Kula Kulluk İktidarını da Kula Kulluk Ekonomisini de Sınıf Siyaseti Bitirecek!

2023’e zengin ve yoksul arasındaki makasın giderek açıldığı derin yoksullaşma koşullarında girdik.

Enflasyon karşısında hükmünü henüz açıklamadan yitirmiş olan ve lütuf gibi sunulan yüzde 54’lük asgari ücret zammı açlık sınırına endekslenmiş ve işçi sınıfının asgari değil genel ücretine dönüşmüş vaziyette.

Hayat pahalılığı her geçen gün artarken alım gücü de giderek azalıyor. Üstelik, ücretler hızla vergi dilimine girerek daha cebe girmeden eriyor. Vergide adaletsizlik, gelir vergisi dilimleriyle iyiden iyiye perçinleniyor. 2023 yılı bütçe kanunu ile bir kez daha vergi yükü, vergide adaletsizliğin sembolü olan dolaylı vergiler (KDV, ÖTV, Özel İletişim Vergisi vb.) ile emekçi sınıfların sırtına bindiriliyor.

Derin ekonomik kriz koşullarında seçim sathına girdiğimiz güncel momentte, emeğin hakları sadaka olarak araçsallaştırılıp oy devşirme kampanyasının kullanışlı aparatlarına dönüştürülmek isteniyor. Asgari ücret zammı ardına açıklanan EYT düzenlemesi, 14 milyondan fazla yurttaşı kapsayan yüzde 30’luk emekli zamları ve ardından gelen memur ücretleri şaşaa ile duyurdukları seçim şovunun ardışık rıza üretme hamleleri. Ne var ki propaganda edilenin aksine, açıklanan zamlar geniş emekçi sınıfları açlık ve sefalet koşullarına mahkûm etmenin ilanı niteliğinde.

Despotik devletin kulluk düzeninin sadaka kültürü karakterini taşıyan sosyal yardım paketleri, sosyal konut ve aile destek paketleri de cabası. Ağızlara bir parmak bal çalma mahiyetinde bahşedilen zamların hak değil de sadaka olarak ele alınıp duyurulması ise tesadüfi değil. Tahkim etmek istedikleri devlet düzeninin esasını içeren ve müesses nizamın iktisadi modelinin sınırları içerisinde bir sermaye sürekliliği içeren bir manaya sahip.

Tanrının zatına mahsus mutlak otorite hükümranlığında, ayrıcalıklı azınlık devlet ve sermaye üst çatısına alınıp kutsanırken, milyonlarca emekçiden ise el açıp aman dileyerek bahşedilen sadakaları kucaklayıp devlet babaya zeval gelmesin düsturuyla şükür kulluğu yapması isteniyor. Öyle ya, bu düzen şimdiye değin Türkiye tarihselliğinin genetik karakterine yaslanan kendine özgün sermaye karakteristiğinde ebedi ve ezeli imiş gibi böyle sürdürülegeldi.

Kazanım Stratejisine Oturtmak!

Yerli ve millilik konsensusunda kula kulluk iktidarının kula kulluk ekonomisi hiç bozuma uğramadan sürsün ve güncellenerek yerleşikleşsin de onlar hükümet etmeye devam etsin istiyorlar.

Geldiğimiz aşamada, kula kulluk ekonomisini ortadan kaldırma tahayyülü kula kulluk iktidarını geri püskürtmek ve bertaraf etmekle iç içe geçmiş vaziyette.

Tam da bunun için emeğin haklarını siyasal gündemin içinde bir kazanım stratejisine oturtmak zorundayız.

O halde, emekçi sınıfların gündemi her ne kadar sermaye sınıfının görünmezlik parantezine alınıp gündem dışına itilmek istense de Türkiye kapitalizminin yaşadığı çoklu kriz ve sermaye sınıfının emekçi sınıflara yönelik keskinleşen vahşi saldırı politikaları sınıf siyaseti ile ülkenin ana gündemi haline getirilmek zorundadır. Buna içkin olarak emeğin hakları siyasi mücadelenin asli konusu olarak ele alınmalı. Değişim ve dönüşümün ana öznesi olarak işçi sınıfı, sınıf siyasetinin güncel müttefiki olan halk güçleriyle kaynaşarak kendini siyasal ortama dayatacağı şekilde sınıfın tüm nefes alıp verme mekanlarında konumlanarak yeni zeminleri açması gerekir.

Bekaert İşçilerinin Açtığı Yol

Geldiğimiz aşamada, Türkiye burjuvazisi işçi sınıfı üzerindeki hegemonyasını sendika bürokrasisi aracılığıyla kurmakta ve konsolide etmekte. Çoklu krizler sathında sendika ve sınıf siyasetinin de kriz içerisinde olduğu günün koşullarında sendika bürokrasisinin hegemonyasını kıracak araçlar geliştirirken aynı zamanda sınıfın içinde ve öncülüğünde yeni bir yol açarak ilerlemek gerekiyor.

Bekaert işçilerinin direnişi bu yolu açan yeni bir nitelik taşıyor.

Üretimden gelen gücünü kullanarak greve giden ve üretimi durduran Bekaert işçilerinin grevinin milli güvenlik gerekçesi ile bir cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile yasaklanması ardına fiili meşru direniş hattında konumlanan Bekaert mücadelesi ve kazanımı, grev hakkını anayasaya mücadelesi ile yazdıran Kavel direnişçilerinin o dönemde yaptıkları direniş gibi, günün güncel stratejisini belirlemiş ve yolu açmış oldu.

Sınıf savaşımının keskinleştiği koşullarda, 2022’de sınıf mücadelesinin biriktirdiklerini de arkasına alıp pıtrak gibi ülke sathına yayılacak direniş ve kalkışmalar uç veriyor. Hazır olalım.