Konaklama Vergisi ve Dışlanan Yerel Yönetimler

7194 sayılı Kanun aracılığıyla Gider Vergileri Kanunu’na eklenen 34’üncü madde ile, Covid-19 salgını yüzünden daha önce ertelenen Konaklama Vergisinin tahsil edilmesine 2023 yılı başından itibaren başlanacak.[1]

Otel, motel, tatil köyü, pansiyon, misafirhane, kamping gibi tesislerde konaklayanlar, buralardan aldıkları yeme-içme dâhil, hizmetler üzerinden yüzde 2 oranında vergi ödeyecekler. Cumhurbaşkanı bu oranı bir katına kadar artırma, yarısına kadar indirme ve bu sınırlar içinde farklı oranlar tespit etme konusunda tek yetkili makam.

Tıpkı KDV gibi aylık olarak tahsil edilecek olan bu vergi ile Hazine yılda 2,3 milyar TL gelir sağlamayı amaçlıyor.

Ancak bu vergiyi, Kurumlar Vergisi gibi doğrudan söz konusu işletmelerin net kazançlarından alınan vergi ile karıştırmamak gerekiyor. Zira bu verginin yasal mükellefi her ne kadar bu işletmeler olsa da, vergi konaklayanlara yani bizlere yansıtılacağından bu işletmelere her hangi bir yük getirmeyecek, onlar sadece vergi tahsilatı konusunda aracılık yapacaklar.

Zurnanın Zırt Dediği Yer: Yerel Yönetimlere Pay Yok!

Ancak bu düzenlemede çok önemli bir nokta söz konusu: Bu vergiyi merkezi yönetim tahsil edecek, yani verginin gelirlerinin tamamı Genel Bütçe ’ye, merkezi iktidara gidecek. Yerel yönetimlere, belediyelere bu tahsilatlardan her hangi bir payın verilmesi de söz konusu değil.

Yani toplanacak olan vergi gelirleri, tıpkı diğer Genel Bütçe vergileri gibi, ortak bir havuzda toplanacak ve siyasal iktidarın tercihleri doğrultusunda harcanacak. Büyük bir ihtimalle de bu harcamalardan bu vergiyi sağlayan yereller faydalanamayacak.

Oysa yerel yönetimlerin gelirleri zaten son derece yetersiz, bu yüzden pek çok hizmeti vermekte zorlanıyorlar. Bu yüzden de kendi bölgelerindeki turistik işletmeler başta olmak üzere, faaliyet gösteren böyle konaklama tesislerinden böyle bir vergiyi tahsil etmek ve bu gelirlerle de yerel halkın ihtiyaçlarını karşılamak bu yönetimlerin en temel hakları olmalı.

‘Ekonomide Demokrasi’ Yerelde Başlar

Her yıl milyonlarca yerli ve yabancı turistin trafik, kalabalıklaşma kirliliği dâhil, doğaya verilen zarar ve yüksek mal ve hizmet fiyatları (örneğin yüksek kiralar) gibi maliyetler yüzünden sıkıntısına katlanan yerel halkın bu işletmelerden sağlanacak vergi gelirlerini kendileri için kullanmaları son derece adil olmaz mıydı?

Ayrıca cari açığın daraltılmasında önemli bir etken olan döviz gelirlerinin sağlandığı turistik tesislerin konuşlandığı bu bölgelerden alınan bu verginin gelirlerinin yereller tarafından yine bu bölgeler için harcanması gerekmez mi?

Kaldı ki bu vergiler dünyada genelde, ‘Local Hospitality Tax’ adı altında ve brüt hizmet satış gelirinin yüzde 2’si oranında tahsil ediliyor. Bazı ülke uygulamalarında ise vergi ‘konaklama’, ‘tesiste yeme içme’ ve ‘eğlence vergisi’ olarak yüzde 3’e varan oranlarda ayrıştırılabiliyor. Ancak hepsinin ortak özelliği bu vergilerin, hizmetin yerel olarak verildiği gerekçesiyle, yerel yönetimlerce tahsil edilmesi yani gelirlerinin yerel yönetimlere (örneğin County) gitmesi. [2]

Sonuç Olarak

Yerelin sorunlarını en iyi yerel yönetimler bilir çünkü halka daha yakındırlar, halkla daha çok iç içedirler ve daha şeffaftırlar. Bu yüzden de kendilerini ilgilendiren bölgesel yatırımlar, harcamalar ve vergileme gibi konularda asıl söz sahibi olmaları gerekenler onlar olmalıdır. Bu, halkın iradesine saygının da bir gereğidir.

Dipnotlar:

[1] Konaklama Vergisi Uygulama Genel Tebliği, https://www.resmigazete.gov.tr (14 Aralık 2022).

[2] http://www.seviervilletn.org/index.php/i-want-to/file-hospitalitytax/62-faq/hospitality-tax/129-what-is-hospitality-tax.html (22 Aralık 2022).