Ukrayna’da Donbass bölgesi ve Kırım ile sınırlı olan savaş 11. yıl dönümüne yaklaşıyor. Rusya’nın direkt müdahale ettiği 24 Şubat 2022 tarihiyle ise savaş en yıkıcı hâlini almasına neden oldu. Bu en yıkıcı savaş koşulları da üçüncü yılını doldurarak dördüncü yılına adım atıyor. Savaşın başlangıcındaki ateşli çarpışmalar yerini daha istikrarlı bir mücadeleye bırakmış durumda. Ancak, Ukrayna’nın savaşı kazanma umudu giderek azalıyor ve Rusya, özellikle Pokrov bölgesinde harekâtları yoğunlaştırıyor. Kış koşullarının da etkisiyle, savaşın seyri yavaşlamış gibi görünse de Rusya’nın ilerleyişi devam ediyor.
Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, ülkesinin ABD ve Rusya tarafından barış görüşmelerinden dışlanmasının “çok tehlikeli” olabileceğini belirterek, Kiev ile Washington arasında ateşkes planı geliştirmek için daha fazla görüşme yapılması çağrısında bulundu. Zelenskiy’e göre Putin, dünyanın geri kalanının kendisini kaybeden gibi hissetmesini sağlayabilir. Tüm Avrupa ülkelerinin, Kiev ile Washington arasında savaşın en kısa sürede sona erdirilmesi konusunda bir görüşme yapılmasının istendiği ve Trump’la yapılan görüşmenin ardından Rusya’yla da bir görüşme formatına geçilmesi gerekliliği Zelenskiy tarafından ifade edilmiştir.
Putin ise, Zelenskiy’in Rusya ile müzakereleri yasaklayan 2022 kararnamesi nedeniyle “Ukrayna Devlet Başkanı’nın artık böyle müzakerelere girme hakkı olmadığı” yönündeki sözlerini tekrarladı. Putin daha önce yaptığı açıklamada, Moskova’nın görüşüne göre bu kararnameyi yalnızca Verhovna Rada’nın iptal edebileceğini, zira Zelenskiy’in meşru bir devlet başkanı olmadığını düşündüğünü belirtmişti. Zelenskiy de böyle bir kararnamenin varlığının kendisinin ülkenin cumhurbaşkanı olarak müzakereleri yürütmesini engellemediğini belirtti.
Ayrıca Kiev yönetimi, NATO üyeliğinin Ukrayna için güvenlik garantileri açısından “en ucuz” seçenek olduğunu ve Trump için de faydalı olacağı düşünüyor. NATO’ya kimin üye olup kimin olmayacağına Rusya’nın değil, ABD’nin karar vermesi gerektiğinin altını çizen Kiev, bu durumu Trump için de büyük bir zafer olacağını ifade ediyor.
Trump’ın Görüşmeleri
ABD Başkanı Donald Trump ve ekibi, çatışmaları sona erdirmek ve bir barış anlaşması imzalamak amacıyla hem Moskova hem de Kiev ile görüşmeler planlıyor. Trump’ın açıklamalarından birkaç saat önce Ukrayna Özel Temsilcisi Keith Kellogg, ABD’nin, savaşı sona erdirmek istiyorlarsa her iki tarafın da taviz vermesi gerektiği yönündeki tutumunu yineledi. Kellogg, Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy’in “topraklar konusundaki tutumunu yumuşatacağını zaten belirttiğini” söyledi. “Putin’in de tutumunu yumuşatması gerekecek” diye vurguladı.[1]
Trump, 3 Şubat 2025 tarihinde Ukrayna yetkilileriyle, Kiev’in nadir toprak elementleri karşılığında Amerikan yardımı alacağı bir anlaşma imzalayacağını duyurmuştu. Trump, Ukrayna’ya yapılan askeri yardımlar karşılığında, ülkenin sahip olduğu nadir elementlerin ABD’ye verilmesini veya bu madenlerin işletilmesinin Amerikan şirketlerine bırakılmasını önerdi. Bu teklif, Trump’ın iş adamı kimliğini bir kez daha ön plana çıkarıyor. Zelenskiy de Eylül 2024’te ilan ettiği zafer planında, madenlerin teminat olarak kullanılabileceğini ifade etmişti.[2] Açıkçası bu bir yardım satın alma teklifidir. Yani, bunu karşılıksız veya başka bir şekilde sağlamaya devam etmek değil, ticarî bir temelde sağlamaktır. Bu görüşmeye ilişkin Kremlin sözcüsü Peskov, 4 Şubat’ta yaptığı açıklamada, “Elbette hiç yardım sağlamamak ve böylece bu çatışmanın sona ermesine katkıda bulunmak daha iyi olurdu” dedi.
