Tampon Vergisi Politiktir

Kapitalizmin derinleşen ekonomik krizi küresel boyutta artan yoksulluk, geleceksizlik, işsizlik ile kendisini gösteriyor. Sistemin uygulamaya çalıştığı palyatif çözümlerin tutmadığı, bir çürüme, yıkım ve “yeni arayışlarla yapım” sürecindeyiz.

Patriyarkal kapitalizm ise bu kriz anlarını, kadınların aleyhine daha zorlayıcı ve baskılayıcı mekanizmalar ile besliyor. Her daim olduğu gibi ilk önce kadınlar gözden çıkarılıyor, daha çok kadınlar yoksullaşıyor ve güvencesiz bir hayata mahkûm ediliyor. 

Kadınların özel olarak etkilendiği krizler; yurtlarda kalan, aileye bağımlı kılınmak istenen, geleceksizlik ile önünü göremeyen, evliliğin çözüm olarak işaret edildiği genç kadınlar için daha da özel etkileri ortaya çıkarıyor.

Üniversiteli genç kadınlar için; okumak, okurken çalışmak, çalışırken tacize ve mobbinge maruz kalmak,  geçim derdi ile mücadele etmek, barınmak, beslenmek bunları yapabiliyor veya yapamıyor olmakla birlikte gündelik yaşam tam bir hayatta kalma savaşına dönmüş durumda.

İstatistikler diyor ki; genç işsizlik ne kadar yüksekse genç kadın işsizliği daha da yüksek, genç istihdamı ne kadar düşükse genç kadın istihdamı daha da düşük… 

Kapitalizmin yapısal krizinin yanında zaten kadınlar üniversiteyi “nitelikli anne” olmak için okumalı diyenler bu uçurumun mimarlarından elbette. İfade etmek gerekir ki; patriyarkal kapitalizm tüm bunlarla kalmıyor kadının emeğini ve bedenini çifte sömürüye tabi tutuyor. Bunun sonucu olarak doğrudan, artık “kadın yoksulluğu”, “yoksulluğun kadınlaşması”, “regl yoksulluğu” gibi kavramlar hayatımıza giriyor.

Regl ve Yoksulluk

Bir kadın/regl olan bir kişi hayatının ortalama 2535 gününü yani yaklaşık yedi yılını regl kanaması ile geçiriyor. Şu an siz bu yazıyı okurken aynı anda dünyada milyonlarca kadın hala regl oluyor. Ama biliyoruz ki bu kadar yaygın ve “doğal” olan regl, dünya genelinde hala bir tabu.

Bir zamanlar yaşamı, bolluğu ve bereketi simgeleyen regl; artık kirliliği, uğursuzluğu temsil ediyor. Patriyarka tarafından adım adım inşa edilen bu süreçte, kadınlar ve toplum bir vücut salgısı olan regl kanına yabancılaştırıldı. Regl artık dillendirilemez, konuşulamaz, yasaklı, ayıp bir konu haline geldi.

Peki tabu olanın “ihtiyaçlarına” ne olur, nasıl karşılanır bu ihtiyaçlar?

Patriyarkal kapitalizm ürünlerin fiyatlarını, vergilerini bile cinsiyetlendirmiş olabilir mi?

Pembe vergi, tampon vergisi, lüks tüketim vergisi kadınları doğrudan yoksullaştıran ve daha fazla para ödemesini sağlayan biçimler olarak uygulanıyor olabilir mi?

Sorularımız çok açık bir “Evet” cevabını hak ediyor.

Bu noktada birkaç şeyi özel olarak incelemek gerek. Lüks nedir? Pembe vergi nedir? Kadınlar neden fazla para ödemek zorunda bırakılıyor? 

Lüks, kabaca gerekli olanın, ihtiyaç olanın ötesidir, fazlasıdır, sınırlarını aşandır. 

Peki her ay regl olan bir insanın kanama süresi boyunca kullanması gereken pedler lüks müdür, ihtiyacın fazlası mıdır?

İşte buna “Hayır” dememiz gerekiyor!

“Pembe vergi” ise aslında marketlerde dolaşırken dahi fark edebileceğimiz bir şey. Tabii resmi bir vergi uygulaması değil, fakat fiyatlara uygulanan cinsiyetçi politikalarla açıklanması gereken bir durum. Misal bir markette tıraş bıçaklarının ambalajının pembe veya mavi olması fiyatlarını etkilemektedir. Giyim, kişisel bakım, hijyen ve sağlık ürünlerinde bu cinsiyete dayalı farklı fiyatlandırma ile sık sık karşılaşılıyor. Yapılan araştırmalar pembe vergi fiyatlandırması ile kadınların erkeklerden yaklaşık yüzde 250 daha fazla ücret ödediğini gösteriyor. Eşit işe eşit ücret bile alamıyorken bir de erkeklere oranla daha fazla vergi ödüyoruz. 

Kişisel bakım, giyim gibi sektörlerde kadınlara biçilen özel tüketici misyonları, uygulanan bu özel fiyatlandırma politikalarını da açıklayabilmekte.

Tampon vergisine gelince, yine neredeyse dünya genelinde uygulanan bu vergi politikası regl ürünlerinden alınan vergiyi ifade etmek için kullanılıyor. Bu vergi oranı bazı ülkelerde yüzde yirmi yedileri bulurken bazı ülkelerde ise yüzde sıfır.

