Cehennemin Kapıları (Zaten) Açık

İran molla rejiminin, gücünün farkında olarak, saldırılarına yan kuvvetleri katarak ABD ve İsrail’in gücünü dengeleme arayışından olacağı bu açık. Bundan dolayı da rejim, Orta Doğu halklarının (Irak’taki ABD karşıtı yürüyüşte görüldüğü üzere) ABD ve İsrail karşıtlığını istismar ederek “anti-emperyalist” bir postu üzerine giymekten yüksünmeyecektir.

Kasım Süleymani suikastı ile birlikte, neredeyse Orta Doğu ile bütünleşmiş sözcük oyunlarının tekrardan zuhur ettiğini gördük.

Fakat her zamanki gibi bunlardan sadece biri daha öne çıkarak gündeme oturdu: “Cehennemin kapıları açıldı”.

Cehennemin kapılarını açan taraflar olarak ifade edilen ABD ve İran’ın, suikastın ardından geçen süreçte savaşın ateşini “cehennem” derecesine çıkaracak saldırılardan kaçındıkları gözüküyor. Bunda her iki tarafın da kullanmaya başladığında bölgeyi gerçekten cehenneme çevirecek silahlara sahip olmalarının yanı sıra, Orta Doğu’da süregiden durumun çok da “farklı” olmamasının payı büyük.

Kapitalizmin Krizi ve Sert Güç Zorunluluğu

Irak’ın işgali ve “Arap Baharı” süreciyle kalıcılaşan “savaş hali”, iniş ve çıkışlarla birlikte Orta Doğu’nun devam edegelen ahvali.

Bu nedenle Kasım Süleymani suikastı, bu “savaş halinin” tamamına biçim verme potansiyeline sahip bir olay olmakla birlikte, savaş halinin bir parçası da. Nitekim kendi deyimiyle “İran’ın Orta Doğu politikasına şekil veren” Süleymani de bu savaş halini var eden öznelerden biriydi.

Orta Doğu’da savaş halinin var olmasında her ne kadar bu öznelerin payı büyük olsa da temel belirleyenin (özellikle ABD özelinde) kapitalizmin ve onun en yüksek aşaması olan emperyalizmin kendisinin olduğu aşikâr.

Kapitalizmin çıkış emaresi göstermeyen yapısal krizi ve bununla birlikte emperyalizmin hegemonya krizi, bölgeden emperyalist merkezlere akacak “artık”ın öncesine nazaran daha da fazla zor yoluyla elde edilmesini mecbur kılmakta. Dolayısıyla ABD emperyalizmi, dünyanın her yerinde “sert gücünü” göstermek zorunda.

Mollalar Savaş Halinden Memnun

ABD’ye düşen bu “öncülük rolü”, kapitalizmi doğrudan karşısına almayan, piyasanın yarattığı değerden pay alma mücadelesi içerisindeki bütün öznelerin kendilerini ve davranışlarını da haliyle belirliyor.

Küresel ve bölgesel özneler, çeşitli koşullara ve kendi güçlerine göre ABD’nin bu sert gücü doğrultusunda konum almaktalar.

Krizin ortaya çıkardığı iktidar boşluklarında ise, bu konumlarını güçlendirip geliştirerek paylarını arttırmaktalar.

Irak’ın işgalinden bu yana, İran’ın izlediği stratejiyi de bu bağlamda ele alabiliriz.

1979’da iktidara gelen mollalar, destekledikleri Şah rejiminin devrilmesinin akabinde toplumsal desteklerini başarılı bir şekilde kullanarak İran solunu ekarte ederek iktidarı aldılar.

Ardından Irak ile girişilen savaşla, rejimini kurmayı ve yerleştirmeyi beceren mollalar, günümüze kadar çeşitli savaş hallerini ve gerilimlerini kullanarak halkın rızasını almayı ve böylece rejimlerinin devamını ve sömürü mekanizmasının kendilerine çalışmasını sağladılar.

