. Katliam Yasasıyla paralel bir yerden Katliam Piyasası da tüm hayvan sömürü ve imha araçlarıyla bir bütündür. Bakanlıklar ve devletin çeşitli kurumlarıyla beraber tekellerin piyasayı domine ettiği kazanç sağladığı, ilaçlardan mamaya, veterinerlerinden ölüm kampına, fuarlardan pet otellere, pet kuaförlere kadar en uç noktaya dek kılcal damarların ulaştığı bir bütün…

“Bir tekel, bir kez kurulup milyarları çekip çevirmeye başladı mı, siyasal rejimden ve daha başka “ayrıntı sorunları”ndan bağımsız olarak karşı konmaz bir biçimde toplumsal yaşamın bütün alanlarına sızacaktır.”

-YEMMAK=Türkiye’de yem makineleri imalatında özel sektördeki ilk firma. Ham madde alım temizleme ünitelerinden Tartma torbalama makinelerine, otomasyon sistemlerine kadar tüm detaylarıyla evcil hayvan mama fabrikası kurulumunu yapıyorlar. 1965’ten beri Türkiye’nin en büyük üreticisi konumundalar. Ve web sitelerindeki istatistiklere göre 4 kıtaya üretimlerinin yüzde 70’ini ihraç ediyorlar. Böylelikle Türkiye’deki yerli milli değerlere bir yenisi daha ekleniyor. Türkiye’de sermayelerin ne yönde geliştiğini pazarını büyüttüğünü görebiliyoruz. Mobil Mezbaha Sistemleri ihraç eden Türkiye’nin en büyük kesimhane teknolojileri üreticisi MEZTAŞ’la çok benzer görüyorum. İki yerli şirket de hayvan üretim katliam piyasasına çalışıyor uluslararası düzeyde. Biri koyunları, sığırları katleden mezbaha sistemleri fabrikaları kuruyor. Diğeri YEMMAK,INTER-ZOO Uluslararası evcil hayvan endüstrisinin en büyük ticaret fuarına katılıyor, İstanbul’daki PET-ZOO EURASIA fuarına destek veriyor hayvan üretim sektörünü besleyen ortaklıklarını ve pazarını genişletiyor. Türkiye dış pazarda katliam ve ölüm araçları ihraç eden bu yönde gelişen bir ülke.

“Alltech Agri-Food Outlook 2023’e göre, küresel evcil hayvan maması üretimi son yıllarda istikrarlı bir şekilde artarak 2022 yılında 35,27 milyon tona ulaştı. Bu, üretimin 32,88 milyon ton olduğu 2021 yılına kıyasla % 7,25’lik bir artış anlamına geliyor. Pazarın küresel ticari ölçeğine ilişkin farklı tahminler bulunuyor. Raporlarını yakın zamanda güncelleyen 4 şirketin verilerine dayanarak, evcil hayvan maması pazar büyüklüğünün 2023 yılında ortalama 117,34 milyar ABD doları civarında olduğu söylenebilir. Ortalama % 5,5 CAGR büyüme beklentisi olduğu varsayıldığında, küresel evcil hayvan maması pazarının 2033 yılına kadar 201,39 milyar ABD dolarına ulaşacağı tahmin edilebilir.”(Yem ve Katkı Dergisi)

*(CAGR)Yıllık Bileşik Büyüme Oranı

Aylık 1,6 milyonluk site trafiği ile Türkiye’nin en çok ziyaret edilen evcil hayvan ürünü platformu olduklarını söyleyen Petlebi Pazarlama İletişimi Uzmanı Naz Filiz, “Ülkemizde evcil hayvan sahiplerinin sayısı giderek artıyor. Biz de Vet’s Plus markamız ile 2024 itibarıyla 6 bini aşan ürün yelpazemizle büyüyen endüstrimizde 10 yılı geride bırakıyoruz. Bu süreç boyunca, binlerce kişiye hızlı, güvenli ve kaliteli hizmet verdik. Müşteri memnuniyetini önceliklendirirken üyelerimizin tüm ihtiyaçlarını karşılamaya odaklandık” dedi.

