Dengin Ceyhan: Beethoven Kendi İçinde de Büyük Bir Devrim Yapmıştı

El Yazmaları’nın Notu: Klasik müzikte devrimci dönüşümlere yol açmış ve çağlar boyunca dinlenen çeşitli eserlere imza atmış büyük besteci Beethoven’ın 250. doğum yılı vesilesiyle hazırladığımız mini dosya kapsamında piyanist Dengin Ceyhan ile yaptığımız röportajı siz değerli okuyucularımızla paylaşıyoruz.

 

Beethoven 250. doğum yılı pandemiye rağmen bütün dünyada çeşitli şekillerde kutlandı. Doğumundan 250 yıl geçmesine rağmen Beethoven’ı günümüzde de değerli kılan nedir?

Beethoven isminin bu kadar etkin ve kalıcı olmasının birçok sebebi var. Romantik dönemin kapılarını açan besteci olması, sonat formunu geliştirmesi, iyi bir matematik zekâsına sahip olması, gençliğini Fransız Devrimi ile bütünleştirmiş, bununla birlikte eserlerinde insan sevgisi, özgürlük, eşitlik temalarının yer alması ilk aklımıza gelen sebepler.

Müziğe şiirsel unsurların eklenmesi sadece döneminde bir öncü olmasına değil kendinden sonraki kuşakların yapmış oldukları bestelere de büyük etki etmiştir. Sadece besteciliği değil, karakteri ile de sıradışı bir hayatı oldu. Dönemin ünlü hocası C.Neefe’nin ardından J. Haydn ve W.A. Mozart’tan ders almış olması kuşkusuz onun sanat hayatındaki en büyük temel taşlar olmuştur.

Özetle Beethoven, sadece bugün 250. doğum yılını kutladığımız biri değil, dünyanın sonuna dek ismini yaşatacak olan bir sembol haline gelmiştir.

Beethoven, senfonik müziğe ilk kez insan sesi katan isim. Senfonik müziğe insan sesinin katılmasının özellikle o dönem için anlamı nedir? Bununla Beethoven’ın klasik müzikte bir devrim gerçekleştirdiğini söyleyebilir miyiz?

Beethoven’ın şiirsel unsurları bestelerinde kullanmış olması, daha sonrasında ilk defa bir senfonide insan sesinin kullanılmasına aracı olmuştur diye düşünüyorum. 9. Senfoni ilk defa 1824 yılında Viyana’ da  Karntnerthor Tiyatrosu’nda seslendirilirken, Beethoven uzun süredir senfoni bestelememişti ve yaklaşık 12 yıldır sahnelerden uzaktı. Daha da trajik olay ise, bu prömiyerden 23 yıl önce duyma problemleri başlamış, 23 yıl sonrası konsere ise tamamen sağır halde çıkmış olmasıdır.

Sadece klasik müzikte değil, kendi içinde de büyük bir devrim yapmıştır. F.Schiller’in 1785 yılında yazmış olduğu ”Neşeye Övgü” kasidesi 9. Senfoni’nin sonunda yer alması, Beethoven için insan sevgisi, özgürlük duygularının ne kadar önde olduğunun bir kanıtı gibidir.

Beethoven Fidelio operası için “Evlatlarımın arasında bana en büyük acıyı veren ve en fazla eziyet çektiren o oldu” der. Sizce Fidelio’nun beklenen ilgiyi görmemesinin ve Beethoven’ın onu böyle tanımlamasının nedenleri neler olabilir?

