El Yazmaları’nın notu: Çalışma Bakanlığı Mevzuatı’nda 7 no’lu iletişim işkolu olarak tanımlanan çağrı merkezi işkolunda çalışan işçileri örgütleyen ve geçtiğimiz günlerde TELUS adlı uluslararası çağrı merkezinde yetkili konuma gelen Çağrı Merkezi, Posta, Telefon, Telgraf, Telekomünikasyon, İnternet ve İletişim İşçileri Sendikası’nın (Çağrı İş) başkanı Cihan Sezer ile sendikanın faaliyetlerini ve TELUS sürecini konuştuk.
İş kolunuzun genel durumu hakkında bilgi verebilir misiniz?
İşkolumuz Çalışma Bakanlığı Mevzuatı’nda 7 no’lu iletişim işkolu olarak geçiyor ve büyük çoğunluğu çağrı merkezleri ile PTT işçilerini kapsıyor. Bununla beraber Telekomünikasyon altyapı hizmetleri ile bu altyapıların inşaatı, bakım onarımı, web portalları ile ilgili işler gibi iletişimin genelini içine alan bir işkolu bu. Haliyle böyle olunca işkolundakilerin neredeyse tamamı eğitimli olmak üzere özellikle çağrı merkezlerinde çalışan kesimin çoğunluğunu kadınlar oluşturuyor.
Toplamda en son istatistiğe göre 203.000 kişi iletişim iş kolunda çalışmaktadır. Hem yapılan işlerin niteliği gereği hem de üniversite mezunu gençlerin yaygın işsizliğinden ötürü bu işkolunun tamamına yakını eğitimli genç işçilerden oluşuyor.
İşkolunun içinde en büyük oran çağrı merkezlerinde; 140 bine yakın çalışan var çağrı merkezlerinde. Sadece 5 çağrı merkezi şirketinde toplamda 50 binden fazla çalışan mevcut (Asisstt, Turkcell Global, Webhelp, Teleperformance, Mplus). Ayrıca işkolumuzun çalışan yoğunluğu metropollerden ziyade işsizliğin yaygın olduğu taşra kentlerinde birikiyor.
İş kolunda çalışma şartlarından kaynaklı sorunlar nelerdir?
Bu soruya cevap vermeye başladığım esnada bir çağrı merkezinden gece vardiyasından çıkmış bir takım lideri arayarak yaşadığı baskıları ve mobbingi anlatarak destek istedi. Her gün de onlarca çağrı merkezi işçisi genç kadın-erkek arayarak yaşadıkları benzer sorunları anlatıyor. Her biri artık tükenmişliğin sınırında ve sendikanın bu noktada bir çare olacağı ihtimali ile bize ulaşıyorlar.
Çağrı merkezleri dünyanın en zor işlerinden birisi olarak geçer, işçiler çalışırken tüm benlikleri ile çalışmak zorundadırlar. Zihninin tamamını işe odaklarken başka bir şey düşündüğünde “hata” kaçınılmaz olur ve ardından bu hatadan dolayı uğrayacağı baskının endişesi hakim olur çalıştığı güne. Aynı zamanda ülkede hiç olmadığı kadar artan işsizliğin korkusu da ayrı bir ıstıraptır. Tazminatsız iş çıkışları, tazminatsız çıkış için zemin hazırlayan sudan bahanelerle tutanaklar, hem iş yaptığı müşterilerden hem yöneticilerden gördüğü mobbing hayatı kabusa çevirmektedir. Çağrı merkezlerinin yüzde 60’dan fazlası genç kadın işçilerden oluşuyor ve bir çoğu maalesef ilk iş deneyimi olduğu için mobbinglere, işyerlerindeki adaletsizliklere karşı savunma yöntemlerini de bilmiyor. Birçok arkadaşımızın bu yüzden psikolojisi alt üst olmuş durumda. Tüm bu katlandıkları olumsuzluklara bir de sadece asgari ücret alınıyor olduğu gerçeğini ekleyelim.
