Kriz Anlarında Çocuklar Nerede?

Türkiye’de yaşam yetişkinlerin de baş etmekte zorlandıkları pek çok şeyi içeriyor. Çatışmalar, pandemi, yangınlar, seller, depremler, katliamlar… Gelecek öngörüsünün bu kadar zorlaştığı, işsiz kalmakla selde yaşamı yitirmenin aynı günün seçmeli menüsünde yer aldığı bir ülkede yetişkin olmak bile oldukça zor, hırpalayıcı hatta travmatik. Hayatla baş etmekte kullandığımız alet çantamız her seferinde karşımıza çıkan daha büyük bir felaketle yetersiz kalıyor. Pandemiyle baş etmeyi öğrendiğimizde, günlerce süren bir yangın karşısında üstelik devletsizlikle sınanıyoruz ve bu zorluklar her turda el yükseltiyor. 

Peki ya Çocuklar? 

Biz yetişkinlerin zorlandığı deneyimler çocuklar açısından daha farklı deneyimleniyor, ama nasıl? Ani gelişen bir kriz, yangın veya katliam anında, herkesin haber akışını seyrettiği, her meselenin pornografikleştirilerek yayıldığı, kaygının, korkunun tavan yaptığı anlarda çocuklar neredeler? Çocuklar bu süreci nasıl deneyimliyor olabilirler? Peki biz yetişkinler o esnada ihtiyaçları bizden daha farklı olan çocukları ne sıklıkla hatırlıyoruz ve bu ihtiyaçları anlamaya çalışıp cevap veriyoruz?

Maalesef ki kriz anlarında çocukların ihtiyaçları, duygu durumları genellikle yok sayılıyor. Çocukları doğru şekilde bilgilendirmekte ve çocukları gözeten eylemlerde bulunmakta birincil sorumluluk elbette kamu idaresinde. Ancak en ilgili makam olan Milli Eğitim Bakanlığı, rutin sınav süreçlerini bile çocuklar için bir krize çevirdiğinden, kamu idaresinin bu konuda karnesi oldukça kötü. Üstelik kamu idaresi çocuklar söz konusu olduğunda en çarpık söylemlerin şairi. Terörist çocuklar, geleceğimiz çocuklar, havan topuyla yok edilen çocuklar… Türkiye’de kamu idaresinin rolü maalesef kriz anlarını çocuklar için daha zorlaştırmak veya çeşitli hak ihlallerine yol açmak şeklinde oluyor. Ve böyle süreçlerde ilk önce yok saydığımız, adına karar verdiğimiz grup da çocuklar oluyor, belki de COVID-19 sürecinde salgından en az etkilenen grup olan çocuklara sokağa çıkma yasağı uygulanması bunun en yakın tarihli göstergesi.

Oysa çocukların gözetilmesi, fark edilmesi ve cevap verilmesi gereken yetişkinlerden farklı ihtiyaçları var. Bu bazen ilk kez karşılaştıkları şeyler için bilgi edinmek olabiliyor.  Bazen çocuğun bu süreçle baş edebilmesini sağlayacak bir destekleyici olabiliyor. Bazen de güvende olduklarını bilmek veya duymak olabiliyor. 

Çocuklar kriz anlarında kendilerini korkmuş, çaresiz, yalnız bırakılmış hissedebiliyorlar. Böyle zamanlarda her şeyden önce yeterli bilgiye ihtiyaç duyuyorlar. Özellikle onları doğrudan etkileyen olaylarda. Nitekim pandemi boyunca çocuklara yönelik bilgilendirme materyalleri çok sonraları bazı özel teşebbüslerle üretildi. Çocukların bilgi ihtiyacı çok uzun süre görmezden gelindi. Yaşlarına ve gelişimlerine uygun bilgiye erişim hakları ihlal edildi.