Beethoven’ın ilk ve tek operası ”Fidelio”. Fransız Devrimi konusuyla tarihin önemli bir kesitine ışık tutmuş bir operadır. 1791’de bestelenmiş ve 1805 yılında Tiyatro yönetiminin isteği doğrultusunda, Beethoven’ın itirazına rağmen “Fidelio, oder die eheliche liebe” adıyla sunulmuştur. 3 temsil sonrası olumlu/olumsuz tepkiler ardından gösterimine son verilmiş, 1 yıl sonra Beethoven, edebi danışman Stephan von Breuning ile operayı 3 perdeden 2 perdeye indirmiş, eser üzerinde düzenlemeler ve değişiklikler yapmıştır. 1807 yılında ise bir uvertür daha eklemiştir. Daha sonraki yıllarda eseri baştan aşağı gözden geçirmiş, 23 Mayıs 1814 yılında Viyana’daki gösterimi ile eser son halini almıştır. Üzerine 23 yıl çalışılmış, o dönem bekleneni çok da karşılamamış, Beethoven’ın hastalıkları ve sağırlığı dönemine denk gelmiş olması, Beethoven’ın ”Doğumunda bana en çok acı çektiren çocuğum” ifadesini kullanmasını güçlendirmiş bir ifadedir. Operanın sınırlı yerlerde ve az sayıda sahnelenmiş olması insanların o dönem eserin bilgisinden uzak olmasına sebep olmuş ve yine o dönem diğer eserleri arasından daha popüler olmamasına sebep olduğunu düşünüyorum.

Beethoven’ın ünlü eserlerinden biri, önce Napolyon Bonapart’a ithaf edip sonrasında “kızgınlıkla” ona olan ithafını sildiği Eroica. Eroica’nın Beethoven için önemi nedir?


 ”Kahramanlık Senfonisi”… 4 bölümden oluşan Beethoven’ın 3. Senfoni’si romantik dönemin kapılarını açan eser olarak kabul edilir. Yeni bir tarzda yazılan bu eser ilk başta halk tarafından kabul görmemiş, dönemin usta müzisyenleri eseri karışık ve başarısız bularak, sağırlığın ilk dönemlerini yaşayan Beethoven’ın müziği bırakmasını savunmuştur. Napolyon, Fransız Devrim Savaşları ve Napolyon Savaşları olarak adlandırılan dönemlerde Avrupa’yı etkilemiş bir komutandı. Demokrasi, özgürlük ve adalet yanlısı, feodal kanunları ortadan kaldıran, yeni bir eğitim sistemi inşa etmiş, Yahudi ve dini azınlıklara özgürlük sağlamıştır. Orta sınıfın yasalar önünde eşitliğini, dini otoriteye karşı devlet gücünü savunmuştur. Bu tavırları Beethoven’ın kendisine hayran kalmasını sağladı ve Beethoven 3. Senfoni’yi Napolyon’a ithaf ederek yazmaya başladı. Napolyon’un 1805 yılında kendini imparator ilan etmesi ve elinde bulunan yetkiler ile gücünün yükselmesiyle demokrasi, adalet ve insan hakları yolundan farklı bir noktaya sürüklenmiştir. Bu durum Beethoven’da şok etkisi yaratmış, eserin ilk sayfasında ”Napolyon’a ithafen” yazdığı yazıyı karalamış ve sonrasında sayfayı tamamen yırtıp ”Vücudu halen yaşadığı halde ruhu çoktan ölmüş olan büyük bir adamın hatırasına hürmeten” yazarak bestesini tamamlamıştır. Sadece müzikal açıdan yeni bir anlayışla beste yapması değil, hayatının da en karışık duygularını yaşamasına sebep olan olayların başlangıcı olan 3. Senfoni bu sebeplerle her zaman çok önemli bir yere sahip olacaktır.

Sizin eklemek istediğiniz bir şeyler olur mu? Teşekkür ederiz.

Son olarak da Beethoven’ın, kalbimde özel bir yeri olan sözünü paylaşmak isterim…

”İnsanlar arasında iyilikten başka hiçbir üstünlük kabul etmem. Karakterin olmadığı yerde, ne büyük sanatçı, ne de büyük mücadele adamı vardır. Orada var olan, zamanın yok ettiği, içleri boş yaratıklardır. Bütün mesele, büyük görünmek değil, gerçekten büyük olmaktır.”