Lübnan’da Güçlerin Yeni İlişkilenmesi – Ali Hammoud

El Yazmaları’nın Notu: Geçtiğimiz ay çağrısını yaptığımız “Gelişimin Çelişik Doğası: Dünya Nereye” başlıklı dosyamızın ilk yazısını siz değerli okuyucularımıza sunuyoruz. Lübnan Gençlik Değişim Hareketi Merkez Komite üyesi Ali Hammoud tarafından kaleme alınan bu yazıda, yazarımız Lübnan’daki 15 Mayıs seçimlerinden önceki süreci ve bu sürecin sandığa yansımalarını işliyor. Lübnan Gençlik Değişim Hareketi (LGDH), Lübnan Komünist Partisi’nden değişim ve yenilenme peşinde olan bir fraksiyonun kopuşuyla ortaya çıkmıştı. LGDH sokaklardaki etkinliğinin yanı sıra, genç, dinamik ve devrimci mücadeledeki yenilenmeci perspektifiyle dikkat çekiyor.

Siyasi iktidar, Lübnan’da 17 Ekim’deki şanlı ayaklanmanın ürettiği yeni güçlerin ilişkilenmesini tanımayı reddetti. Aksine oligarşinin ve bankacıların çıkarlarına hizmet eden aynı ekonomi politikalarına devam etti, bu da Lübnan’daki işçilerin yüzde 80’inin yoksullaşmasına yol açtı ve çöken ülkeyi kıtlığın eşiğine getirdi.

Siyasi iktidar, ekonomik çöküşün sorumluluğunu kabul etmeyi ve Beyrut Limanı’ndaki patlamanın sorumlularını yargılamayı reddetti. Ayrıca kamu fonlarının israf edilmesini durduracak, ekonomiyi yeniden başlatacak ve üretime yönlendirecek reform planlarını desteklemeyi de reddetti.

Lübnan’da iktidardaki siyasi yapı, sokaktaki devrimci ivme azalırsa, sistemi sürdürebileceğine ve kârları ile çıkarlarını koruyabileceğine inanıyordu. Bu nedenle iktidarın parlamento seçimlerine yönelik hazırlıkları; önceki politikaları vurgulayan konuşmalar, parlamento seçimlerinin beklenen sonuçları hakkında satın alınmış anket şirketlerinin uydurma sayılar gösteren istatistikleri ve hâkim sistem ile siyasi sistemin mezhepçiliğine karşı koyabilecek herhangi bir liste oluşturma girişimini engellemekten ibaretti.

Aylardır parlamento seçimlerinin hazırlıklarını gerçekleştiriyoruz, halkın görüşlerini, geleneksel iktidar yapısına yönelik öfkesini ve reddini topluyoruz. Seçimin yakınlaşması ve iktidarın seçim düzenlemelerinin açıklanmasıyla birlikte finans, mezhep ve milis sisteminin kutuplarının birliktelikleri bir netlik kazandı.

Hizbullah kontrolündeki seçim bölgelerinde, Hizbullah en güçlü banka sahipleri ve rüşvetçilerle ittifak kurdu ve milletvekilliği dokunulmazlığı alması için Mervan Hayreddin gibi isimlere aday listelerinde yer verdi.

Sistemin diğer tarafındaki Lübnan Kuvvetleri ve Kataib gibi güçlere gelince, onlar da Lübnan’daki bankacılık mafyasının liderlerinden biri olan Antoun Sehnaoui ve Bankalar Birliği başkanı Salim Sfeir tarafından finanse edildiler ve Suudi parası ile ABD yönetimi tarafından desteklendiler. Bağışlanan büyük miktardaki fonlar ABD Dışişleri Bakanlığı Ortadoğu Direktörü David Schenker tarafından doğrulandı.

