Samandağ Belediyesi’nin İlk Yılı-2

Hasan Fehmi Görür: Buralardaki deneyimin çok değerli olduğunu düşünüyoruz.

El yazmalarının notu: Değişim İttifakı ile kazanılan seçimin üzerinden bir yıl geçti. Sosyalistlerin kazandığı bir belediye olan Samandağ Belediyesi’nde bu bir yılın nasıl geçtiğini Samandağ Belediye Başkan Yardımcısı Hasan Fehmi Taylan Görür ile konuştuk.

Yerel seçimlerin üzerinden bir sene geçti. Seçim sürecini de hatırlamak açısından Samandağ Belediyesi nasıl kazanıldı kısaca anlatabilir misin?

Samandağ Belediyesi’nin nasıl kazanıldığını sadece seçimlere bakarak anlayamayız. Seçimlerden önceki süreç nasıldı? Depremden önceki süreç nasıl yaşandı? Bunlara da bakmak gerekiyor. Deprem öncesindeki süreçte Samandağ’da hizmet edemeyen bir yerel yönetim algısından bahsetmemiz gerekiyor. Belediye standart uygulamalarını, hizmetlerini bile yapamamış bir belediye. 40-45 yıllık Samandağ Belediye tarihinde her yerel yönetimin biraz bir şeyler yaptığı ama hepsinin de toplamda yetersiz olduğu bir belediye pratiğimiz olmuş.

Tabi ki depremle beraber devrimci sosyalist kurumların halkın yanında olması, deprem sürecini birlikte dayanışmayla atlatması, hepsinin sahaya yayılması, Toplumsal Özgürlük Partisi’nin, Türkiye İşçi Partisi’nin ve bütün hareketlerin sahada olması ile ciddi bir güven ortamı oluştu. Çünkü en kötü günlerinde bu hareketler insanlara ve halka sahip çıkmış oldu.

Tabii ki şu ana kadarki başarısız belediye deneyimlerini ortaya koyduğumuz bir tartışma sürecimiz oldu. Deprem sonrası süreçte bütün sahada olan hareketler toplanarak bir yerel yönetim çalıştayı gerçekleştirdik. Buradaki amaç şu ana kadarki hataları ve yanlış uygulamaları masaya yatırıp ne yapmayacağımızı ve ne yapacağımızı belirlemekti.

Bu çalıştayda aslında şu anda uygulamaya çalıştığımız birçok şeyin zeminini hazırlamış olduk. Bunlardan bir tanesi halk meclisleriydi. Halk meclisleri de yerel yönetim çalıştayında şöyle konuşuldu; Halkın yönetime dahil edilmesi. Şu anda da mesela biz Birlikte Daha Güçlü sloganını seçim sonrası kullanıyoruz. Buradaki asıl amaç halkın özneleşeceği ve sadece belediyeye iş yaptırma amaçlı olmayan, bu toplumun kültürü olan dayanışmayı yeniden kuracağımız kanalları üretmek. Halkın kendi mahallesinde ne olacağına kendisinin karar verdiği, Samandağ’da ne olacağına kendisinin karar verdiği, aynı zamanda yönetime katıldığı ve toplumsal birçok konuyu gündem edebildiği bir çalışmanın kendisi halk meclisleri.

Tabii ki orada sadece halk meclisleri üzerine konuşmadık. Biz birçok konuda bir perspektif sunduk. Orada yaklaşık yanlış hatırlamıyorsam 7 tane masa vardı. Kadın ve çocuklarla ilgili birer masa vardı. Sağlık, ekoloji üzerine masalar vardı. Samandağ’ı ilgilendiren birçok konu ile ilgili ciddi bir çalışma yapıldı ve çalıştayın bize sunduğu perspektifle seçim sürecine gittik.

Halk meclislerini biz seçimden önce de kurmalıyız diye hareket ettik ve seçim çalışması yaptığımız birçok yerde, o zamanlar belki seçim için çalışsa da, amacımız halk meclislerini kurumsallaştırmak ve halk meclislerini seçimden önce kurmaya çalışmaktı. Keza birkaç mahallede böyle de oldu.

