Ege Üniversitesi Vegan Menü Mücadelesinde Öne Çıkanlar: Üniversitelerde Yükselen Vegan Mücadeleler

Acil ihtiyaçlar ve temel haklar üzerinden örgütlenmenin zorunluluğu her geçen gün daha da yakıcı hale geliyor.

Yükselen ekonomik krizle birlikte iktidarın çoklu krizleri büyüdükçe büyüyor. Her gün servetine servet katan küçük bir azınlığın karşısında giderek yoksullaşmaya devam eden öğrenci gençlik, kendi yaşam alanları olan kampüslerde temel ihtiyaçlar zemininde en temel insan hakkı olan beslenme hakkı talebiyle mücadeleyi büyütüyor.

Henüz yeni eğitim-öğretim yılı başlamadan, yükselen kiralara ve barınamama sorununa dair taleplerini sokaklarda ifade eden öğrenci gençlik, ekonomik krizin ağırlaşan basıncını her gün daha fazla hissediyor.

Aynı zamanda, yeryüzünde yaşamakta olan tüm türlere yapılan sömürüyü reddeden, bunu insan yaşam tarzıyla bütünleyerek, sömürüldüğü görünür olmayan insan dışı hayvanların yaşadığı sömürüyü görünür kılmak ve insan dışı hayvanlardan üretilen hiçbir maddeyi tüketmeden yaşamak üzerine kurulu bir felsefe ve politik bir mücadele olan veganizmin gün geçtikçe daha fazla görünür olması ve açığa çıkan beslenme ihtiyacının giderilememesi, üniversitelerde vegan menü taleplerini açığa çıkarmaya başladı.

Öyle ki, son zamanlarda üniversitelerden vegan menü taleplerinin daha net ve somut bir talep olarak yükseldiğini görüyoruz.

Hayvana dair sömürüyü ve türcülüğü reddeden vegan öğrenciler, yaşam alanları olan kampüslerde sömürüsüz besine erişmek için vegan menü taleplerini çeşitli eylem biçimleriyle ifade ediyor.

Üniversitelerdeki vegan öğrencilerin sayısını 2019 ve 2022’deki rakamlarla karşılaştırdığımız zaman rakamlar neredeyse yüzde yüzlük bir artış göstermiş durumda. Bu da bize üniversiteli gençlik arasında “tüm türlerin özgürlüğü” tahayyülü ile yola çıkan veganizmin her zamankinden çok daha fazla benimsenmeye başladığını işaret ediyor. Vegan öğrenciler, en temel hakları olan beslenme haklarının, sömürüsüz bir şekilde verilmesini talep ediyor.

Çoğu üniversitede bu süreç dilekçe toplama ve teslim edilme sürecinden sonra kabul edilmişken, Ege Üniversitesi öğrencileri dört aydan fazla süredir yemek hakları için direniyorlar. Ege Üniversitesi yönetimi ise, veganlığın politik bir zemine oturduğunu görmüş olmalı ki, vegan menü çıkarmak yerine, öğrencileri aç bırakmayı tercih etti.

Ege Üniversitesi Vegan Topluluğu olarak yemekhane ve SKS ile yaptığımız görüşmelerin ardından 2021 Aralık ayında topladığımız 75 adet dilekçeyi Ege Üniversitesi SKS’sine teslim ettik. Dilekçeleri teslim ederken “Büyük ihtimalle olumlu dönüş yapacaklarını” söylediler. Sürecin takipçisi olduğumuzda ise “Beslenme Müdürlüğü kabul etti, SKS Müdürlüğü kabul edecek” gibi oyalayıcı cümleler ile taleplerimizi sürece yaymaya çabaladılar. Baskılarımız sonucu resmi olarak 15 gün içinde cevap verilmesi gereken dilekçelerimize, tam 3 ay sonucunda yanıt verildi.

Verilen yanıt; “Mevcut üretim ve sunum olanaklarıyla vegan beslenme düzenine uygun, tamamen izole yeni bir üretim servis hizmetinin verilmesinin mümkün olmadığı” şeklindeydi.

Sorun şu ki, Ege Üniversitesi’nde verilen yemekler üniversitede üretilmiyordu. Yemekler dışarıdan alındığı için zaten yeni bir bant oluşturmaya gerek yoktu. Bu yanıttan sonra her Cuma kampüs içinde Vegan Piknik yapmaya, sosyal medyadan tag eylemi yapmaya çeşitli eylem biçimleriyle taleplerimizi görünür kılmaya çalıştık. Vegan piknik bizim için sadece bir araya gelip yemek yediğimiz bir etkinlikten ibaret değildi.