Örnek verecek olursak; Bulgaristan’da yüzde 27, Hırvatistan, İsviçre gibi ülkeler yüzde 25, Fransa yüzde 4 vergi alırken, Hindistan, Malezya, Avusturalya vergi uygulamasını kaldıran ülkeler arasında. İskoçya ise regl ürünlerinin herkes için tamamen ücretsiz olmasını sağlayan ilk ülke. Bunun dışında birçok ülkede okullarda tüm öğrencilere ücretsiz ped erişimi sağlanıyor. Türkiye’de ise regl ürünlerinden alınan vergi oranı yüzde 18.

Vergilendirme sadece ekonomik bir mesele değil aynı zamanda politik bir meseledir ve toplumsal, sosyolojik sonuçları, etkileri olan bir uygulamadır.

Dünyanın yarısının düzenli ve sağlıkla ilgili olduğu için zorunlu olarak kullanması gereken regl ürünlerine, bu nüfusun çok ciddi bir oranı ekonomik sebeplerden dolayı ulaşamıyor.

Regl yoksulluğu denilen bu durum patriyarkal kapitalizmin/ekonomik krizin kadınlar üzerindeki büyük sonuçlarından sadece birisi. Hijyenik regl ürünlerine ulaşamıyor olmak; farklı çözümler arayan kadınları hijyenik olmayan alternatifler üretmeye zorluyor ve ciddi sağlık problemleri yaşanmasının önünü açıyor. Ayrıca hijyenik pedlere ulaşamama kadınların regl dönemlerinde kamusal alanlardan uzaklaşmasına ve günlük yaşamı olağan akışı ile sürdürememesine sebep olmakta.

Regl olmak bir seçim değildir, regl ürünlerine ihtiyaç duymak lüks tüketim değildir. Temel bir ihtiyaç üzerinden “lüks tüketim vergisi” almak ve ihtiyacın karşılanmasını engellemek veya zorlaştırmak toplumsal cinsiyet eşitsizliğini daha derinleştirmektedir.

Bu yaratılan eşitsizlik kadınların yarattığı belli dayanışma ağları ile giderilmeye çalışıldı. Bu ağların yarattığı basınç uygulaması belli düzenlemeleri beraberinde getirdi.

Üniversitelerde yıllarını geçiren kadınların pede erişimi sağlanmıyorken ped dayanışma kutuları buraya karşı bir alternatif ve örgütlenme aracı oldu. Şimdi bazı üniversitelerde ped bulunuyor hatta üniversite yönetimi tarafından tuvaletlere ücretsiz olarak koyuluyor.

Sadece üniversitelerle sınırlı olmayan yerel yönetimler tarafından da yapılan belli düzenlemeler şu an hayata geçmiş durumda. Özellikle pandemi sürecinde daha da derinleşen ekonomik kriz ve bakım krizi yerel yönetimleri de belli uygulamaları önüne koymak zorunda bıraktı. Şimdi geldiğimiz noktada ihtiyaç sahiplerine ücretsiz ped sağlayan belediyeler birçok yere ön açabilecek nitelikte.

Bir diğer taraftan kadınların regl dönemlerinde iş yerlerinden izin kullanmaları İzmir Barosu ve Dersim Belediyesi tarafından sağlanıyor.

Bunlar küçük küçük veya birbirinden kopuk görünebilen ama mücadelemiz ile kazandığımız ve kazanmaya devam etmemizin önünü açan önemli kilometre taşları.

Ekolojik Menstrürel Kaplar

Regl dönemlerinde kullanılan tek seçenek tabii ki pedler değil, pedler sadece en yaygın olanı.

Dünyanın yarısının düzenli olarak her ay regl dönemlerinde kullandığı plastik ürünler, aynı zamanda ciddi bir plastik atık ve ekolojik problemi de doğurmakta. Regl dönemlerinde kullanılabilen, plastik atık oluşumunu çok büyük oranda azaltan, bir kere alınan ve yıllarca kullanılan menstürel kaplar yaygın değil ve bir seçenek olarak sunulmuyor.

Devamlı bir ihtiyaç olan regl ürünleri önemli bir tüketim ürünü ve pazar alanı oldukça geniş ve karlı iken bir kere alınan ve yıllarca kullanılan kaplar sermaye açısından yeterince kar getiren bir biçim olmazdı elbette.

Ücretsiz ve Ulaşılabilir Ped, Hayati ve Acil bir İhtiyaç

Dünyanın birçok yerinde süren, şu günlerde Türkiye’de de gündemden düşmeyen regl ürünlerinin ücretsiz ve ulaşılabilir olması mücadelesi aynı zamanda sağlık hakkı mücadelesi ile de iç içe değerlendirilmelidir.

Özellikle de ekonomik kriz şartlarında kadınların pede erişimi her gün daha da zorlaşırken ücretsiz ve ulaşılabilir ped hayati ve acil bir ihtiyaçtır. 

Tarih boyunca kadınlar büyük küçük demeden her kazanımını mücadele ile elde etmiştir. İskoçya örneği talebimizin karşılanabilir olduğunun kanıtıdır. KDV’lerin düşürülmesi ve/veya kaldırılması yetmeyecek. Mücadelemiz sürecek, regl tabusu yıkılacak, regl ürünleri ulaşılabilir ve ücretsiz olacak.

Taleplerimizi yineleyecek olursak;

-Regl ürünlerinden alınan %18 KDV kaldırılsın.

-Kampüslerde, yurtlarda, sağlık merkezlerinde, cezaevlerinde pedler ücretsiz olarak sağlansın.

-Cinsiyete dayalı ayrımcılık temelli vergi, “pembe vergi” yasaklansın.