Tabii seçim sonrasında şöyle bir süreç oluştu. Mahallelerde nüvelerini kurduğumuz halk meclisi çalışması çok daha hızlı ilerledi. Ve bu hız bizim işimize yaradı. Tabi ki yetersiz olduğunu düşünmemizle beraber bizim Birlikte Daha Güçlü sloganımızın temellerini de aslında oluşturmuş olduk.

Bu bir sene içinde belediye olarak ne gibi hizmetler yapıldı?

Şimdi bu bir sene aslında bizim Samandağ Belediyesi’nde sorun olarak tespit ettiğimiz şeylerin aslında yeniden inşası gibi bir dönemdi bizim için. Kendimizin de belediyeciliği sıfırdan öğrendiği bir dönemdi. Aynı zamanda belediyenin çok ciddi bir kurumsallık sorunu vardı. Bu kurumsallığı tekrar tahsis etmek zorundaydık ve buna çalıştığımız, yani komple belediye şemasının değiştiği, liyakat esaslı bir çalışma düzeni yapmaya çalıştığımız bir dönem oldu.

Bunun dışında belediyenin kendi fiziksel gücünü arttırmakla ilgili bir gündemimiz oldu. Alternatifleri düşünmek zorundaydık. O yüzden çalıştaylar sürecimiz oldu. Bu çalıştaylar; şu ana kadar içinde bir çocuk çalıştayı da olmak üzere bir kadın çalıştayı yaptık. Kadın çalıştayında yaptığımız tartışmaların sonucu olarak kadın müdürlüğünün stratejik plana girmesini sağladık. Çocuk çalıştayında tıpkı kadın müdürlüğünde yaptığımız gibi yerel yönetimlerle aslında çocukların bağlantısını kurmaya çalıştık.

Yerel yönetim çalıştayı yaptık. Aslında rezerv tartışmalarının içindeydi ama temel perspektif katılımcı bir imar planı tartışması yapmaktı.

Benzer olarak afet çalıştayı yaptık. Sonuçta Samandağ deprem yaşanmış bir şehirdi. Ve biz ne yapmamız gerektiğini zor yönden öğrenmiştik. Bir şekilde  dayanışma ile hayatta kalmıştık. Bu deneyim ve birikimi daha kurumsal bir kimlikle buluşturma noktasında afet çalıştayı da aslında bir projeksiyon oluşturdu. Bu projeksiyonun kendisi Samandağ’ın tekrar depremle karşı karşıya gelmesi durumunda nasıl bir yol haritası takip edeceğimize ilişkin bir çalıştaydı.

Afet çalıştayında imardan, çevreyi kullanıma, parklardan, yollara kadar çok kapsamlı bir plan çıkarmış olduk. Ve bunlara ilişkin, Samandağ Belediyesi’nin her biriminde bir tartışma yürüttük. Kendi arama-kurtarma birimimizi kurmak için de ciddi girişimlerimiz oldu. Aynı zamanda mahallelerde deprem anı ve sonrası için etkinlikler yaptık ve mahalle gönüllüleri çalışması yapmaya başladık. Şu an deprem bölgelerinin tamamında Afet Müdürlüğü ile ilgili tek başvuru bize aitti. ki biz yaptığımız bütün çalışmaları halkla beraber yapmaya çalışıyoruz. Ya da herhangi bir soruna ilişkin, örneğin Milleyha’ya ilişkin yaptığımız bütün çalışmalarda o konuyla ilgili çalışan bilim insanları ve aktivistlerle yan yana gelmeye özen gösterdik. Tıpkı işte sokak hayvanları sorununa ilişkin yaptığımız bütün çalışmalarda olduğu gibi sorunun muhatapları ve aktivistleriyle yan yana geldik. Tabii çalıştaylardan aldığımız güçle ne yapacağımıza ilişkin yol haritamız daha da netleşti. Bunun şu an karşılığı olan Samandağ Belediyesi’nin fiziksel gücünü arttırmaya çalışıyoruz. Benzer çalışmalarımız kültür alanında da olacak.

