Özellikle Yeniden Refah Partisi’nin (YRP) aldığı Yozgat, Sivas ve Büyük Birlik Partisi’nin (BBP) aldığı Şanlıurfa başta olmak üzere tüm sokak hayvanlarını büyük bir tehlike bekliyor: Toplu tecrit ve katliam. İktidarın küçük ortağı BBP, AK Parti’nin açıktan söylediği katliam projesi tepki toplayınca AKP’nin projelerinin pilot bölge uygulayıcısı faili olmaya çalışıyor.
Şanlıurfa’da da Büyükşehir Belediyesi tarafından barınak ihalesi verilmişti aylar önce. Beykoz’da “doğal yaşam alanı” adı altında kurulan ölüm ve tecrit kampı yetmedi ilçelerden illere mi geçildi?
Bir ay içinde sokakta tek bir köpek bırakmayacağını söyleyen Mustafa Destici’nin birkaç defa tekrarladığı bu talihsiz açıklamaları, 5199 sayılı kanunun 6. maddesi’ni (kısırlaştır, aşılat, yerinde yaşat) yok sayarak açıkça suç işleyeceğini göstermektedir. Bununla birlikte mevcut belediyelerin toplanan hayvanlar için geçici rehabilitasyon merkezi bile olmadığı için, bunun açık bir katliam çağrısı olduğu da bilinmelidir.
Hayvanlara yönelik katliam projelerinin azmettiricisi ve sorumlusu topyekûn faşist ittifaklardır. Bu ittifakların ya da ayrı gibi görünen küçük gerici partilerin temel amacı rant elde etmektir. Dev barınak ihaleleri aynı zamanda doğa talanı anlamına geliyor. Bu gerici gruplar bir taraftan tarikatlara yaranma hesapları yaparken, toplumu kutuplaştırma ve hak savunucularını hedef göstermekten de hiç çekinmiyorlar.
YRP seçim öncesi süreçte sosyal medyayı toplumu tetikleme ve kışkırtma amaçlı kullandı. Bu sayede gençlere ulaşıp trol ordularıyla gündem yaratabilmeyi ve tarikatlardan oy devşirmeyi amaçladı. Kent hakkına, belediye yönetimine dair plansız, projesiz ve hazırlıksız tüm iktidarlar sokak hayvanlarını dillerine pelesenk ettiler; kolay olan buydu onlar için. Doğa talanı ve hayvan sömürüsü üzerinden rant her daim cazip ve ucuz siyaset…
Sivas’ta kangal köpekleri kontrolsüz bir şekilde üretilip satılırken, diğer yandan ayrı bir şiddete maruz bırakılarak “köpek dövüşleri ligi” adı altında mafya eliyle yıllardır sömürülüyor.
Kapalı kapılar ardında sistematik olarak şiddet uygulanıyor ve kolluk kuvvetleri münferit baskınlar düzenlese de sistem asla çökertilemiyor. Mafyanın tekelinde bir şehirde hukuk ayaklar altına alınıyor, belediyeler bu vahşete seyirci kalıyor… Yeni göreve gelen belediye ise hayvanları kurtarmak yerine onlara fazladan tecrit ve ölüm vaat edecek öyle mi? Mafya, belediye, rant üçgenine boyun eğeceğimizi sananlar yanılıyorlar.
Belediyelerin hayvan hakları konusundaki karnesi; hayvan, doğa ve yaşam düşmanlığıdır. Görev ve sorumlulukları arasında bütçelerinin en az %8’ini hayvanlar için kullanmaları gerekirken sokak hayvanlarına açlığı, susuzluğu, tecriti ve ölümü reva gören tüm belediyelerden hesap sorulmalıdır.
Göreve gelen Belediye Başkanları’na çağrımızdır:
- Hak savunucuları, gönüllüler ve uzmanlar ile görüşme sağlayın.
- Bilimsel çözümü yani etkin kısırlaştırmayı derhal hayata geçirin.
- Tüm il ve ilçelerdeki kanunsuz toplamaları durdurun.
- Bölgenizdeki kırdan kente tüm üretim faaliyetlerine son verin.
- Hayvanların bir eşya gibi alınıp satılmaması için yasa değişikliğine destek verin.
- Farkındalık oluşturmak için şehrinizde etkinlikler düzenleyin.
- Hayvanları kurtulmanız gereken bir “sorun” olarak değil kentin, köyün “yaşam bileşeni” olarak görün ve onların da hak sahibi olduğunu; bu hakların korunması ile sorumlu olduğunuzu unutmayın.
Uyarıyoruz: Hayvanların yaşam ve özgürlük hakkına dokunamazsınız! 5199’u uygulamak zorundasınız.
Hayvanların gördüğü zulüm ve acılı yaşamları zaten çok ağırken bir de üstüne hayvanları öldürme planı yapan tüm siyasileri uyarıyoruz. Hayvanlara yönelik her hamleniz için “Yarayla alay eder yaralanmamış olan” sözünü size hatırlatmak isteriz. Ve muktedir olmanın verdiği güç zehirlenmesiyle birlikte hiç yaralanmamış olmanız hiç yaralanmayacağınız ve yargılanmayacağınız anlamına gelmez. Çünkü şiddet sarmalındaki işkenceciler; er geç kendileri de yarattıkları kaos ve türlere savaş atmosferinde, işkenceden paylarını alırlar.
