Samandağ’da Kurtderesi halkı TOKİ’ye karşı direniyor

Hatay’ın Samandağ ilçesinde bulunan Kurtderesi Mahallesi’nde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve TOKİ halkın tapulu arazilerine zorla girerek sözde depremzedeler için konut inşaatları yapmak istiyor. Bu duruma karşı örgütlenen mahalle halkı çadırlar kurup nöbet tutarak meyve ağaçlarının sökülmesini, arazilerinin işgal edilmesini engellemeye çalışıyor. TOKİ’nin kolluk güçleriyle beraber gerçekleştirdiği bu talana karşı mahallelinin direnişini Bereket Kılınç ile konuştuk.

Kurtderesi Mahallesi’nde bir süredir devam eden bir direniş var. 6 Şubat depremleri ve sonrası burada yaşananları anlatabilir misiniz?

Kurtderesi Mahallesi’nde 6 Şubat depremleri ile birlikte fazla yıkım olmamasına rağmen merkezdeki yıkımlar dolayısıyla mahalleye TOKİ tarafından konut inşaatları yapılmak istendi. Fakat bu inşaatlar hazine ve vakıf arazileri yerine halkın, çiftçinin tapulu mallarına ve üstelik acele kamulaştırma yapılmadan el koyma yoluyla yapılmaya çalışıldı. Mahalleliye bilgi verilmeden tapular e-devlet üzerinden düşürüldü. Ve kendi belirledikleri fiyat üzerinden tapu sahibinin adına açılan hesap üzerinden ödeme yapılmak istendi. Mahalleli dava açıp bu duruma itirazlarını dile getirdi. Mahalleli depremzedelere yapılacak olan konutlara karşı değil. Ama kaç tane yapılacağı belli olmayan ve hazine ve vakıf arazileri dururken halkın tapulu arazilerinin işgal edilip, dikili ağaçların sökülüp inşaat yapılmasına karşılar. Burada yaşayanlar yapılan bu konutların depremzedelere değil de ticari amaç uğruna yapıldığını anladılar.

Mahalle halkını direnişe götüren süreç nasıl gelişti? Halk nasıl örgütlendi?

Kurtderesi Mahallesi Halk Meclisi olarak mahallede toplantı düzenledik ve bu toplantıda avukatlarla beraber durumu tartıştık. Onun dışında Mağaracık’ta 3 ve 4 etap olarak yapılan inşaat çalışmalarına karşı Kurtderesi Mahallesi olarak da desteğe gittik. Orada gördüğümüz ve yaşadığımız olaylar bize nasıl bir hukuksuzluk ile karşı karşıya olduğumuzu gösterdi. Mahalleli olarak dava açmaya başladık. Hem kaymakamlıkla hem de belediye ile görüşmelerimiz oldu. Kaymakamlık ve valilik sürekli bizi oyalayarak ve hedef şaşırtarak kendilerinin bu işte olmadığını, kamulaştırmanın belediye tarafından yapıldığını göstermeye çalıştı. Biz kaymakamla görüştükten sonra mahallede toplanmaya devam ettik. Ankara’ya Meclis’e gidip vekillerle konuşup basın açıklaması yaptık. Döndükten sonra mahallede çadırları kurup nöbet tutmaya başladık. Tapulu bahçelere girmeye çalışan kepçeleri durdurduk ve protesto yürüyüşleri organize ettik. Mahalleli ile sürekli tartıştığımız konulardan biri kaymakam ve valinin bizi sürekli farklı hedefleri yönetmesi ve bizimle doğruları konuşmamasıydı. Bizi birbirimize düşürmeye çalıştılar. Biz tek suçlunun ve tek yetkilinin Çevre Şehircilik Bakanlığı ve TOKİ’nin olduğunu mahalleliye aktardık. Ve direnişi daha da büyüttük.

Kamulaştırmaya karşı açılan davaların gelişimi hakkında bilgi verebilir misiniz?