Karşılaşılan en büyük zorluklar nelerdi? Bu zorluklarla nasıl baş ediliyor?

Birincisi yine deprem öncesi ve deprem sonrası olarak ayrılabilir. Depremin yıktığı bir Samandağ’dan önce de aslında biz kamu bakış açısının, parkların ya da bir şekilde belediye hizmetlerinin yetersiz olduğunu düşünüyorduk Ama depremin bu haneye eklenmesiyle tabii ki ihtiyaç çok fazla büyüdü.

Karşılaştığımız en büyük zorluk, özellikle nüfusun yani karşılığını aldığımız 130.000 nüfusun kendisinden farklı olarak 70.000 civarı insanın daha burada ikamet ediyor oluşunun yarattığı hizmet açığıydı. Buna ilişkin somut bazı hizmetler üretmek, kapasitemizi güçlendirmek zorundaydık. En basitinden yol talepleri bile üç katına çıktı. Çünkü insanlar artık kırlardan göç etmiş ve Samandağ’ın bağlı olduğu yerlerde yerleşmeye çalışıyordu. Bunun yarattığı baskıyla baş etmeye çalıştık. Tabi bunu yaparken fiziksel gücümüzü arttırdık ama bunun önünde çok ciddi bir engel vardı, o da tasarruf tedbirleriydi.

Tasarruf tedbirleri bu ihtiyacın karşılığını vereceğimiz personellere ulaşmamızı engelledi. Çünkü tasarruf tedbirleri yüzünden biz bu hizmetleri verecek personelleri alamıyor olduk. Sadece tasarruf tedbirleri değil, çünkü tasarruf tedbirleri sizi öyle bir kıskaca alıyor ki, mesela şu an vatandaşın çok ciddi sosyal yardıma ihtiyacı var, o kalemleri bile kısan, kendi belediye alanını büyütmeyen bir yasal çerçeve getirmiş oldu. Tabii ki sadece bu da değil tek başına. Çünkü özellikle bütün belediyelere şu an aynı şekilde zorluk çıkartan SGK kesintileri gündeme geldi, vergi kesintileri gündeme geldi. Zaten bizim belediye olarak ortalama 26 milyon gibi bir bütçe geliyordu İller Bankası’ndan. Zaten 22,5 milyonu personel masrafları. Çok az bir miktarı hizmet olarak üretme imkanınız olmasına rağmen bu son aylardan itibaren 10 milyon bir kesintimiz oldu ve 16 milyon TL yattı. Yani bu dönemde, özellikle deprem bölgelerinin bu kadar sorunla baş ettiği bir senaryoda bu paranın da kesilmesi Samandağ Belediyesi’ni ve Samandağ’ı çok zorluyor.

Yani bizim en büyük engellerimizden bir tanesi bu. Destek olunması gerekirken, artı bu kesintilerin mücbir sebep gösterilerek deprem bölgelerinden alınmaması gerekirken biz bu kesintilerle karşılaşıyoruz.

Türkiye’de sosyalist solun kazandığı sayılı belediyelerden biri Samandağ Belediyesi. Bu çerçevede değerlendirecek olursak bu deneyimin kalıcı olabilmesi, ülke açısından da örnek teşkil etmesi için neler yapılmalı?