–Hayvan yemi ve yem teknolojileri alanında dünyada ve sömürü sektöründe önemli referans dergilerden olan Feed Planet’in bir piyasa analizinde Türkiye’de Pet shoplardan mama satılma oranı yüzde 30 olarak geçiyor. İnsanların bir kısmı alenen hayvan üreten, satışını yapan istismarcı bu zulüm merkezi işletmeleri bilinçsizce destekliyor. Ve doğrudan bu destekle hayvan yaşam gaspına, suça ortak oluyor. Tıpkı naveganların da hayatlarının her alanında hayvan sömürüsüyle üretilmiş şeyleri kullanması, cinai hayvan endüstrilerini desteklemesi gibi.

ÖR: Türkiye’de satılan her 10 paket kuru mamadan 4’ünü üreten Lider Pet Food, yıllık 150 bin ton üretim kapasitesi ile evcil hayvan mama üretiminde Türkiye’nin lider evcil hayvan mama üreticisidir.

Ör: Çağatay Evcil Hayvan Mamaları ve Yem Ürünleri San.ve Tic.aş. Türkiye’de Pet-Mama sektörünün öncülerinden, fuarların da en büyük sponsorlarından biri…

Ör: Alagöz Holdin. AKP Vekili Cantürk Alagöz’ün Sağlık Bakanlığından 159 milyon TL’lik kuduz aşısı ihalesi vurgunu…

Ayrıca Alagöz holdingin maden genel müdürü Ali Çağatay’da Ankara’da 2 küçük ırk köpeği Yumak ve Duman’ı vurarak öldürmüştü.

Ör: AKP’li Niğde Belediyesi’nin hayvan barınağındaki tadilat ve ameliyathanenin yapım ihalesi ile mama ihalelerini MHP Niğde Merkez İlçe Başkan Yardımcısı ve Ülkü Ocakları Niğde Başkan Yardımcısı Beyazıt Demirkol’un şirketine peşkeş çekmesi. Şirkete 2019’dan bu yana 60 milyon TL ödenmiş. Sözcü’nün araştırma haberinde afiş edildiği gibi Yükselen İnşaat’a da 11 milyon 51bin TL ödenmiş.

Ör: Çeşitli il ve ilçe hayvan bakımevinden milyonluk ihaleler alan ama merkezi şaibeli bir apartman altı gözüken paravan veya rant ortağı şirket: Doğuş Hayvan Sağlığı Ürünleri ve Madencilik Sanayi LTD…

Fuarlardaki Yarışma ve Gösteriler

1800’lerde farklı görünümlü köpekler Avrupalı zenginlerin arasında, cemiyetlerinde yaygınlaşıyordu. Konformasyon tarihinde İlk köpek gösterileri de asiller tarafından düzenlenmişti. Av köpekleri yıllık sığır gösterilerinin üzerine ek konformasyon gösterisiydi. Doğuşundan kanlı olan bu köpek gösterilerindeki ilk ödül İngiltere Newcastle’da büyük bir silah fabrikasından alınan silahlardı.

Köpek yarışmaları, kedi güzellik yarışması, kuş sesi yarışmaları…

Fetişleşmiş boyutta hayvan istismarı içeren şovlar;

-Grooming showlar(Berber Süs Şow)…

-Pet happiness(Evcil Hayvan Koçluğu, mutluluk analistliği…)

-Köpek akrobasi şovları, şampiyonaları

-Akvaryumda hapsettikleri su canlıları

+Ayrıca dünya genelinde “online dogshows” yani çevrimiçi köpek şovlarının yapıldığı web siteler platformlar da var. Buralarda yarışmacı köpeklere bahis yatırarak üzerlerinden kazanç sağlarken hayvanlar da sistematik işkenceyle performans sergilemeye yarıştırılmaya zorlanıyorlar. Yine bu alanda da gösteri organizatörleri tekelleşmiş ve domine ettikleri kanlı piyasalarına daha fazla kurban hayvan bularak müşteri çekerek büyümeyi hedefliyorlar.

“Topyekûn kıyaslama (Ver-Gleichen), nihayetinde anlamın tükenmesine yol açar. Anlam kıyaslanamaz bir şeydir. Parasal olan tek başına ne anlam ne de kimlik yaratır.”