Ege Üniversitesi’nin eski AKP milletvekili olan kayyum rektörü Necdet Budak, yıllarca üniversite içinde kendi deyimleriyle kuş uçurtmamıştı. Öğrenci gençliğin en ufak hareketliliğinde özel güvenliklerin öğrencilere üzerine saldırması emrini veriyordu. O yüzden başlattığımız vegan piknik deneyimi aynı zamanda Ege Üniversitesi’ne göre yılların politik deneyimiydi. Pikniğimiz, kampüs içinde öğrenci dayanışmasını artıran, vegan menü talebini gençliğin çeşitli yaratıcı eylemleriyle buluşturan bir nitelik taşıyordu. 

Üniversite hocalarımızdan, okul çalışanlarına, vegan olmayan öğrencilerden, öyle ya da böyle hala ayakta kalabilen öğrenci topluluklarına kadar herkes bütünleşiyor, talebimiz üniversite içerisinde toplumsallaşıyordu. Öyle ki süreklilik kazanan hak mücadelemiz yeni bir imza kampanyası ile karşılık bulmuş çeşitli farklı meslek gruplarından veganların, İnsan Hakları Derneği, Türkiye Vegan Derneği, Yaşamdan Yana Derneği gibi birçok kurumun Ege Üniversitesi’ne gönderdikleri dilekçelerle nüfuzunu genişletmiş oldu.

8 Nisan günü Ege Üniversitesi Rektörlüğü önünde basın açıklaması gerçekleştirmeye karar verdik. Yaşamdan yana olan herkesi basın açıklamasına katılmaya ve sözünü söylemeye davet ettik. Basın açıklamasından hemen iki gün önce ise SKS bizimle görüşmek isteyerek; “Vegan menünün çıkacağını, imza toplamamıza ve açıklama yapmamıza gerek olmadığını” söyledi. Ne var ki, öğrencilerin gözünde meşru değillerdi ve dolayısıyla güven teşkil etmiyorlardı.

O yüzden, yazılı bir açıklama gelene kadar mücadele etmeye devam etmekte kararlıydık ve kararlılığımızı tüm üniversite yönetim organlarına da bizzat ilettik.

Ve nihayet, Ege Üniversitesi’nde aylardır yürüttüğümüz kararlı mücadelemiz karşılık bulmuştu: yapmış olduğumuz basın açıklaması duyurusuna yanıtla; 11 Nisan’dan itibaren vegan menünün çıkacağı ifade edildi ve de Ege Üniversitesi sitesinden resmi duyuru yapıldı. 

Ne hikmetse, aylardır vegan menü için “yerimiz ve bütçemiz yok” diyen üniversite yönetimi basın açıklaması olacağı zaman alelacele menü çıkarılacağını duyurmuş oldu.

Vegan menü talebi ne bir lütuf ne de bir lükstü. Temel bir hak, temel bir ihtiyaçtı. Ve işte temel ihtiyaçlarımız üzerinden yürüttüğümüz vegan menü hakkımıza erişmiştik.

Öğrenci gençlik yeniyi görmeye ve inşa etmeye devam ederken, sömürüsüz bir yaşam için mücadele eden veganlardan ve her tahakküm biçimine karşı mücadele eden toplumsal hareketlerin hak temelli mücadele örneklerinden çıkaracağımız dersler, alacağımız yollar var. Ege Üniversitesinde yürütülen vegan menü hak mücadelesi bu yüzden de çok önemli.

Açık ki; açlık, yoksulluk, sömürü, geleceksizlikle baş başa bırakılan öğrenci gençliğin talepleri ve ihtiyaçları her geçen gün büyümeye devam edecek. Her kazanımla birlikte içerisine itildiğimiz umutsuzluk zemininin altını oymaya ve yenisini birlikte örmeye devam edeceğiz. Örgütlü bir mücadelenin kazanım mevzileri açarak daha da genişleyen bir alana yayılacağını ve yeni zeminler açacağını bizzat deneyimleyerek görüyoruz.

Her bir talep etrafında kenetlenerek örgütlenmeli ve birlikte yürümeye devam etmeliyiz. Sınırsız, sınıfsız, vegan bir dünya için mücadeleyi yükseltmenin tam zamanı.