Bu çok kritik bir soru. Çünkü biz standart bir belediye faaliyeti ile kendimizi hizmet ettik saymamalıyız. Bu ne demek? Öyle bir dönemdeyiz ki, Samandağ Belediyesi ve Samandağ’ın kendisi birçok süreçten geçti. Rezerv alan tehdidini atlattık, kamulaştırmalar var, başka kamulaştırmalar gündemde. Aslında biz Samandağ Belediyesi olarak halk iktidarının, halkın özne olabilmesinin imkanlarını yaratmaya çalışıyoruz. Bu tabii ki söyleyince olan bir şey değil. Çünkü kırk yıldır başka şekilde yönetilmiş bir Samandağ’dan bahsediyoruz ve insanlar aslında alışık olmadığı bir şeye şu an alışmaya çalışıyor. Bizim açımızdan tabii ki sürecin zorlukları var ama sürecin zorluklarına rağmen durumun gerçekleştirilmesi çok ciddi. Niye? Çünkü Samandağ Samandağ halkınındır ve söz söyleme hakkı Samandağ insanında olmalıdır. Şimdi siz karşınızda sizi ciddiye almayan bir belediye yönetimiyle başka türlü bir ilişki geliştirirsiniz. Daha önce de hep böyle olmuş. Ama biz bunu kırmaya çalışıyoruz. Halk meclislerini halkın kendini rahatça ifade edebileceği ve kolektif dayanışma ruhunu geliştirecek bir yerden kuruyoruz.

Şimdi burada tabi çeşitli sınıflar var. Mesela insanların özne olması şu değil; işte biz Samandağ Belediyesi’ne ne yapacağını söyleyelim. Tabii ki söyleyelim. Zaten bunu yapmalıdır halk meclisi ama buradaki ayrım belediyeyi de aşan bir şekilde buradaki dayanışma ortamını sağlama sorumluluğudur.

Bu anlamda evet biz kurduğumuz halk meclislerinin yetersiz olduğunu biliyoruz ama kurulan dörde yakın halk meclisi mahallesi var. Buralardaki deneyimin çok değerli olduğunu düşünüyoruz. Bir deneyimin fark yaratacağını düşünüyoruz. Çünkü siz kendi mahallenizde, kendi sokağınıza ilişkin söz kurmaya başladığınızda, o dayanışmanın karşılığı olan mekanizmaları kurduğunuzda aslında siz kendi mahallenize sahip çıkmış oluyorsunuz ve Samandağ’ın her mahallesinin kendisine sahip çıktığı bir senaryoda Samandağ’a sahip çıkmış oluyorsunuz. Ne olursa olsun sözünüzü kurmuş oluyorsunuz. Tabii burada eski alışkanlıkların yansımaları var. Bir eleştiri kültürü var. Tabi burayla sınır çekmek de gerekiyor kısmen. Çünkü şu anda bizim ihtiyacımız olan şey ciddi anlamda dayanışma kültürünü yeniden örgütlemek.

Samandağ Belediyesi üstüne düşeni fazlasıyla yapacaktır. Mesela yaptığımız bir halk meclisi etkinliğini de, yine Yeni Mahalle’de yapmıştık, bütün mahalleliyle beraber Kendi Sokaklarımızı Kendimiz Temizliyoruz diye bir etkinlik yapmıştık ve bu etkinlik gerçekten çok ses getirmişti. Ve biz bu örneklerin artması gerektiğini düşünüyoruz.

Samandağ Belediyesi dışında şu bilinçte olmamız gerektiğini düşünüyoruz. Şu anda sosyalist solun aslında aldığı en büyük belediyelerden bir tanesi, hatta tek belediye diyebiliriz bu nüfusla, ciddi bir sorumluluğumuzun olduğunun farkındayız. Alternatif belediyecilik Başka Bir Belediyecilik Mümkün şiarıyla çıktığımız bu yolda pratikler, bu az önce anlattığımız sebeplerden kaynaklı, dar bir alana sıkışıyor olabilir ama biz bunları aşma niyetindeyiz.

Tam bu noktada var olan pratiği, var olan deneyimleri büyütmek gibi bir amacımız var. Tabi öncelikle bunu sahiplenmemiz gerekiyor. Samandağ’a sahiplenmemiz gerekiyor Bunları büyütebilmemiz için bunları sahiplenip bu yolu yürürken kendi yollarımızı açarak Samandağ Belediyesi gibi örnekleri arttırma niyetindeyiz.

Ve Samandağ Belediyesi üzerinden de aslında solun yerel yönetim anlamında da, yerel yönetim bakış açısıyla da bir alternatif üretebileceğini düşünüyoruz.

Scroll to Top