İnşaat İşçileri: “Evde Kalırsak Açlıktan, Çalışırsak Virüsten Öleceğiz”

El Yazmalarının Notu: Koronavirüs salgınıyla ülkemizde hayat durma noktasına gelse de işçiler çalışmaya devam ediyorlar. Küresel salgın koşullarında inşaatlarda da çalışma durmadı, durdurulmadı. Çünkü, karantina sınıfsaldı ve sermayenin projelerinin yetişmesi gerekiyordu. Şantiyelerde Covid 19 testi pozitif çıkan işçilerin olmasına rağmen, işçiler çalışmaya zorlanıyor. Galataport şantiyesinde  çalışan Dev-Yapı İş Sendikası İstanbul Avrupa Yakası temsilcisi Hasan Oğuz kalp krizi geçirerek hayata veda etti. Ölüm belgesinde ise “bulaşıcı hastalık” yazıyordu. Patronların kar hırsı işçilerin canını yok sayıyor ve daha nice işçi bu sebeple ölüme terk ediliyor. Halihazırda işçi sağlığı ve güvenliği açısından yetersiz olan şantiye koşulları, koronavirüs salgınında da herhangi bir önlem alınmadan sürdürülüyor. Sigortasız, kayıtsız ve güvencesiz çalışma açısından ilk sırada yer alan inşaat sektöründe çalışan işçilerle yaptığımız röportajı siz sevgili okuyucularımızın ilgisine sunuyoruz.

 

-Merhaba. Dünya çapında bir salgın halini alan koronavirüs salgınına karşı önlem olarak ülkeyi yönetenler halka “Evde kal” “Hayat eve sığar” diyor. Sizce evde kal demek yeterli mi? Sizin evde kalma şansınız var mı?

1.”Hayat eve sığar” söyleminin zenginler için bir anlamı var. Ama bizim gibi çalışmak zorunda olanlar için pek bir anlamı yok. 800 metrekare evi ve bir o kadar da bahçe alanı olanlar için, evet belki hayat eve sığar. Biz yevmiye usulü çalışan beden işçileri için ise maalesef hayat eve sığmıyor.

Ben zaten gurbetçiyim ve evimden uzakta çalışmak zorundayım. Daha evimize gidemedik, ben ve burada çalışan daha nice arkadaşım dahil.

2.Bizim koşullarda herhangi bir değişiklik olmadı. Çalışmaya devam ediyoruz. Olumsuz etkileri oluyor tabi. Her an bir telaş, bir korku… Çünkü şantiye kampı toplu yaşam alanı olduğu için her an enfekte olma riskimiz var. Biz gurbetçiler şantiye dışına pek çıkmıyoruz ama evciler yani toplu taşıma kullanıp da burada çalışanlar hem dışarıdan virüs getirme riskleri oluşturuyor hem de evine gidince ailesine bulaştırma riski taşıyor.

3. Alınan önlemler doğrultusunda haftada iki kere ilaçlama yapılıyor, belli yerlere dezenfektanlar konuldu, yemek zamanları sosyal mesafe sözde korunmaya çalışılıyor. Yemekhane sırasında çizgiler çizerek birer metre arayla mesafe konuldu. Ve yemek yenilirken masalarda iki kişi çapraz olarak masalarda yemek yeniliyor. Ayrıca daha önce animak dediğimiz asansörde çalışacak ekipteki kişi sayısına göre eleman alırdı. Şimdi dörder kişi alıyor.

4. Biz yevmiye usulü çalışıyoruz, çalışmadığımız gün puantaj defterine sıfır yazılıyor. Dolayısıyla aslında bize izin verildiğinde ya da işten çıkarıldığımızda herhangi bir sosyal güvencemiz yok. İnşaat işçileri olarak bu çalışmadığımız zamanlarda geçinmek için bir destek yapılmalıdır. 

– Salgın günlerinde inşaatlar durdurulmadı. Siz de çalışmak zorunda bırakılan milyonlarca işçi gibi çalışmaya devam etmek zorundasınız. Salgından sonra çalışma koşullarınızda ne gibi değişiklikler oldu? Salgın günlerinde çalışmak sizi nasıl etkiliyor? Çalışmaya devam ediyor oluşunuz evinize nasıl yansıyor?

1. Benim evde kalma şansım yok evde kalmam için devletin maaş vermesi gerekiyor. Hayatımı idame ettirmem için çalışmak zorundayım. Şantiyeler çalışmaya devam ettiği sürece ben de boş kalamam. Çünkü birikmiş param yok. Zaten daha önce de çalıştığımız yerlerden paramızı tam alamamıştık.

2. Salgından sonra çalışma hayatımızda pek bir şey değişmedi. Aynı şekilde çalışıyoruz, aklımızda hep hastalık var tabii. Ben ve ailem korku içindeyiz. Çünkü her an hastalık kapabilirim ve aileme bulaştırabilirim.

