Demokratik Cumhuriyet ve Sosyalizm İçin İleri

Devrimci mücadelede ileriye doğru her atılım hamlesi yeni görevler ve daha fazla sorumluluklar yükler.

17 Aralık tarihinde partimizin “Demokratik Cumhuriyet ve Sosyalizm İçin İleri” çağrısıyla gerçekleştirdiğimiz 2. Olağan Konferansı’nın da parti üyelerimize daha fazla görev ve sorumluluk yüklediği muhakkak.

Dünyanın ve ülkenin bugün görünen suretinin sadece ceberut bir görünümde değil; aynı zamanda gelecekte kurulacak olan eşit ve sömürüsüz toplumsallığın nüvelerini taşıyor olması da görevlerin ağırlığını ve aciliyetini arttırıyor.

Dünya yoğun bir proleterleşme, mülksüzleşme, doğa sömürüsü ve göç dalgasının içinden geçiyor. Geldiği aşamada kendisi dışındaki tüm insanlığa açlık, yoksulluk, işsizlik ve ölüm dayatan kapitalist sistemin yarattığı krizlerin sonuçları emekçilerin üzerine yıkılıyor; her geçen gün felakete yakınlaşıyor gibiyiz.

Muazzam çelişkileri bağrında taşıyarak çarkını döndüren sistem kendi tahakkümünü sürdürebilmek için sermayenin en ceberut yönetimi olan faşist yönetimlere ihtiyaç duyuyor.

Türkiye kapitalizminin özgünlüğünde devleti ve rejimi yeniden yapılandıran AKP-MHP iktidarı da bu denklemden belirleniyor. Arkasına mayıs seçimlerini aldıktan sonra rejimi kurumsallaştırma hamlelerini etrafında çevrelenen bir dizi krizi derinleştirmesine rağmen hızlandıran iktidar, durduğu anda kaybedecekleri bir aşamada.

Gündelik yaşamın içinde karşılaşılan her türlü hukuksuzluğun sıradanlaşması, kendi anayasasını en yüksek erkten tanımama hamlesi ile başka bir eşiğe sıçratıldı. Anayasa tartışması açarak muratlarına ulaşmanın yanı sıra “hukuk” tanımadıklarını gösteren bu hamlenin verdiği mesajın topluma dalga dalga yayılmasını ve herkesin ona göre hizalanmasını istiyorlar.

Kendisinin karşısında her türlü yürüyüşü ezme yaklaşımı içerisinde olan bu rejimin çekirdeğini emek düşmanlığı oluşturuyor.

Seçimlerden sonra arka arkaya açıklanan Orta Vadeli Program, 12. Kalkınma Planı ve 2024 bütçesi iktisadi tercihlerin tekellerin ve sermayenin çıkarları doğrultusunda yapıldığının göstergesi.

Zamanımız ve İmkânlar

Tüm bu krizlerin iç içe geçtiği “zamanımız”, bizler için de yeni manevra alanları açıyor. İçinde mücadele ettiğimiz sistemin çatlaklarından sızarak nesnelliğin bir irade etrafında örgütlenmesi ve sistemi hedef alma zemini sunuyor.

İşte tam da bu devrimci olasılığı çekip çıkartacak iradeyi büyütmek için “Demokratik Cumhuriyet ve Sosyalizm İçin İleri” dedik hep bir ağızdan.

Konferansımız krizlerle sarsılan dünyada kendi egemenliğini başka düzeyde tahsis etmek zorunda olan egemenlerin hesapları kadar işçi sınıfının ve sosyalistlerin de hesapları olduğunu göstermiştir.

Bugün halkın arayışının her bir odağı güçlenerek yayılmaya, kök salarak iktidara ve sermaye düzenine karşı bir irade olabilecek; bu düzeni sarsabilecek potansiyeller barındırmaktadır. Kapitalist emperyalist sistemi ayakta tutup sürdürebilmek için dünya burjuvazisinin yeni birikim model ve yolları aradığı bir süreçte belirleyici olacak olan, üretimden gelen gücün örgütlülüğü etrafında toplumun tüm dinamiklerinin birlikte ve iktidar odaklı hareket edebilmesi.

2023’ün son günlerinde gerçekleşen bu konferansın işaret ettiği yer işte burası…

İşçi başına aylık karın 157 bin TL olduğu metal sektöründe işçilerin aldığı ücretin yoksulluk sınırı altında kalması, sendika seçme haklarını kullandıkları için günlerdir direnen Özak işçileri, MESEM kapsamında staj gördüğü işyerinde saç büküm makinesinde sıkışarak hayatını kaybeden Arda…

2024, geçirdiğimiz yılı aratmayacak hız ve sarsıntıyla geçecek.

Emekçilerin arayışının toplumsal ve militan bir güç olarak ortaya çıkması tüm çelişkileri bir anda etrafında toplayıp başka bir iktidar odağı yaratabilir. Burada odaklanalım.