Oligarşinin ittifakı karşısında bu savaşın siyasi ve sınıfsal bir yönelime sahip olduğu ve toplumun ve işçi sınıfının bunu yürütmek için kendiliğinden harekete geçtiği açıktır. Bu nedenle boykot çağrısı seçeneğinden çekilmemiz ve seçimlere katılmamız, en azından, önerilerimiz doğrultusunda bir değişim projesi sunan bağımsız listelerin (“tek ülkedeki vatandaşlar” listeleri gibi) desteklenmesine katkıda bulunmamız gerekiyordu.

En iyi senaryoda bile 5 veya 6 koltuğun kazanılabileceğini düşünmüyorduk. Bununla birlikte, iktidarın hâkimiyetinin reddedildiğini kanıtlayan yabancı anketlerin sonuçları, birçok kişiyi dahil olmaya ve değişim önerilerine oy vermeye teşvik etti. Bu durum, sistemin çarpıtılmış Sermaye Kontrol Kanunu’nu geçirme girişimleri nedeniyle bir sonraki parlamentonun sert bir şekilde büyük bir sınavla karşı karşıya kalacağını gösteriyor. Ayrıca meclis bankacılık sırları yasasını iptal etmeli ve mali ve ekonomik toparlanma planına, hükümetin ve merkez bankasının rolüne ve sayılarının şeffaflığına uygun olarak geçirilmesi gereken bankaların yeniden yapılandırılmasına dair bir yasa sunmalıdır.

15 Mayıs seçimlerinin sonuçları tarihiydi, çünkü basit ve sınırlı araçlarla para babaları ve silahlı mezhepçi milislerle yüzleşmeyi başardık. Ayrıca Bankalar Birliği’nın parlamentodaki sözcüsü Elie Ferzli’yi ve Kaynaklar Bankası Genel Müdürü Mervan Hayreddin’i ve iktidar yapısında kilit rol oynayan birçok kişiyi devirdik. Kazanılan koltuk sayısı tahmin edilenin iki katı oldu.

Ama en önemli şeyler:

Birincisi: Halkın düzen partilerine yönelik itirazının ve onları reddetmelerinin boyutunun çok büyük olduğunu göstermek.

İkincisi: İşçi sınıfının ve geniş halk gruplarının siyasi savaşa katılma isteği var ve bu, toplumdaki değişimlerin birikiminin bir tercümesidir.

Üçüncüsü: İktidarın kendi kalelerinde yıkılmasının imkân dahilinde olduğunu teyit etmek ve gelecekte siyasi düzeyde fetihlerin sayısının artmasına yol açabilecek şekilde sistemde yeni bir boşluk açmak.

İktidar, ne olduğunu, bu büyük sayıların nasıl elde edildiğini ve itaatsizliğin nasıl meydana geldiğini henüz anlayamadı. Hizbullah’ın meclis grubunun başkanı Muhammed Raad yaptığı ilk açıklamada, tüm Lübnanlıları, onlarla işbirliği yapmaya çağırdı ve ortak bir hükümetin parçası olmayı reddedenlerin ülkeyi uçuruma ve iç savaşa sürükleyeceğini söyleyerek açık bir tehditte bulundu. Ülkenin en güçlü partisinden gelen bu açık tehdit, mevcut meclis dengelerinin düzen partilerinin hiçbirine çoğunluk vermemesi ve hükümet ile cumhurbaşkanlığında boşluk oluşması ihtimalinin çok yüksek olması, siyasi sistemin aldığı darbenin büyüklüğünü göstermektedir.

Lübnan, siyasi değişim isteyenlerin seslerinin yeniden yükseleceği ve sokak hareketinin kademeli olarak ivme kazanacağı yeni bir döneme girmiştir. Karşı koymanın yukarı yönlü seyri; milislere, mezheplere ve oligarşilere ülkeyi savaşa sürükleme fırsatı vermeden, bu siyasi sisteme karşı mücadelenin daha fazla biriktirmeye ve güçlenmeye devam ettiğini gösteriyor.