Kaz Dağları Tarih Yazmaya Devam Edecek mi?

Bin Pınarlı İda Dağı olarak efsanelere konu olmuş Kaz Dağları en az 20 yıldır işgal altında. Oysa o binlerce canlıya yaşam alanı sunan, Türkiye’nin en kaliteli şeftalisini, kirazını, eteklerinde zeytinini yetiştiren, Altınoluk/Edremit’ten Kalkım’a uzanan, Güney’in Toros Dağları gibi ama Marmara’da yer alan bir dağ silsilesi. Bir doğal varlık olarak Kaz Dağları’nın eşsiz güzellikleri sermayenin yağmacı/fetihçi gözüyle bakıldığında başka bir anlama bürünüyor. Sermayeye göre Kaz Dağları o kadar bereketli ki nehirlerinden, toprağından altın fışkırıyor. Öyle ki Kanadalı Alamos Gold’un CEO’su McCluster, zamanında şirketinin resmi internet sitesinde “Türkiye’den Kanada’ya dolar boru hattı döşüyoruz” bile demişti.

Dağlar En Büyük Tatlı Su Kaynaklarıdır

Maden şirketlerinin istilasından önce belki de milyarlarca canlıya ev sahipliği yapan dağlarda farklı ekosistemler müthiş bir uyum içindeydi. Dağların en etkileyici özelliklerinden biri de yeryüzünün en büyük tatlı su kaynakları olmalarıdır. Dünya yüzeyindeki suyun yalnızca yüzde 2,5’u tatlı sudur, yeraltı sularını çıkardığımızda insanların kullanabileceği tatlı suyun oranı ise yüzde 0,3’tür.

Dağlar ise su döngüsünde oldukça kritik bir önemdedir, onlar suyu depolar ve nehir, göl, ırmak gibi yüzey sularını besler. Ormanlarla kaplı yüzeyleri suyu tutmada oldukça elverişlidir. Son 30 yıldır ise yeryüzünün neredeyse tüm dağları maden ve enerji şirketlerinin işgali altında, henüz olmayanlar ise tehlikede. Sebebi de dini para olan sermaye düzeni.

Kaz Dağları Direnişi 20 Yıldır Sürüyor

Çanakkale’nin dağları ise 90’lı yıllarda termik santral projeleri ile ablukaya alınıyor. Yurttaşların itirazları ile yapım süreçleri geciktirilse de neoliberalizme kendine pusula etmiş yeni Türk ekonomi politikasının vatana hizmet söylemleri ve devlet şiddeti sonuç alıyor. Öyle ki Sağlık ve Çevre Birliği’nin raporuna göre (HEAL) il genelinde aktif faaliyette olan 5 termik santralin (2005 yılından 2020 yılı sonuna kadar) kümülatif sağlık etkilerinin ekonomik maliyeti 6,93 milyar avroya kadar yükselmiş. Yalnızca termik santraller değil, maden, demir-çelik ve çimento şirketleri için de bir cennet vadediyor bu bölge.

2004 yılında ise maden şirketlerine adeta gün doğdu. Maden Kanunu’nda yapılan değişiklikler sayesinde hiçbir sınırlama olmadan, ülkenin ormanlarında, sulak alanlarında, millî parklarında, koruma altına alınmış doğal kültürel sit alanlarında madenciliğin önü açıldı. Bunun önündeki yasal mevzuat engelleri kaldırıldı. Çanakkale’nin Kaz Dağları ise uluslararası maden şirketlerinin ve onların yerli suç ortaklarının göz bebeği haline geldi.

O tarihten itibaren Çanakkale’de meslek odaları, çevre platformları, ekoloji örgütleri Çanakkale Belediyesi ve Çanakkale Barosu, ÇED (Çevresel Etki Değerlendirme) sürecine karşı gerek hukuki gerek fiili meşru mücadeleler verdi. 2019 yılında Kirazlı bölgesinde Alamos Gold’un ruhsatsız ve izinsiz şekilde kesimlere başlaması ülke çapında tepki çekti. TEMA tarafından 195 bin ağacın kesildiği bilgisi toplumsal hafızada yer tutmuş, görseller kamuoyu ile paylaşılınca Kaz Dağları Türkiye’nin gündemine oturmuştu. 26 Temmuz’da 2 yılı aşkın sürecek ve Alamos Gold’u bölgeden gönderecek olan Su ve Vicdan Nöbeti başladı. 5 Ağustos’ta nöbet alanında gerçekleşen protestoda yaklaşık 15 bin kişi yer aldı ve hemen o ay içerisinde yüz binlerin katılımına sahne olacak Fazıl Say Konseri gerçekleşti.

Cengiz’e Gün Doğdu

Kaz Dağları’nın direnişi 2021 yılında Kirazlı’da kazandı ancak iktidarın ülke topraklarını bir maden cehennemine çevirecek ekonomi vizyonu durmadı. Geçtiğimiz yılın sonlarına doğru bu sefer Cengiz Holding Halilağa Bakır Madeni projesi için ağaç kesimine başladı. Köylülerin ve yaşam savunucularının mücadelesi ile yerel idare mahkemesi MAPEG’in vermiş olduğu işletme iznine yürütmeyi durdurma kararı çıkardı. Burjuva hukukunun bile askıya alınmış olduğu proje için Türkiye’de iktidara yakınlığı ile bilinen Cengiz ise çalışmaya devam ediyor. Şayet proje gerçekleştirilirse 19 bin futbol sabası genişliğinde orman ve mera alanı yok olacak. Bu 1 milyon ağaç demek. Daha önce Alamos Gold burada 350 bin ağacı katletmişti.

Alamos Gold’un CEO’su zamanında “En verimli üç projemiz Kaz Dağları’nda yer alıyor” diye boşuna söylememişti. Kaz Dağları’nın zenginliği adeta vampire benzeyen maden şirketlerinin ağzını sulandırıyor. İktidar destekli Cengiz de kolay kolay vazgeçmeyecek. Ancak 26 Ocak’ta farklı illerden gelen 300’ü aşkın yaşam savunucusuyla yaptığımız buluşmadan sonra şunu söyleyebilirim ki Kaz Dağları toplumsal direniş hafızasına adeta kazınmış. İktidar ve şirketlerin dağlara kök söktürdüğü kadar yaşamı savunmadaki dirayet de onlara kök söktürdü ve devam edecek. Lakin efsanevi İda şimdi her zamankinden daha çok göz kulak olunmaya ihtiyaç duyuyor.

+ posts

beydaceylan@elyazmalari.com

Scroll to Top