Savaşın başından itibaren Moskova, Batı’ya Ukrayna’ya yardım etmemesi çağrısında bulunmuş, bu yardımın sadece çatışmayı uzatacağını, ancak sonucunu etkilemeyeceğini belirtmişti. Kremlin, şu ana kadar Trump’ın Ukrayna’ya ilişkin herhangi bir açıklamasını doğrudan eleştirmedi. Trump’ın sözleri AB’de eleştirildi. Almanya Başbakanı Olaf Scholz, ABD Başkanı’nın bu fikrini “bencil ve egosantrik” olarak nitelendirerek, Ukrayna kaynaklarının savaştan sonra ülkenin yeniden inşasının finansmanında kullanılması gerektiği görüşünü dile getirdi.[3]
Güvenlik Garantisi olarak Nükleer Silahlar
Kiev yönetimi, Ukrayna’nın NATO’ya katılmaması halinde nükleer silahların yeterli bir güvenlik garantisi olabileceğini belirtiyor. Zelenskiy, Ukrayna’nın NATO’ya üye olmaması halinde Rusya’nın Ukrayna topraklarını tamamen terk etmesi gerektiğini ve ardından Kiev’in tüm kayıpların maddi olarak tazmin edilmesi konusunun gündeme geleceğini ifade ediyor.
Ukrayna Dışişleri Bakanlığı Aralık 2024’te yaptığı açıklamada, Ukrayna makamlarının NATO üyeliğinin ülke için “tek gerçek güvenlik garantisi” olduğuna inandığını bildirmişti. Bakanlık, NATO’da Ukrayna’nın ittifaka davet edilmesi konusunda “bir fikir birliği” olmadığını bildirmesinin ardından açıklama yaptı.
Her ne kadar askerî ittifak yerine nükleer silah talebinde bulunulmuş olsa da Ukrayna, Aralık 1994’te imzalanan Budapeşte Muhtırası ile nükleer silahlardan vazgeçti. Belgede, nükleer silahlardan vazgeçme karşılığında Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün garanti altına alınması öngörülüyordu. Belgeye Rusya, Ukrayna, İngiltere ve ABD imza attı. Bu sebeple en az NATO üyeliği kadar bu durum da mümkün görünmüyor. Ayrıca Ukrayna’nın olası bir nükleer silaha ulaşım imkânı savaşın boyutunu büyük ölçüde değiştirir. Zira Rusya yanı başında NATO üyesi ve ABD destekli bir yapıya dahi tahammül edemezken nükleer silah ihtimalinin sonuçlarını tahayyül etmek oldukça güç.
Savaş Sona mı Eriyor?
Son gelişmeler, Rusya – Ukrayna savaşının sona erme ihtimalini güçlendiriyor. Ama önemli olan diğer bir konu ise kimin lehine barış gelecek sorusudur. ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ile ayrı ayrı yaptığı telefon görüşmelerinde her iki liderin de barışa istekli olduğunu belirtti. Trump, üst düzey ABD yetkililerine Ukrayna’daki savaşı sona erdirmek için müzakerelere başlamaları talimatını da verdi. Bu adım, Washington’un tutumunda önemli bir değişikliğe işaret ederken, Avrupa’nın da Ukrayna savaşındaki tutumunu ciddi anlamda değiştirmeye başladı. Çok değil birkaç ay öncesine kadar Ukrayna’ya sadece silah mühimmat değil aynı zamanda asker de göndermeliyiz diyen AB liderleri, artık savaşın bitmesi için müzakerelerde yer alma yarışına girmiş durumda.