Her ne kadar köpek yetiştirme kulüplerinin onayladığı köpek gösterilerinde köpeklerin birbirlerine göre değerlendirilmediği “cins standardına” göre değerlendirildiği söylense de; bu köpeğin satıcısı sahibinin oradaki bulunma amacını değiştirmiyor. Köpeğinin birinci olması ve ödül alması… Tabii ödül kazanan üreticiler de ödüllü köpekler yetiştirdiğini pazarlayarak daha çok hayvan katledeceği hayatıyla oynayacağı bu cinai sektörde rekabet hırsıyla hayvanları sömürmeye devam edecektir.

“Kazanan köpekler gösterişçi doğanlardır, bunlar gösteri ringinde bir güven aurası sergilerler.” Şov pazarlama dünyasından köpek istismarını örten bu iğrenç cümleler adeta muzaffer köpeği Hitlervari Übermensch (Üstinsan) gibi tasvirleniyor. Gerçekte yaşanan şey ise köpeklerin bu ringlerde bilmediği ona yabancı olan yüzlerce değişkene ışığa sese kameralara insanların absürt alaylarına kahkahalarına maruz kaldığı yerde çok şiddetli stres ve korku yaşadığıdır. O gösteriye çıkana kadar tutulan köpek eğitmeni veya bakıcılar tarafından yarışa hazırlanmak adına türlü zorbalıklara saçmalıklara katlandığıdır. Köpeklerin duruşundan, yürüyüşüne, ”sahibi”yle olan ilişkisine kadar karakterini dahi fetişleştiren köpek-insan güvenli bağlarını erozyona uğratan adice bir zulüm arenasıdır bu şovlar.

Kapitalist metalaştırmanın sömürü halkalarından en büyüğünü oluşturan hayvanlar; piyasalarda ürünleştirilerek, yarıştırılarak bedensizleştirilir. Ticarileştikçe tekil birer hayvan olarak varoluşları ve yaşamları anlamsızlaştırılır. Hayvanın Birey kimliği yok edilir, kimliksizleştirilir. Hayvan salt ürüne indirgenir. Değerli yaşamları da amansız bir piyasa rekabetinde +kâra ve istatistiki verilere, performans kapitalizminin malzemesine dönüşür.

“Tüketim ve kimlik iç içe geçer. Kimliğin kendisi bir meta haline gelir.”

Fuar Merkezleri Organizatörler

Ulusal Fuarcılık:

T.C.’deki ilk ve tek pet fuarı organizatörü. “Türkiye pet sektörü sadece yerel tüketicilere değil, dünya genelindeki müşterilere de hitap ediyor. 70 ülkeye mama, 65 ülkeye kedi kumu ihracatı gerçekleştiren sektörümüzde yaklaşık 600 firma faaliyet gösteriyor”

Ulusal Fuarcılık Genel Müdürü Selçuk Çetin’in pet piyasasıyla ilgiili söylediklerinden anlaşılacağı üzere; tekel konumunda olmaları hasebiyle bu kanlı piyasadaki pastadan aldıkları pay ve ötesi iştahlarını daha da kabartıyor.

Yenikapı Avrasya Gösteri & Sanat Merkezi (İBB Kültür A.Ş.)

“Emperyalizm, her yere, özgürlük değil, egemenlik eğilimi götüren mali-sermayenin ve tekellerin çağıdır.”

-Kendi Fuar Raporlarında da geçen veriyle 120’ye yakın ülkeden gelen 50.000 ziyaretçiyle para bırakılan bir sömürü ağları merkezi burası.

-258 milyar dolarlık bir hacme sahip olduğu düşünülen global pet sektörü, Türkiye’de 1,9 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaştı.

Devlet-Sermaye İş Birliği

Lenin’in “RANTİYE-DEVLET”(Rentnerstaat) ya da tefeci-devlet kavramı; hayvan sömürü sektörüne olan devletin bakanlıklar aracılığıyla desteğinden ve iş ortaklığından sonra bu başlık altında tam yerine oturmakta.