Çocukların ihtiyaçlarının doğru zamanda ve çocuk odaklı bir şekilde karşılanmaması bu alanın suistimaline de yol açıyor. Yetişkinlerin zorlandıkları, öfkelendikleri, kaygılandıkları kriz anlarında çocukların da zorlanmaya ve bunu ifade etmeye hakları var. Ancak çocukların kendilerini ifade etme biçimleri gelişimsel olarak yetişkinlerden bir hayli farklı olabiliyor. Çoğu zaman çocukların zorlanma davranışları toplumda “yaramazlık, terbiyesizlik, şımarıklık” gibi kavramlarla tanımlanıyor. Oysa bir çocuk baş edemediği, anlamlandıramadığı durumları bir kompozisyon edasıyla giriş, gelişme, sonuç şeklinde yetişkin biri gibi anlatamayabilir. Bu zorluğu öngörmek, çocuğun değişen davranışlarının nedenlerini anlamaya çalışmak ve gerekli önlemleri almak çocuğun çevresindeki tüm yetişkinlerin sorumluluğu.

Krizlere Hazırlanırken Çocukları Gözetmek

Türkiye’deki krizlerin ayrıca gözetilmesi gereken iki boyutu var. İlki doğal afetlerin ihmal veya plansızlık sebebiyle sonuçları bakımından insan kaynaklı krizler olması. İkincisi ise bu kriz ve afet anlarında kamu idaresinin sorumluluklarını yerine getirmemesi sebebiyle hak ihlallerinin ortaya çıkması. Bu iki unsur da bizi olası krizlere karşı örgütlenme, dayanışma ağları örme ve bilgi edinerek güçlenmeye çağırıyor. Toplanma alanlarının, güvenli iletişim kanallarının, ilk yardımın, destek alınacak kurumlara ait bilgilerin öğrenilmesi, mahalle, STÖ (Sivil Toplum Örgütü) veya kurum düzeyinde kriz ve afet eğitimlerinin yapılması bugünün bizi mecbur bıraktığı sorumluluklar. 

Çeşitli düzeylerde güçlenmek, dayanışma örmek ve örgütlenmenin yanı sıra kamu idaresine sorumluluklarını hatırlatmak da önemli. Zira bu sorumluluk bağı atlandığında devletin yedek tekeri konumuna gelmek ve kendimizi kamunun işlevini gönüllü olarak yerine getirir konumda bulmak işten bile değil. Kendi yaramızı sararken, yaranın derinliğinde sorumluluğu olan kamunun yükümlülüğünü ve bazen suçunu politik olarak hatırlamak ve dillendirmek gerekiyor.

Bu iki bağlamda da temel insani yardım standartları hem kendimiz hem devlet sorumlulukları bakımından bize kılavuzluk edebilir. Bu standartlar elbette çocuklara uyarlanmalı ya da bu kişilerin içinde çocukların da olduğu unutulmamalı.

KRİZ VE AFETLERDE İNSANİ YARDIM STANDARTLARI[1]

1- Krizden etkilenen topluluklar ve kişiler ihtiyaçları ile ilgili ve uygun yardımı alırlar.

2- Krizden etkilenen topluluklar ve kişiler ihtiyaç duydukları insani yardıma doğru zamanda erişebilirler.

3- Krizden etkilenen topluluklar ve kişiler sağlanan insani yardım ve faaliyetlerden olumsuz etkilenmezler ve kriz sonrasında hazırlıklı ve dayanıklı olup daha az risk altındadırlar.

4- Krizden etkilenen topluluklar ve kişiler haklarını ve yetkilerini bilirler, bilgiye ulaşabilirler ve kendilerini etkileyen karar verme süreçlerine katılırlar.

5- Krizden etkilenen topluluklar ve kişiler şikâyetlerini yöneten güvenli ve cevap veren bir mekanizmaya erişirler.

6- Krizden etkilenen topluluklar ve kişiler eşgüdümlü ve birbirini tamamlayıcı yardım alırlar.

7- Krizden etkilenen topluluklar veya kişiler, kurum ve kuruluşların edindikleri deneyim ve görüşlere bağlı olarak gelişmiş seviyede yardım sağlanmasını bekleyebilirler.

