Restleşme Nereye Gidiyor?

Türkiye’de bir devlet ele geçirme ve devletin yönelimini belirleme biçimi olarak operasyonlar zirvedekiler tarafından sık sık uygulandı. Ergenekon, Balyoz, Selam Tevhid, FETÖ gibi isimlendirmelerle gerçekleştirildi operasyonlar ve artık içine girdiğimiz yeni dönem yeni operasyonları olası kılıyor.

Uzun bir süredir AKP içerisindeki ve daha geniş bir çerçevede ele alacak olursak, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası devletin bekası etrafında örgütlenen bir koalisyon olan Cumhur ittifakı içerisindeki çıkışlar dikkat çekiyordu. Halka karşı düşmanlık konusunda birbirlerinden farkı olmayan güçlerin, zirvedeki iktidar alanını paylaşmak söz konusu olunca aralarında itiş kakış eksik olmuyor.

AKP içi hiziplerin itiş kakışı, gözler önünde seyreden bir kavgaya dönüştü. Metiner-Soylu kapışmasının yanı sıra erkekler futbol liginde Başkaşehir’in şampiyonluğu da bir başak çatlağı gözler önüne serdi.

Hatırlanacağı gibi Mehmet Metiner, 18 Temmuz akşamı CNN Türk canlı yayınındaki programa konuk olmuş ve programda Fethullahçı kadroların Emniyet içerisinde kritik yerlere atandığını iddia etmişti. Metiner sözlerinin devamında “İsimler var bizde. Burada açıklamamıza gerek yok” demişti.

Bu iddialara Süleyman Soylu’nun cevabı sert oldu. Canlı yayına bağlanan Soylu, “Elimizde isimler var demesini kendime bizatihi hakaret kabul ediyorum”  dedi ve Metiner’in herhangi bir cevap vermesine izin vermeden yayından ayrıldı. Malumunuz, kavga ertesi gün sosyal medyada devam etti. Devreye “Bakara Suresi” bile girdi.

Metiner’in yayında sarf ettiği itham edici sözler dışında, bir süre önce görev yeri değiştirilen İstanbul il emniyet müdürüne selam yollaması da dikkat çekici idi. Bir süre önce, Pelikan çetesine yakınlığı ile bilinen İstanbul emniyet müdürünün görev yerinin Soylu merkezli bir operasyonla değiştirilmesi ve yerine Soylu’ya yakın bir ismin atanması dikkate değer bir hamleydi. Metiner’in canlı yayında sarf ettiği sözler Pelikan çetesinin bir hamlesi mi acaba diye düşünürken, bu defa tescilli Pelikancı Cemil Barlas tarafından Metiner hedefe konuldu. Yaşananların iç dünyasını belki anlamak güç, belki Barlas ile Metiner arasında bir danışıklı dövüş vardır ya da başka bir şey söz konusu…

Yaşananlar Gerçek

Bu olasılıklar üzerine söylem üretmek belki afaki ancak bilinen bir şey varsa o da bunun ciddi bir çatlak olduğudur. Artık AKP içerisindeki kavga inkâr edilemeyecek düzeyde bir açıklığa büründü. Doğrusu Metiner gibi bir tipin Soylu ile kafa kafaya gelmesi ve bu durumu belli bir ölçüde sürdürmesi dikkate değer. Bunu tek başına yapabilecek kalibrede bir kişi olmadığı çok açık ve muhtemeldir ki birileri tarafından destekleniyor.

İç kavganın bir diğer yansıması ise futbol alanında gözlemlendi. Erkekler futbol liginde Başakşehir’in şampiyonluğu sonrası her ikisi de AKP içi kliklerle desteklenen (elbette diğer birçok kulüpte de geçerli bu) Başakşehir ve Trabzonspor’u karşı karşıya getirdi. Emine Erdoğan’ın akrabası olan Başakşehir başkanı Göksel Gümüşdağ, Türkiye’de futbolla ilgili her alanda, neden ve nasıl olduğu bilinmeyen bir şekilde yer aldı. Geçmişte, futbolla ilgili her organizasyonda, her toplantıda bir şekilde fotoğraf karelerine girmiş, Galatasaray kongre üyeliği yapmış, Türkiye Futbol Federasyonu başkanlığına aday olmuş, kulüpler birliği başkan yardımcılığı ve başkanlığı yapmış, AKP iktidarının futboldaki en önemli ismi olmuştur. Kendisinin bu konumda Bilal Erdoğan tarafından desteklenip kollandığı da biliniyor.

Ancak futbol pastasına tek başına çöreklenememiş, Türkiye Futbol Federasyonu ve Merkez Hakem Kurulu içerisinde Ağar’cısından Ergenekoncusuna, Cemaatçisinden AKP’lisine kadar devlet fraksiyonlarının hepsinin buralarda konumlanarak oradaki gücü kontrol altına almaya çalıştıklarına bolca tanık olduk.