Üretiminden, satışına, fuarlarda oyuncak edilişine, soykırım kamplarında esir edilişine, aşısından mama ihalesine ve en son da öldürüp kürkünü de cansız bedenlerinden çalıp satışına kadar hayvanların her şeyini ranta kazanca döken bir iktidar ve sermaye ortaklarından bahsediyoruz. Tarih boyunca Kleptokrasi yani (Hırsızlar Rejimi) yağma düzeni olarak da adlandırılan pek çok hükümet biçimi olageldi. Hepsinin de soygun düzeni ve iktidarı bir yerde devriliverdi. Katliamcı yasalar ve rantçı politikalarla topyekun hayvanlar ve toplumun tüm kesimleri bir mahvoluş çukuruna doğru itiliyor adeta. Bu ittirme ve toplumu tetikleme sonucunda uyarılmış toplumun kan toplumuna evriltilmesi için çokça mesai harcıyorlar.

Destekçi ve Sponsor Tüzel Kuruluşlar:

-(TOBB)Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

-(THY)Türk Hava Yolları

-(TVHB)Türk Veteriner Hekimleri Birliği

-İstanbul Veteriner Hekimler Odası

-İstanbul Dünya Ticaret Merkezi

Ör: Pet-İzmir 2023 resmi sponsoru THY. Ayrıca THY yarış ve gösterilerde kullanılacak hayvanları ve büyük üretici şirketlerin pazarlamacılarını fuar için ücretsiz taşıyor .

Medya Destekçileri Dezenformasyon Aparatları

-Özellikle sosyal medyada da aktif hayvan haberleriyle sempati toplayan KEDİCİ DERGİSİ de fuar sponsorlarından biri. Hem sokağa atılan yüzbinlerce hayvanın müsebbibi en büyük pet üreticilerini destekleyip hem yasa karşıtı olmanın çelişikliği buradaki pek çok stk, dernek, kurum için de geçerli. Derneklerinde bir kısmı hayvanları kullanarak bu kapitalist girdaba sürükleniyorlar. Katliam Yasasını tüm diğer rantiyeden, hayvan sömürü piyasasından bağımsız yekpare bir şeymiş gibi lanse ediyorlar. Bu katliam yasasıyla hayvanları sokaklardan temizlemek dedikleri şey; toplama kamplarında o hayvanları gerek öldürüp, gerek doğurtup doğurtup tekrar katlederek bedenlerini her şekliyle istismar ederek döngüsel olarak sömürüp atmak demek. Ve bu cinai sistem biliyoruz ki her “Temizleme Sterilizasyon Operasyonu” sonrasında silinen şeyin yerine yenilerini üretir. Pet piyasası genişletilir daha fazla cins hayvan üretilir, satılır, kullanılıp sokağa atılır ve Son Durak Toplama Kamplarına gönderilerek yeniden ömürlerinin sonuna dek açlıkla, işkenceyle sömürülürler.

Katliam Yasası’na karşı mücadele birliğinde toplumun tüm kesimleri ortaklaşarak hala direnişi sürdürüyor. “Komşunum Nöbetteyim” diyerek geceleri dahi mahalle sakini hayvanları kolluyor insanlar. Ama tüm canlılığa el uzatan yaşamlarımızı kuşatan bu faşist saldırıların hedeflerinin arkasında sermaye ortakları ve hayvanlar üzerinden yaptıkları kan pazarlıkları var. Ve bunun karşısında durmaya çalışan hayvan bakım emekçilerini, yerel hayvan koruma görevlilerini, aktivistleri, hayvanseverleri ve topyekûn halkı ezip geçmeleri susturmaları için emirlerinde kolluk kuvvetleri var. Politik cehaletle “Devlet Öldürmez, Yaşatır” demeye ve miting eylemlerde usulünce emniyet birimlerine teşekkür etmeye benzemiyor bu işler. Bütün polis, jandarma, bekçiler iktidar partisinden farklı olan kim varsa teröristtir emriyle müthiş bir düşmanlıkla saldırmak için avuçlarını ovuşturuyorlar her daim. Köpeğe terörist diyen aklın kurşun askerleri bizlere neler yapmaz? Bir sorun kendinize apolitik, salt vicdan merhamet söylemleriyle düzenin değişmesini rica eden hayvansever yoldaşlar. Ki eylemlerde Ankara meclis parkı önünde, Sakarya Caddesi’nde ve daha pek çok yerelde polis şiddetine ve tacizine maruz kalındığını da unutmamak gerekir…

–KANAL D Radyo: Medya görünürlüğü büyük olan kanallarla da ortaklığa varılmış…

-EVCİL DER (Evcil Hayvancılık İş Adamları Derneği): EVCİL-DER başkanının da eski bir röportajı hayvan düşmanlığını ve rant sevdasını göstermeye yetiyor.