Kamulaştırmaya karşı açılan davaları etap etap organize ettik. Tek kişilik davalar olmasın diye 5-10 kişilik davalar şeklinde açıldı. Ama bu davalar sürerken TOKİ çalışmaya devam etmek istiyor tabii. Biz Mahalleli olarak bunu engelliyoruz. Mağaracık’taki mağdurların mahkeme süreçlerinde ise duruşmada TOKİ avukatları bu durumu depremzedelerin yararına olacağını ifade ederek hızlı bir şekilde kamu yararını gözeterek yaptıklarını dile getirdiler. Bu konutların hiçbir şekilde satılmayacağını, sadece deprem sebebiyle yapıldığını dile getirdiler ama durum böyle değildi. Kendi web sitelerinde daha biz mahkemedeyken konutların 151 tanesi satılmıştı. Bu durumu TOKİ avukatına sorduğumuzla “Benim haberim yok. Nasıl oldu bilmiyorum” tarzında saçma bir savunma yaptı. Normal bir süreçte mahkemenin bizim lehimize vermesi gereken karar ne yazık ki TOKİ lehine çıktı. Kurtdere Mahallesi’ndeki davalar 15 Ekim’de görülecek.

Davalar sürerken devletin buraya müdahalesini nasıl yorumluyorsunuz? Hedeflenen ne?

Davalar açılmışken mahkeme tarihi gelmeden TOKİ tapulu bahçelere kolluk kuvvetleri ile girmeye çalıştı. Bizim ısrarla mahkememiz devam ediyor, buraya giriş yapamazsınız dememize rağmen aldığımız cevaplar “Mahkeme kararı zaten bizim lehimize verecek. O yüzden biz mahkemeyi tanımıyoruz. Girip işimizi yapacağız” oldu. Biz de direnişi devam ettireceğimizi, mahkeme süreci devam ederken hiçbir şekilde burada çalışma yapılamayacağını dile getirdik. Birkaç defa gözaltı yaptılar. Gözaltılar bir gün içinde serbest bırakıldı. Çünkü suçlu olduklarını biliyorlar. Biz sadece kendi topraklarımızı korumaya çalışıyorduk. Meşru olan bizdik. Hedeflenen, buradaki narenciye, zeytin ve tarım alanlarını yok etmek. Ağaçları katletmek. Suçlu olduklarını bildikleri için mahkeme kararını beklemeden gecenin bir yarısı baskınlarla, yangından mal kaçırır gibi bahçelerimize saldırdılar. Ağaçlarımızı katlettikten sonra pes edip direnişi bırakacağımızı düşündüler. Ama bizler pes etmek yerine ağaçların katledildiği günün akşamında bahçelerimize yeni fidanlar diktik.

Samandağ’ın diğer mahalleleri ve belediye ile nasıl bir ilişki sürüyor?

Samandağ’ın diğer mahalleleriyle ortaklaşa eylemler düzenleyip buradaki sorunun sadece Kurtderesi Mahallesi’ni veya Mağaracık’ı ilgilendirmediğini tüm Samandağ ve hatta Türkiye’yi ilgilendiren konu olduğunu dile getirdik. Diğer mahallelerden de Kurtderesi’ndeki direniş çadırına destekler geldi. Belediyede başkanla yapmış olduğumuz görüşmelerde başkanın Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na hazine alanlarını gösterdiğini ve mağdur olan depremzedelerin tüm konut ihtiyaçlarını karşılayacak kadar hazine arazisinin olduğunu söylediğini öğrendik.

Bundan sonrasına dair düşünceleriniz, öngörüler nedir?

Biz mahalleli olarak direnmeye devam edeceğiz. Yaşam alanlarımızdan tapulu bahçelerimizden, zeytin ağaçlarından vazgeçmeyeceğiz. Sermaye yaşam alanlarımızdan çekilene kadar nöbet tutmaya devam edeceğiz. Direnişe devam edeceğiz.

Scroll to Top