Rusya tarafında, Putin ve Trump arasındaki görüşme büyük bir memnuniyetle karşılandı. Kremlin, bu görüşmeyi Rusya’nın uluslararası izolasyonunun sona ermesi olarak yorumladı. Özellikle, Trump’ın Ukrayna’nın NATO üyeliğini “pratik olmayan” ve 2014 sınırlarına dönmesini “olası olmayan” olarak nitelendirmesi, Rusya’da adeta bir bahar havası estirdi.
Ancak, Zelenskiy, Ukrayna’nın dahil olmadığı herhangi bir anlaşmanın kabul edilmeyeceğinin altını kalın bir biçimde çizdi. Avrupa ülkeleri de yukarıda da sözü edildiği üzere müzakerelerde yer almanın önemini dile getirmiş ve kalıcı bir barış için güvenlik garantilerinin gerekliliğinin üstünde durmuştur. Bu gelişmeler, savaşın sona ermesi yönünde umutları artırsa da en başta sorulan soru bu sürecin tek cevabı belli olan sorusudur: “Barış kimin lehine olacak?”
Sonuç
Ukrayna cephesinde, Ukrayna ordusunun karşı taarruzlarına rağmen Rusya’nın ilerleyişi devam ediyor. Özellikle Pokrov bölgesinde, Rusya birlikleri stratejik noktaları ele geçirerek Ukrayna’nın savunma hatlarını zorluyor. Ukrayna askerleri, yeterli silah ve mühimmat eksikliğinden şikâyet ederken, Rusya’nın ilerleyişi kış koşullarına rağmen sürüyor. Rusya’nın hedefi, bahar aylarında sahada kesin bir üstünlük sağlayarak masaya daha güçlü bir şekilde oturmak olmalıdır.
Ukrayna Savaşı hem cephede hem de diplomasi masasında kritik bir dönemeçten geçiyor. Trump daha başkan olmadan bitireceğini iddia ettiği savaş için yeni yeni adımlar atmaya başladı. Fakat tamamen bizi şaşırtmayan bir biçimde emperyalist bölüşümü merkeze alan bir müzakere süreci örgütleniyor. Ukrayna’nın madenleri, tarım alanları, savaş sonrası yeniden imar edilmesi vb. Ukrayna halklarını ve işçi sınıfını köleleştirecek her şey barış adı altında süslenip sunuluyor. Bu durum savaşı bitirecek olsa da Ukrayna halkları için yaşamın daha da zor olacağı bir yıla girildiğine işaret ediyor. Tam anlamıyla bir barış kapitalist dünyada mümkün değildir, bu yüzden biz ona uzun süreli ateşkes diyelim ve bu uzun süreli ateşkes sürecinde Rusya egemen sınıfları hedefleri doğrultusunda galip olarak masadan kalksa bile Rusya halkları da kaybetmiştir. Zira emperyalist kamplar arasındaki rekabet ve hegemonya mücadelesi bir kez daha emekçi halkları ezerek kendilerini zenginleştirdiği bir savaş alanını gözler önüne seriyor.
[1] https://www.rferl.org/a/ukraine-russia-trump-zelenskyy-putin-kellogg-poltava-astrakhan-/33300916.html (İngilizce)
[2] Toplumsal Özgürlük Gazetesi Kasım, 2024 sayı:65 sf.6 https://www.toplumsalozgurluk.org/wp-content/uploads/2024/11/to65.pdf
[3] https://tr.euronews.com/2025/02/04/trump-ukraynadan-nadir-toprak-elementleri-istiyor-kiev-onermis-olabilir
efecan.ozcan@yandex.com