“Sonra dikkat ediyor musunuz bütün hep cins hayvanların saldırısı gösteriliyor televizyonlarda, niye peki sokak köpeği saldırmıyor mu? Saldırıyor.”

Kehyeoğlu bu sözlerin ardından kendisini konuk eden radyocuya da cesaret işi bizi davet etmeniz, hiçbir TV bize yer vermiyor diyerek yağcılıkla devam ediyor sözlerine.

Kendileri cins hayvan üretimi, tacirliği ve istismarı üzerinden kazanç sağladıkları için sokak hayvanlarını açık açık hedef göstermekten geri durmuyorlar. O sırada köpeği de istismar ederek köpeği bir silah gibi kullanırcasına onlarca kediyi, kuşu hayvanı ve insanı yaralayan katleden canileri hedef bilmek işlerine gelmiyor tabii. Kimsesiz Hayvanlar her daim kolay hedef bütün iktidarlar için.

Pet-Der başkanı bu röportajında daha önceden kaçak hayvan girişinin azaldığını Türkiye’de yerel üreticilikle arz ve talebin karşılanır noktaya geldiğini övünçle söylüyor.

Pandeminin Türkiye’deki yerli ile ithal dengesini değiştirdiğine dikkat çeken Evcil Der Evcil Hayvancılık İş Adamları Derneği Başkanı Misak Kehyeoğlu, “Salgın ile vatandaşlarımız evlerine çekildi. Evcil hayvana talep arttı. Evcil hayvan ürünlerine olan ihtiyaç katlanarak büyüdü. Yerli üreticilerimiz yaptıkları Ar-Ge çalışmalarının da desteği ile imalatta büyük bir ivme yakaladı. Pandemi öncesi ülkemizdeki pet ürünlerinin büyük bölümü ithalata dayalıydı. Şimdi tablo tersine döndü piyasadaki ürünlerin büyük bölümü yerli ürünlerden oluşuyor. Sektörümüz verdiği salgın sınavını başarıyla geçti. Türkiye’de gelişmekte olan evcil hayvan ürünleri ve mağazacılık sektörünün büyüdükçe artan sorunları yoğun bir şekilde hissedilmeye başlandı. Bu sorunların aşılması için biz çalışıyoruz”

–Hayvan Özgürlüğü Aktivisti yoldaşımız güzel insan Burak Özgüner de seneler evvel 12.06.2019’da mecliste araştırma komisyonunda EVCİL-DER başkanına pet shoplara ve hayvan satışına neden karşı olduğumuzu anlatıyordu. Meclis tutanaklarına da geçen hayvanların mal değil birer can olduğu unutulmamalı ve bu kanlı sektöre karşı hayvanlar canhıraş savunulmalı.

”’Mal değil, can.’ diyoruz sürekli. Duyguları olan, hissedebilen canlıların bir mal olarak satılmasını biz sivil toplum olarak, hayvan hakları mücadelesi veren sivil toplum kuruluşları olarak bu noktadan karşıyız.”

-PET-GAZETESİ= Pet-Shop Fuarlarını organize eden ULUSAL FUARCILIK’a ait olan Pet-Gazetesi tamamı ile cins hayvan piyasasının reklamı ve müşteri portfolyösünü büyütmek amacıyla kurulmuş. Ulusal Fuarcılık ve Pet-Gazetesinin işletme adreslerinin aynı yer olduğu web sitelerinde de görülebilir.

PETCARE dünya çapında 2.000’den fazla evcil hayvan hastanesi ve teşhis hizmetiyle önde gelen veteriner sağlık hizmeti satıcısıdır. GLOBAL PET EXPO (Küresel Evcil Hayvan Fuarı)’nda yıllık gelirleri 10 milyardan fazla olan benzer pek çok dev firma var.

Kök Sorun ve Rantla Metalaştırılan Hayvanlar

-Geçici Hayvan Bakımevi ve Rehabilitasyon Merkezlerinin Hayvan Tecrit ve Soykırım Merkezlerinin her daim varlığını koruması ve buralardan rant devşirilmesi.