Aynı şekilde PTT ve Telekom işlerinde de İşçilerin çalışma koşulları çağrı merkezindekileri aratmayacak şekilde… Daha geçen yıl PTT çalışanı bir kadın işçi sıcaktan hayatını kaybetti. PTT işçileri taşeronlaşmaya başladıktan sonra PTT’nin kamu tarafındaki personelin yaptığı işler hızlı bir şekilde taşeron işçilere devredildi. Çünkü Taşeron şirketler az işçi ile çok iş yapılması formülünü oldukça iyi uyguladı. Geçmişte postacılar ellerinde küçük bir çanta ile tebligat zarf vs. dağıtırken şimdilerde çuvallarla mahalle aralarında çoğunlukla kargo dağıtımı yapıyorlar. Üstelik daha düşük ücretlerle.
Tüm bunlara işçilerin ekonomiden kaynaklı sıkıntıları da ekleniyor. İşçiler tüm bu ağır iş yükü sonrasında dinlenemiyor, beslenemiyor, kendini yenileyemiyor.
İş kolunda sendikalaşma düzeyi ne durumda?
İletişim işkolu sendikalaşmanın en düşük olduğu iş kollarından sayılabilir. Çünkü daha yakın zamana kadar çağrı merkezlerindeki 140 bin işçi büro çalışanı ve genel işler işkolunda gösterilmekteydi. Nihayet 2022 yılında uluslararası çalışma kurumlarının baskısı ile iletişim işkoluna alındı çağrı merkezleri. Böylece 2022 yılı itibari ile de örgütlenme arayışları başladı. İş kolu değişmeden önce de farklı işkollarında örgütlenmeye çalışan çağrı merkezleri işçileri, sendikalar tarafından tam anlaşılamadılar ve işkolunda yaygın olan iş çıkışı veya istifalar da sendikalar tarafından örgütlenme zorluğu olarak yorumlandı ve buraların sendikalaştırılamayacağı dile getirildi.
Çağrı merkezlerinin işkolu değişikliğinden önce işkolunda bulunan sendikalardan PTT-SEN, PTT’de çalışan kurucuları ile sadece taşeron PTT işçileri arasında örgütlenirken, Türk-İş’e bağlı Türkiye Haber-İş sendikası da Türk Telekom işçileri içinde örgütlü bulunuyor ve az önce değindiğimiz “zorluklardan” dolayı çağrı merkezi örgütlenmelerine mesafeli duruyordu. DİSK’e bağlı Sosyal İş Sendikası’nda örgütlenmeye çalışan Samsun’daki Çağrı merkezi işçileri daha önceki bir kaç başarısız deneyiminden sonra Sosyal İş sendikasının da baraj sorunu ile karşılaşınca Tez-Koop İş sendikasında örgütlenme çalışması başlattılar ve hızlı bir örgütlenme başarısı yakalayarak kendi şirketleri ile birlikte 2 şirketin işçilerinin daha sendikalaşmasını sağladılar. Pandemi sonrası işkolu değişikliğine kadar da bu sendikalarda örgütlenme çabaları devam etti, herhangi bir toplu pazarlık hakkı elde edilemedi. Çağrı merkezlerinde çalışan genç işçiler işçilik deneyimleri çok yeni olmasına rağmen çalışma şartlarının yoğun ve ağırlığından dolayı sendikal örgütlülüğe çok yatkın olduklarını gösterdiler. Özellikle kadın çalışanlar sendikal örgütlülükte doğal liderlik görevini üstlendiler.
İletişim iş kolunda yer alan sendikalar ise; Türkiye Haber İş Sendikası (TÜRK-İŞ), İletişim İş (DİSK), Öz İletişim İş (HAK-İŞ), Çağrı-İş (BAĞIMSIZ), Öz-Haber İş (BAĞIMSIZ), Posta-İş (BAĞIMSIZ) ve PTT-Sen (UMUT-SEN).
Çağrı İş nasıl bir sendika? Sendika hakkında bilgi verebilir misiniz?
Çağrı-İş Sendikası, çağrı merkezi işçilerinin yukarıda bahsedilen süreçleri deneyimledikten sonra şekillendi denilebilir. Çalışanlar iş yerlerinde gittikçe kötüleşen koşulları ve bu koşullara karşı bir şeyler yapılması gerektiğinin farkına vardı. Müşteri temsilcileri birçok sendikada örgütlenme denemesinden sonra bu işi kendilerinin daha iyi yapacağını düşünmeye başladılar. 2022 yılında bu düşünce iyice olgunlaştı ve yılın son ayında sendika Çalışma Bakanlığı’na başvuru yaparak kuruluşunu açıkladı. Kurucu ve yöneticilerinin ise tamamı çağrı merkezi çalışanları.