8- Krizden etkilenen topluluklar ve kişiler ihtiyaçları olan yardımı mesleki yeterlilik sahibi, iyi yönetilen personel ve gönüllülerden alırlar.

9- Krizden etkilenen topluluklar ve kişiler, kendilerine yardım sağlayan kurum ve kuruluşların kaynakları etkin, verimli ve etik şekilde yönetmesini beklerler.

 

Yukarıdaki standartlar çocuklar için gözden geçirildiğinde, destekten olumsuz etkilenmeme, bilgi edinme, katılım, yeterlilik sahibi personelden destek almak vb. başlıkların çocuklar ve çocuklar gibi farklı ihtiyacı olan çeşitli gruplar için ayrıca planlanması ve tasarlanması gereken standartlar olduğu görülecektir. Bu ve benzeri standartlar kitleyi homojen bir grup gibi görme eğilimine neden olurken, genelde bir kriz ve afet yaşayan grup fiziksel, kültürel, sosyal farklılıklar gösterir ve bu farklar ihtiyaçları da çeşitlendirir. Dolayısıyla, olası bir kriz anında çocuklar için hangi standartları hayata geçireceğimiz afet çalışmalarına mutlaka katmamız gereken unsurlar. 

Krizlere hazırlanırken üretilen içeriklerin çocuklar ve grubun farklılaşan ihtiyaçları için uyarlanması biz yetişkinlerin sorumluluğunda. Elbette bu uyarlama süreçleri çocuklar adına ve çocuklar olmadan yürüteceğimiz süreçler olmamalı. Çocukların görüşlerini, ihtiyaçlarını duymak için çocuk katılımını sağlayacak yöntemler üretmek her zaman için mümkün.

Kriz Anlarında Çocukları Desteklemek Kendimizi Desteklemekle Başlıyor

Çocukların kriz anlarında farklılaşan ihtiyaçlarını görmek için bir an durup “burada çocuk var” diye hatırlamamız ve ihtiyaçlarını anlatabilmeleri için onlara güvenli alanlar açmamız gerekiyor. Çocuklara duygularını ve ihtiyaçlarını anlatabilecekleri güvenli alanları sağlamak sadece ebeveynlerin değil çevredeki bütün yetişkinlerin sorumluluğu. Güvenli alanın bileşenleri ise; çocuğu yargılamadan, aşırı tepkiler vermeden dinleyebileceğimiz, gözlemleyebileceğimiz ve bize güvenmelerini sağlayacak açık bir iletişim. 

Şunu unutmamak gerekir ki; yetişkinlerin fazla kaygılı, gergin veya öfkeli oldukları anlar çocukların duygularını, ihtiyaçlarını ve zorluklarını paylaşmasını zorlaştırıyor. Bu sebeple çocuklara rehberlik etmek öncelikle kendimize ve bazen travma yaşayan ebeveyne rehberlik etmek anlamına geliyor. Çocuklar öğrenmelerinin büyük kısmını yetişkinleri modelleyerek ediniyorlar. Çocukları kriz anlarında fark etmek, öncelikle kendimizi de bu pornografik ve vandal akıştan çıkarmayı, bir adım geriye çekilmeyi gerektiriyor. Çocukların duygu ve ihtiyaçlarına alan açmak öncelikle yetişkinin kendine alan açmasıyla mümkün olabiliyor. Uçaklardaki güvenlik anonsunda dendiği gibi: “yanınızdakilere yardım etmeden önce kendi maskenizi takınız”. 

Türkiye toplumu duyguları ifade etmek konusunda pek yetkin sayılmaz. Burası öfkelenince ve sevinince silaha sarılan, üzülünce şiddete yönelen insanların ülkesi(!) Haliyle duygu dağarcığını geliştirmek için yetişkinlerin de desteğe ihtiyacı var. Kriz anlarına hazırlanmak için çocuklarla yapılacak çalışma ve etkinlikler, çocuklar kadar yetişkinlerin de kendilerini güçlendirmelerini sağlayabilir. 