3. Bizim çalıştığımız şantiyede hiçbir önlem alınmıyor. Çok kalabalık bir şantiyedeyim, 250-300 civarı işçi var. Sadece görünen yerlerde birkaç önlem alınıyor. Dışarıdan gelenlerin ateşi ölçülüyor filan. Ateşi yüksek çıktı ve diyelim ki arkadaş da hasta. Onda varsa zaten kaç gündür beraber çalıştığımız kişi olduğu için aslında hepimiz risk altındayız demektir. Etkili önlemler alınmıyor maalesef. Şantiye yetkilileri ve iş güvenlikçilerle toplantı oldu. Buradaki alınan önlemler yeterli mi diye sorduğumda, kendisi de yeterli olmadığını kabul etti ama sonunda isteyen çalışır istemeyen gider dedi. Bizi hayatımız ve işimiz arasında bırakıyorlar.

4. Bizim talebimiz bizi geçindirecek bir maaş ve insanca yaşamak. Bir emekçi olarak korku içindeyim. Devlet ve patronlar sadece kendi cebini görüyor, işçiyi gören yok. Kısacası bizi düşünen yok, ölüme terk ediliyoruz.

Şantiyelerde önlemler çok az hatta hiç yok denilebilir. Yüzlerce işçi aynı yerde yemek yiyor, aynı yerde kalıyoruz, aynı yerde duş alıyoruz. Dezenfektanlar yok, maskeler günlük verilmiyor. Eldivenler haftalarca kullanılıyor. İşçilerin zaten birçoğunun sağlık durumu iyi değil, kaldığımız yerler rutubetli, çalıştığımız süreç içerisinde toz tutmaktan ciğerlerimiz çok kötü bir durumda. Hasta olan arkadaşlar hastaneye gidemiyorlar, gittiği zaman yevmiyesinden kesiliyor. 

– İşçileri salgından korumak adına iş yerinizde herhangi bir önlem alındı mı? Risk grubunda olan veya evde risk grubunda olan biriyle kalan işçiler için alınan ekstra önlemler var mı? Bu bağlamda iş yerinizden herhangi bir talebiniz oldu mu? 

1. 2020 yılı biz inşaat işçileri için çok kötü bir yıl. Devlet bize “Evde kal” diyor, ama evde kalırsak açlıktan öleceğiz, çalışırsak virüsten öleceğiz. Biz inşaat işçileri bir şekilde çalışmak zorundayız. İşçilerin elinde birikmiş bir para yok, çalışmazsak aç kalırız. Zaten verilen para da ekonomik krizden dolayı vergilere, zamlara gidiyordu. Şimdi bir de salgından dolayı iyice zor duruma düştük. 

2. Patronlar zaten bu virüsü fırsata çevirdiler. Salgından dolayı işsizlik inanılmaz artış gösterdi. Sigortasız, düşük yevmiyeyle çalıştırıyorlar.Herkes gibi biz de korku içindeyiz. Ne olacak, nasıl olacak diye belirsizlik yaşıyoruz. Bunalım yaşıyoruz.  Bu yüzden işçiler çalıştığı zaman dalgın ve dikkatsiz çalışıyorlar. İş kazaları ve iş cinayetleri riski daha da artıyor.

3. Şantiyelerde önlemler çok az hatta hiç yok denilebilir. Yüzlerce işçi aynı yerde yemek yiyor, aynı yerde kalıyoruz, aynı yerde duş alıyoruz. Dezenfektanlar yok, maskeler günlük verilmiyor. Eldivenler haftalarca kullanılıyor. İşçilerin zaten birçoğunun sağlık durumu iyi değil, kaldığımız yerler rutubetli, çalıştığımız süreç içerisinde toz tutmaktan ciğerlerimiz çok kötü bir durumda. Hasta olan arkadaşlar hastaneye gidemiyorlar, gittiği zaman yevmiyesinden kesiliyor. 

4. Biz inşaat işçilerinin ortak talepleri olarak ücretli izin istiyoruz. Sadece sigortalı değil bütün işçiler için ücretli izin verilmelidir 

-Ücretli izin, bugün çalışmak zorunda bırakılan milyonlarca işçinin ana talebi. İnşaat işçileri olarak sizlerin talepleri neler?

– Başta kronik rahatsızlığı olanlar olmak üzere tüm işçilere ücretli izin verilmelidir.

– İşçilerin günlük ateş ölçümleri yapılmalı. Yaygın test yapılarak vakalar tespit edilmeli ve tedavi sürecine gidilmelidir.

– Yemek yeme ve dinlenme alanlarında hijyen ve koronavirüs kurallarına uyulması için önlemler alınmalıdır.

– Şantiyede kalan işçilere maske ve eldiven günlük verilmeli. Eve giden işçilere eve giderken ve işe gelirken ayrı günlük maskeler ve eldiven verilmeli.

– Birlikte çalışan işçi sayısı azaltılarak vardiyalı sistemde çalışılmalı.

– Lavabolar, banyolar, koğuşlar düzenli olarak temizlenmeli. Soyunma alanlarındaki dolaplar kirli ve temiz biçimde ayrılmalı. Ayakkabıların temizliği sağlanmalı.