Futboldaki bu kirli ilişkiler ve itiş kakış yalnızca farklı fraksiyonlar arasında yaşanmadı. Bu sezon gördük ki AKP içerisinde iki farklı hizip Başakşehir ve Trabzonspor arkasında konumlanarak mücadele içerisine girdiler. Bu mücadelede Bilal Erdoğan/Göksel Gümüşdağ desteğindeki Başakşehir, Berat Albayrak destekli Trabzonspor’u alt ederek şampiyonluğu ulaştı. Doğrusu ikisi de çoğu zaman güzel futbol oynadılar ve aralarındaki rekabet salt siyaset alanında cereyan etmedi. Bizi ilgilendiren kısmı açısından, şampiyonluğun ertesi günü Albayrakların -Berat Albayrak’ın kardeşinin yönettiği Turkuvaz Medya grubuna ait- gazeteler gazetelerinin attıkları manşetler oldu. Takvim ve Fotomaç gazeteleri şampiyonluk haberlerini “Karanlık Sezonun Karanlık Şampiyonu” olarak verdi. Haberin içeriğinde gazete şu ithamlara yer verdi:

Sezon boyunca MHK ve TFF içinde bazı isimler tarafından açık şekilde desteklenen Başakşehir evinde Kayseri’yi 1-0 yenerek mutlu sona ulaştı. Ancak şampiyonluk maçı bile tartışmalara yol açtı. 65’te stattaki elektrik kesintisine 15 dakika çözüm bulunamadı ‘Trabzon‘a çekilen operasyonun damga vurduğu sezon’ aynı dünkü maç gibi karanlıkta kaldı.[1]

Aynı medya grubunun spor gazetesi olan Fotomaç da aynı ithamlarla verdi haberi:

Hakemler kimi maçlarda adeta Başakşehir’in sahadaki 12’nci oyuncusu gibi hareket etti. Örneğin 26. haftadaki kritik Trabzon-Başakşehir maçında Nwakaeme’nin düşürüldüğü pozisyonda Trabzon’un buz gibi penaltısı verilmedi. 28. haftadaki A.Gücü-Başakşehir maçında ise başkent ekibinin attığı ikinci gol verilmeyerek Başakşehir’in önü iyice açılmış oldu.[2]

Bu, Futbolu Aşar

Belki basit bir futbol tartışması gibi gelebilir ancak iki farklı AKP hizbinin futbol içerisinde girdiği bu mücadelenin futbolu aşan bir boyutu olduğunu düşünüyorum. AKP-Cemaat kavgasının fitilini ateşleyen olaylar için hafızalarımızı yoklayalım. 3 Temmuz 2011’de başlatılan futboldaki şike operasyonu bu kavganın nedenlerinden biriydi. O kavga hızla siyasal alana sıçramıştı ve sonrası hepimizin malumu.

Şimdi yine böyle bir ortama gidiyor gibiyiz. Ortam, iktidarı paylaşan hiziplerin birbirlerine karşı operasyonel tutum takınmalarının önünü açıyor, duvarda asılı duran silahlar öykünün sonunda patlamayı bekliyor. Evvela Turkuvaz Medyanın giriştiği saldırıda yapılan haberlerde bir hedef gösteriliyor: MHK ve TFF içerisindeki odaklar. Bu haber dili bana bir operasyon hazırlığı ya da bir operasyon tehdidi gibi geliyor. Türkiye’de bir devlet ele geçirme ve devletin yönelimini belirleme biçimi olarak operasyonlar zirvedekiler tarafından sık sık uygulandı. Ergenekon, Balyoz, Selam Tevhid, FETÖ gibi isimlendirmelerle gerçekleştirildi operasyonlar ve artık içine girdiğimiz yeni dönem yeni operasyonları olası kılıyor.

Faşistleşme yolunda ilerlerken bu da nereden çıktı diyebilirsiniz ancak bu tam da faşizmin ilerleyişinin doğasına uygun bir şey. Esneme kapasitesi git gide daralırken, küçük ayrıntılara, pürüzlere, nüanslara, güç dayatmalarına yer olmaz. Ayrıksı olan, ben de varım diyen, iktidarı eleştiren (Bu arada geniş koalisyondaki dökülmeleri de göz ardı etmeyelim. MHP’li Cemal Enginyurt olayını, Perinçek’in adım adım muhalefete itilmesini ve Türk Tarih Kurumu başkanının istifayla sonuçlanan çıkışını unutmayalım) çatlaklara yer yoktur ve böylesi homojenleşme hamlelerine ihtiyaç vardır.

Operasyonlara doğru gider mi, yoksa hesaplaşma bir süre ertelenir mi göreceğiz. Bildiğimiz, faşizmde çok başlılık olmaz ve bir hesaplaşma kaçınılmaz. Bu arada sokağa inme denemeleri yapan halk güçlerini unutmayalım. Baroların yürüyüşü, HDP’nin yürüyüşü, Suruç anmaları, Pınar Gültekin cinayeti sonrası oluşan yüksek tepki… Bu tehditleri de hesaba katıyor olmalılar.

[1] https://www.takvim.com.tr/spor/2020/07/20/karanlik-sezonun-karanlik-sampiyonu-basaksehir-2-kez-elektrigin-kesildigi-macta-sampiyon-oldu

[2] https://www.fotomac.com.tr/superlig/2020/07/20/super-ligin-en-saibeli-sezonu-1595207576