Duygular konusunda son dönemde yayınlanan oldukça çok yayın bulunuyor. Bunları; duyguları tanımlamaya yönelik yayınlar, zorlanılan duygular konusunda destekleyen kitaplar ve uygulamalı kitaplar olarak tanımlayabiliriz.

Tanımlayıcı kitaplar:

  • Duygularıyla Arkadaş Olan Çocuk – Okuyan Koala
  • Renk Canavarı – Nesin Çocuk
  • Gönül Kuşu – Mavi Bulut
  • Benim Adım Sıkıntı – Nesin Çocuk
  • Ağlamak Yağmur Gibidir – İlksatır Yayınevi

 

Destekleyici Kitaplar

  • Öfke – Tudem Yayınevi
  • Öfkelendiğinde – Edam
  • Arkadaşım Korku – Taze Kitap
  • Üzüntü Kapını Çaldığında – Martı Çocuk
  • Tartışsak da Barışırız – Gergedan Yayınları
  • Avucundaki Öpücük – Okuyan Koala
  • Tavşan Dinledi – Gergedan
  • Korkma Korkma Ben Varım – İş Bankası Kültür Yayınları
  • Hışırtı – Nesin Çocuk
  • Akıllı Tilkinin Masalı – İş Bankası Kültür Yayınları
  • Fırtınalı Gece – İş Bankası Kültür Yayınları
  • Leo’nun Kabusları – YKY

 

Uygulamalı Kitaplar

  • Çocuklar İçin Duygularla İletişim Becerileri – Solo Unitas
  • Çocuklar İçin  Yaratıcı Baş Etme Becerileri – Solo Unitas
  • Şekerli Yağmurlu Tarifler – YKY
  • Duygu ve İhtiyaç Seti – Başka Bir Okul Mümkün Yayınları

 

Detaylı kitap listesi 

Bu destekçi kitaplar gibi materyallerden de destek alınarak okulda, evde veya kamusal alanda çocukların seslerini duyurmaları için çocuklara çeşitli araçlar sunulabilir ve ifade alanları açılabilir/bırakılabilir. Bu ifade alanlarının çocukların otantik duygu ve ihtiyaçları için tasarlanması önemli, zira yetişkinler  bu durumlarda çocukları kendi siyasi söylemlerine dekor haline getirmeyi ve çocuklar adına konuşmayı çok seviyorlar. Unutmamak gerekir ki, çocukların her zaman söyleyecekleri kendi sözleri vardır ancak doğru araç ve güven ortamı sağlandığında!

Sonuç olarak Türkiye, insan kaynaklı krizlerin her an olabildiği, doğal afetlerin sonuçları bakımından insan kaynaklı krizlere dönüştüğü, mekanizmalar işlemesi gerektiği gibi işlemediği için sıklıkla çaresizlikle baş başa kaldığımız bir ülke. Devletin yükümlülüklerini yerine getirmemesi ve işler mekanizmaların yokluğu bizi krizlere zihinsel ve fiziksel olarak hazır olmaya mecbur kılıyor. İlk yardımdan, kriz anlarında iletişimin nasıl olacağına kadar öğrenilmesi, düşünülmesi ve planlanması gereken şeyler var. Yetişkinler bu süreçlere ne kadar hazır olabilirse çocuklara da bu süreçlerde o oranda rehberlik edebilirler. Her hali zor bu ülkede kriz anlarından dayanışmayla çıkabilmemiz ve de bunu çocukları gözeterek yapmamız gerekiyor. Bunun da anahtarı yetişkinler olarak kendimizi güçlendirmek ve dayanışma ağları kurmak.

 

[1] Core Humanitarian Standard – Ayrıntılı bilgi için: https://corehumanitarianstandard.org/files/files/Core-Humanitarian-Standard-Turkish.pdf