İlk genel kurulunu 2023 Haziran ayında yapan sendikamız genel kurulun üzerinden 1 yılı yeni doldururken hem iş kolu barajını aşmış hem de bir çağrı merkezi şirketinde TİS için yetki almış bulunuyor. Bu durum hem iş kolunda çalışan işçilerin sendikaya ne kadar ihtiyaç duyduğunu hem de iş kolunda çalışan işçilerin bu işi birçok eski ve “güçlü” sendikadan daha iyi yapabileceklerini gösterdi.
Sendikamız kurucuları daha önce birçok sendikada denedikleri örgütlenme deneyimlerinde sonuç alamadıkları için bağımsız bir yol izlemeyi ve yeni bir sendikacılık anlayışı geliştirmeyi seçti. Sendikamız bu yüzden bağımsız ama aynı zamanda da işçilerin tam kontrolü ve denetimi altında. Yaratmak istediğimiz sendika tam da buydu diyebiliriz. Ayrıca sendikamızın titizlikle dile getirdiği konulardan birisi de sınıf sendikacılığını temel çizgi olarak ele alırken birçok sendikanın izlediği politik ideolojik çizgilerden de azade olmayı seçti. Örneğin birçok sendika politik bir partiye angaje olmadan örgütlenme çalışması yapmamakta. Bu durum, bağlı olduğu politik hareketin veya partinin dışında bağımsız hareket edememesine yol açmakta ve parti-sendika ayrım çizgisi belirsizleşmektedir. Oysa Sendikalar işçi sınıfının en temel ve en eski örgütleridir. Sınıf sendikacılığı yapabilmek için kendi içindeki işçi dayanışması, birliği dışında başka bir politik yapıya ihtiyaç olmamalıdır. Sendikanın kuruluşu öncesinde bu konuları çok düşündük.
Aynı iş kolundaki diğer sendikalarla ilişkileriniz nasıl?
Daha önce de örgütlenme çalışması yapmaya çalıştığımız sendikalar ile sorun yaşadık elbette. Özellikle hala iletişim iş kolunda olanlar ile… Ama hiçbiri ile düşmanlaşmamaya gayret ettik. Diyaloğu sürdürmeye çalıştık. Bir partimiz olmadığı için örgütlenme çalışması yapamayacağımızı bile söyleyenler oldu. Bunun yanlış olduğunu örgütlenerek gösterdik. İşçilere güvendik sendikanın işçilere ait olduğunu hissettirdik ve gerisi geldi.
TELUS’ta yetkiyi aldınız. Hem bu iş yeri hem de iş kolu için sendikanın hedefleri neler?
TELUS işçileri de tıpkı bizim geçmişte denediğimiz yöntemler gibi farklı sendikalarda örgütlenmeyi denedi ancak kendileri gibi işçiler tarafından kurulmuş olan bir sendika ile çok daha kolay iletişim kurup aynı dili konuşabildiklerini gördüler. Çağrı İş’in hiç bir ekonomik gücü olmamasına rağmen para ve imkanları daha fazla olan sendikalardan daha fazla yöntemler geliştirdiler. Home Office olarak şirketin dışında çalışan işçilere sosyal medya aracılığı ile ulaşıp sendikayla buluşturmayı başardılar. Broşür ile toplu SMS’ler ile diğer arkadaşlarına ulaşarak ortak bir amaç etrafında birleşmeyi sağladılar. Dahası Sendikamızın daha yeni kurulmuş olduğunu ve baraj altında olduğunu bilen TELUS Emekçileri diğer çağrı merkezinde çalışan işçilere de ulaşarak örgütlülüğü artırdılar. Bu sayede Ocak 2024 istatistiğinde 369 olan üye sayımız Temmuz 2024 istatistiğinde 2052 oldu. TELUS şirketinde yasanın aradığı çoğunluk yüzde 40 iken biz yüzde 52 sayısına ulaşarak yetki için başvurduk.