Kudüs Ordusu, Devrim Muhafızları vb. gibi askeri kurumların İran’daki molla rejimi (ve İran burjuvazisi) için önemi burada yatmakta. Bu askeri kurumlar sayesinde 2000’lerin başından itibaren oluşan boşluklara sızan ve Suriye, Irak, Yemen ve Lübnan’a yayılabilen molla rejiminin, Orta Doğu’daki savaş halinden oldukça memnun olmaları sürpriz olmasa gerek.

Karşılıklı Hamleler

Bu bağlamda Süleymani suikastı, İran mollaları için önemli bir kayıp olmakla birlikte, savaş halinin derinleştirilmesi için de büyük bir fırsat taşıyor.

Günümüz Yezidlerine (ABD ve İsrail) karşı kendisine günümüz Hüseyin rolünü biçerek mazlumların (Filistin direnişçilerinden Yemen’deki Husilere) yardımına “koşan” Süleymani imgesi, İran’daki molla rejimine Orta Doğu’daki ABD karşıtlığından da faydalanarak birçok bölgeye sızma fırsatını sunuyor.

ABD üslerine yapılan nokta atışı saldırılar da, rejimin bu fırsattan faydalanmaya çalışacağına işaret ediyor.

Fakat rejimin, gücünün farkında olarak, saldırılarına yan kuvvetleri katarak ABD ve İsrail’in gücünü dengeleme arayışında olacağı açık.

Bundan dolayı da rejim, Orta Doğu halklarının (Irak’taki ABD karşıtı yürüyüşte görüldüğü üzere) ABD ve İsrail karşıtlığını istismar ederek, “anti-emperyalist” bir postu üzerine giymekten yüksünmeyecektir.

ABD ve İsrail ise; bu ve benzeri nokta atışı saldırılarla, bölgedeki savaş halinin kontrolünü sağlamaya çalışıyorlar. Diğer öznelerin (Rusya, Türkiye, Suudi Arabistan gibi) bu savaş halini kontrol edecek kapasiteye sahip olamadıklarından mütevellit, kendilerine “bağımlılıklarının” farkında olan bu ikili, var olan durumu, “devrimci” bir duruma yol açmayacak bir şekilde müdahaleler yapmaya devam edecekleri görülüyor.

Tarih Çağırıyor

Orta Doğu’daki savaş halinin devrimci bir duruma dönüşmesi ise giderek güçlenen bir olasılık haline geliyor.

Bu savaş halinin on yıllardır yarattığı yoksulluk, yolsuzluk, ölüm Orta Doğu halklarının isyanını daha da körüklüyor.

Irak halkı yüzlerce ölüye rağmen yürüyüşünü sürdürüyor.

Süleymani suikastiyle İran’ın istismarına açık olsa da Irak halkının protestosundan ABD kadar mollalar da payını alıyor. Irak halkı meydanlarda ve sokaklarda başka bir Irak’ı inşa ediyor.

Keza Lübnan’da da protestolar kimi zaman düşük seviyede olsa da devam ediyor. Kurulan yeni hükümet halkın protestolarını dindirmek yerine arttırmış durumda. Halkın nezdinde mezhepsel rejimin meşruiyeti bitmiş halde. Lübnan sokakları da Irak sokakları gibi yeninin inşa edildiği mekan oluyor.

Süleymani suikasti öncesinde sokakları dolduran İran halkı, suikastin açtığı duygu selinin kendisini dindirmesine izin vermeden rejime karşı yürümeye devam ediyor. Rejimin düşürdüğü sivil uçağa yönelik tepkilerin de gösterdiği üzere mollaların durumu hiç de kolay değil.

Orta Doğu’daki bu savaş hali, kapitalizmin kriziyle birlikte derinleşiyor.

Bu durumun derinleşmesine karşı Orta Doğu halkları meydanlarda ve sokaklarda yüzlerce ölü vererek direnişini sürdürüyor. Bu direnişlerin çeşitli yerlerde ve değişik biçimlerde büyüyerek genişlemesi, oldukça güçlü bir olasılık.

Tarih, Orta Doğulu devrimcileri daha şiddetli bir şekilde çağırmaya devam ediyor.