-Hayvan iyileştirmek tedavi etmek yerine hayvanları süründürerek, üreticilere rehberlik danışmanlık sağlık hizmeti vererek kazanç sağlayan meslek etiğinden nasibini almamış bazı veteriner klinikler, kapitalist işletmeler ve adına hekim denilebilirse hekimleri, teknikerleri.

-Suçun bürokratlaştığı bu ülkede bakanlıkların ve kamu kurumlarının da girişimcileri destekleme, teknoloji yatırımı vs. ayaklarıyla firmalar, KOSGEB üzerinden hayvan rantı sağlaması.

-Türk Veteriner Hekimleri Birliği’nin Pet shop fuarlarıyla ortaklığıyla hayvanlardan yana değil pet sektöründen yana olması. Pet shop açan işletmeci Veteriner Hekim Sözleşmesi’yle her ay pet shop kontrolleri için veteriner hekime belirli bir ödeme de yapıyor. Bu pazarlıklar ve havanlar üzerinden kazanç yüzünden ölüm döngüsü bitmiyor. Ülkede ve dünya genelinde türcülüğün sorgulanmayıp hayvanseverliğin kedi köpekçilikten ibaret olmasının ne kadar utanç verici olmasını geçtim. Bir de o kedi, köpek, kuş ve diğer pet hayvanlarına dahi sömürüsüz, rantsız yaklaşamıyorlar. Bunu milyar dolarlık pet shop fuarlarıyla yeni cins hayvan üreticisi şirketlere para akıtılırken görebiliyoruz. Bu organizasyonlara sponsor olmak demek, üretimin ve üretilerek sokağa terk edilen hayvanların failiyle suçun paydaşı olmak demektir.

-Katliam Yasasıyla amaçlanan kök sorunu tartışılmaz kılarak pet shop fuarlarıyla, devasa üreticiler ve yetiştiricilerle hayvan rantını sürdürmek. Sırf üretilmiş hayvan piyasası büyüsün ve ülkenin çoklu krizleri gündem değiştirilerek sumen altı edilsin diye. Mama ve kuduz aşıları ihaleleriyle, pet shop fuarlarıyla yandaş paravan şirketlere para akıtırken bakımevlerinde hayvanlara kuru ekmek ihalesi verip sadece ekmek yediriliyor. Ki ekmek dahi verilmeyen açlığa terk edilenleri söylemiyoruz bile… Pet piyasası, inşaat rantlar büyüsün diye sokak hayvanları öldürülüyor bakımevinde esir ediliyor…

Bu iktidar sokak hayvanlarını bakımevi denilen tecrit kamplarında toplayarak gerek öldürüp gerek yeniden doğurtup doğurtup sömürerek hayvan istismarı ve rantını makro düzeyde döngüsel olarak sürdürmek istiyor.

Tekil hayvan bireyin yaşamı, artık üretici sermayedarın ‘iyi mal’ ına bulacağı müşteri portföyündeki müşterilere bağlıdır. “İstismar varoluştan önce gelir!” vaziyetindedir artık her şey. Her kahkahanın altında bir köpek istismarı var. Mecliste katliam yasasını geçirdikten sonra gülerek poz verenleri de unutmayacağız…

Hayvan özgürlükçü antikapitalist bir toplumsal bilinç ve algı değişimi gerçekleşmezse hayvanların oyuncaklaştırılması, tacirliği ve yarışlarda, terbiyelerde(eğitim)sömürülmesi hiç yadırganmadan sempatize edilerek sürdürülecektir.

-Steven Best’in de vurguladığı “Topyekûn Hayvan Özgürleşmesi” için Antikapitalist vegan paradigmayla “evcil hayvan” sömürü sektörüne karşı militan bir mücadele başlatmak zorundayız.

Öncelikle önümüzdeki 9-12 Ekim’de gerçekleşecek olan 10.Evcil Hayvan Ürünleri Fuarını protesto etmeliyiz. “ÜRETİMİ DURDUR-TİCARETİ YASAKLA”diyoruz her eylemde çünkü hayvanları piyasalaştıran bu sistem yok olmadıkça yeni hayvan bireyler alınıp satılacak esir edilecek, işkence görecek, sokakta gittiği her yerden itelenerek yaşam savaşı verecek. En sonunda da bu Katliam Yasasını geri çektiremezsek toplu soykırımlar sürecek.

Kaynakça