Şimdi diğer işverenlerde olduğu gibi yasaların kendilerine tanıdığı itiraz hakkını kullanan şirket süreci uzatmaya çalışıyor. Ancak şirket içerisinde işçilerin birlikteliği oldukça sağlam ve kolay kolay kırılmayacak seviyede. Bu ay içinde işveren vekilleri ve avukatlar ile iletişime geçtik. ilk toplantımızda itirazı geri çekmelerini dile getireceğiz. Büyük ihtimalle itirazı geri çekmeyecekler. Tabii biz de işçiler ve sendika, işçi dostu kurum kuruluşlar ve sendikalar ile eylemlilik sürecini başlatarak şirketin itirazını geri çektirmeyi hedefliyoruz.
TELUS ile ilgili değinmemiz gereken belirleyici bir kaç nokta daha var. Diğer şirketlerde olduğu gibi burada da kadın çalışanlar çoğunlukta ve buna ek olarak LGBTİ+ bireyler oldukça fazla ve örgütlenme sürecimizde oldukça aktif rol aldılar. Yine TELUS işçilerinin aktif katılımı sayesinde de ilk 1 Mayıs etkinliğimizi alana çıkarak gerçekleştirdik.
TELUS Türkiye’deki çağrı merkezlerinin örgütlenmesi konusunda oldukça kilit bir notada bulunuyor. Çünkü buradaki örgütlülüğü diğer çağrı merkezlerine hızlıca yaymamız mümkün. Bunu yaparken TELUS örgütlenme komitesindeki işçilerin kendiliğinden görev sorumluluk alacağını biliyoruz. Onlar Çağrı İş’in kendilerine ait bir sendika olduğunu anladılar.
Yaşadığımız dönemde sendikaların içinde bulunduğu krizi nasıl değerlendiriyorsunuz? Sınıf hareketi bu krizi nasıl aşabilir?
Yaşadığımız dönemdeki kriz sadece sendikal alanda değil, toplumda değişim yaratmak isteyen, örgütlülük yaratmak isteyen tüm kurumlarda mevcut bence. Sendikalar dışındaki yapıların bunu nasıl aşacağını söylemek beni aşar açıkçası ama sendikalar konusunda bir kaç şeye değinebilirim.
Sendikalar işçilerin sendikal örgütlülüğü konusunda sadece geleneksel yöntemlerle sınırlı kalmaktan ve sendikaların siyasi parti faaliyetleri ile aynı şeyleri uygulamasından kaçınmalı. Sendikalar hedef aldığı işkolundaki işçilerin kendi özgül koşullarını daha iyi anlayarak onların çalışma koşulları ve işçilerin yaşamlarına sorunlarına daha çok temas eden argümanlar kullanmalı. Sınıf sendikacılığını hedef alan sendikalar, sendikalarını işçiler ile bütünleştirmekten kaçınmamalı. Bu son önerimi şunun için de belirttim bazı sendikalar işçilerin sendikada örgütlenmeleri durumunda kendi kontrollerinden çıkacağı endişesini taşıyorlar. Sendikalar elbette belli bir kişi ya da gruba ait olamaz ve işçiler elbette sendikaların yönetiminde yer almalı.
Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
İşçiler iktidarın OVP ve son günlerde gündemde olan iş yasası değişikliği teklifleri ile hepten köle haline getirilmek isteniyor. İşverenlerce oluşturulmuş bir hükümet tarafından da daha azı beklenemezdi zaten. Şu an hali hazırda çekilmez bir hal alan çalışma ve yaşam koşulları yeni düzenlemeler ile daha da kötü hale geliyor. Patronlar her yerde örgütlüler ve güçlüler, istedikleri her yasa geçer, hatta asgari ücrete müdahale edebiliyorlar. Biz işçiler de örgütlü olmak zorundayız; Yaşamak ve insanca yaşam-çalışma koşullarına kavuşmak için de başka yolumuz yok.
Sendikamız çağrı merkezlerinde işçilerin birliğini oluşturmak için bir anahtar rolü görüyor. Özellikle çağrı merkezindeki genç kadın- erkek tüm kardeşlerimize çağrımızdır, içinde bulunduğumuz koşulları değiştirmenin tek yolu birliktelik, örgütlülük. Çağrı İş Sendikası çatısı altında bu birlikteliğimizi örelim.
Ayrıca sendikamızın çalışmalarına katkı destek sunan, tüm dostlara ayrıca teşekkür ederiz.