Elon Musk Memphis’te, Şirket Egemenliği Stratejisini Test Ediyor – Keshaun Pearson

Elon Musk’ın Memphis’te kurduğu, kirlilik yayan yapay zekâ veri merkezi Colossus’u inşa etmek için Musk, şehir yetkililerini susturmak ve astım oranları o zamandan beri hızla artan bölge sakinlerinin görüşlerini göz ardı etmek için susma emirleri kullandı. Şimdi Musk bu stratejiyi ülke çapında uygulamak istiyor.

Haziran ayının başlarında Trump ile Musk’ın yakın ilişkisi bozuldu. Ancak Musk’ın devlet içindeki etkisinin sona erdiğini sanmak fazlasıyla iyimser olur. Trump’ın ikinci başkanlık döneminin ilk dört ayında Musk, şirketlerini federal bürokrasiye daha da yerleştirdi. Böylece hükümet içindeki etkisini Trump’ın kişisel kararlarından bağımsız hale getirdi.

Washington’daki bu süreçten ve Trump’ın yeniden seçilmesi için yaptığı 200 milyon dolarlık bağışından Musk tam olarak istediğini aldı: Federal sözleşmelerini genişletti, kendi sektörlerinde düzenlemeleri azalttı, Wall Street ve girişim sermayesi çevrelerinden desteğini yeniledi ve şirketlerinin insanlara zarar vermesini önlemeye çalışan birçok kamu görevlisinin işine son verildi.

Memphis, Tennessee’de Musk’ın Colossus adını verdiği bu dev yapay zekâ veri merkezi nasıl işliyor, yakından bakalım: Colossus aslında bir enerji santrali gibi çalışıyor, içinde 35 metan gazı türbiniyle çalışan süper bir bilgisayar deposu var. Ancak bu sistem sağlığa zararlı oldukça tehlikeli gazlar yayıyor ve halkın sağlığını tehdit ediyor. Zaten kanser oranlarının ülke ortalamasının dört katı olduğu bir bölgede yaşayan insanlar, şimdi daha da fazla sağlık riskiyle karşı karşıya. Musk ise devlet içindeki etkisini kullanarak bu tesisin kapattırılmasını zorlaştırıyor.

Normal bir demokraside Musk’ın South Memphis’te yaptıklarını yapabilmesi mümkün olmazdı. Ama eğer burada başarılı olursa, diğer Amerikan şehirlerine de aynısını yapacak. Bu yüzden biz burada onun yöntemlerini öğreniyor ve her adımda mücadele ediyoruz.

Geçen yıl Colossus kurulurken, şehir meclisinden onay alınmadı, halktan görüş istenmedi. Meğer Musk, projeyi açıklamadan önce 14 şehir yetkilisine gizlilik anlaşması imzalatmış. Bu yetkililer halkın çıkarlarını savunmakla yükümlü, Musk’ın değil. Ama Musk 12 milyar dolarlık yatırım vaadiyle onları susturdu. Memphis gibi yıllardır federal kaynaklardan mahrum bırakılan, sistematik ırkçılık ve ekonomik sömürünün etkisinde kalan bir şehir için bu para cazip görünebilir. Ancak bu süreçten halkın haberi olmadan karar alındı.

Musk sadece yetkilileri susturmakla kalmadı, yasalara da uymadı. Colossus’ta çalışan onlarca türbin ruhsatsız kuruldu ve izinsiz şekilde çalıştırıldı. Bu türbinler azot oksit, formaldehit ve partikül madde gibi zehirli gazlar salıyor. Bunlar astım, KOAH, kanser, kalp krizi ve felç gibi ciddi hastalıklara yol açıyor. Komşum Alexis bir gece gaz sızıntısı sanıp dışarı fırladığında, bütün mahallelinin kötü kokuyu nereden geldiğini araştırdığını gördü. Meğer koku Colossus’tan geliyormuş.

Musk’ın şirketi xAI, bu açık yasal ihlale rağmen Colossus’u çalıştırmaya devam ediyor. Hatta yakın zamanda başka bir dev veri merkezi daha açmayı planlıyor. Bugün Memphis, ABD’de zehirli hava salınımının en yüksek olduğu şehirlerden biri haline geldi. Colossus çevresinde astım nedeniyle acil servise başvurular eyalet çapında en yüksek seviyeye ulaştı. Buna rağmen yerel, eyalet ya da federal yetkililer hâlâ somut bir adım atmadı.

South Memphis, çoğunluğu siyahi Amerikalılardan oluşan bir mahalle. Yıllardır demokratik katılım hakları ellerinden alınmış bu insanlar, şimdi de Colossus’un kirli havasına maruz kalıyor. Ancak bu mahallelerin uzun bir mücadele geçmişi var ve hakları için savaşmayı bırakmıyorlar. Musk ise insanların değil, şirketlerin hükümeti yönetmesi gerektiğini düşünüyor.

Nisan ayında düzenlenen bir toplantıda yüzlerce kişi Colossus’un kapatılmasını talep etti. Şirket temsilcisi ise yalnızca kısa bir açıklama yapıp salonu terk etti.

Normalde böyle durumlarda federal hükümetin devreye girip halkı koruması gerekir. Ama dünyanın en zengin adamı Washington’a gidip federal hükümeti de tıpkı Memphis gibi ele geçirdi.

İşin ironik yanı, Musk bunu Colossus sayesinde başardı. Memphis’teki bu veri merkeziyle çalışan xAI chatbot’u Grok yüzünden Musk’ın kurduğu Hükümet Verimliliği Departmanı (DOGE), halkı koruyan birçok federal programı kesti. Aynı zamanda Çevre Koruma Ajansı (EPA), kirli bölgelerde yaşayan halka yardım eden birimi kapattı ve kirliliği azaltmak için ayrılan milyarlarca dolarlık kaynağı iptal etti. Şimdi EPA, ABD tarihinin en büyük deregülasyon sürecini başlattı ve “yapay zekâ yatırımları”nı öncelikli hedef ilan etti.

Musk’ın Memphis’teki çıkarları için uyguladığı bu yöntemler, diğer teknoloji milyarderlerinin de servetlerini korumak ve büyütmek için kullandığı klasik yöntemler. Memphis bugün bize şunu gösteriyor: Musk ve benzeri milyarderler için hedef, şirketlerin yönettiği bir toplum kurmak. Geri kalanımız içinse bu, modern bir sömürü düzeni anlamına geliyor.

Ama biz de boş durmuyoruz. Musk gibi milyarderler teknolojiyi topluluklarımızı ve gezegenimizi sömürmek için kullanırken, bizler de teknik yeniliklerin insan sağlığına ve çevreye zarar vermeden, etik ilerlemeyi hızlandırmak için kullanıldığı bir gelecek kurmaya çalışıyoruz. Teknolojik değişim insanlığa refah ve bolluk getirebilir, ama bu ancak gerçek bir demokrasiyle olur; milyarderlerin tekeliyle değil.

Bu yazı Jacobin’deki İngilizce orijinalinden Türkçeye Mert Cantürk tarafından çevrilmiştir.

Scroll to Top