Ben Ağlıyorum, Siz Ağlıyorsunuz. Ama Bizim Günümüz Gelecek. – David Broder

El Yazmaları’nın Notu: 12 Aralık’ta gerçekleşen Britanya seçimlerinde, Jeremy Corbyn önderliğindeki İşçi Partisi’nin seçimlerde uğradığı yenilginin nedenleri ve olası sonuçları üzerine bir dizi yazı çevirmeyi uygun bulduk. Bu yazılardan ilkini dün yayımlamıştık. Yazı dizimizin ikincisinde Jacobinmag.com’da yayımlanan David Broder imzalı yazıyı Max Zirngast’ın çevirisiyle ilginize sunuyoruz.

Çıkış anketleri* doğruysa eğer, Britanya’daki seçim sonucu basitçe dehşet verici. İngiltere’de İşçi Partisi seksen kadar sandalyeyi doğrudan Tory**lere kaptırdı. Hemen hemen her seçim bölgesini kazanmaya kararlı olan her ikisi de (İşçi Partisi ve Muhafazakâr Parti, çev. notu) sınırın kuzeyinde, İskoç Milliyetçilerine sandalye akıttılar. Fakat bu Boris Johnson’ın sert özelleştirmeyi savunan, mülk sahiplerini destekleyen ırkçı politikası için büyük bir yetki kazanmasını önlemenin yakınından bile geçmiyor.

Bu kadar kötü bir sonuç elde edeceğimizi düşünmüyorduk. Seçim gecesi saat 10’da yayınlanan IPSOS MORI’nin çıkış anketi Tory’leri – seçim öncesi yapılmış olan bütün tahminlerin en kötü ucunda- 86 sandalye üstün gösteriyordu. Daha da kötüsü, geçtiğimiz yüzyılda çoğu İşçi Partisi tarafından kazanılan (daha çok partinin artık olmayan sanayi kollarında örgütlenerek kazanılan) sandalyeler, şu an düşük vergi ve düşük kamu hizmetlerinin partisine geçti.

Tüm göstergelere göre belirleyici kayma Brexit üzerine yaşandı. Boris Johnson, ne kadar boş da olsa, “Brexit’i halledelim” diyince, İşçi Partisi ikinci bir oylamaya çağrı yapıp, 2017’deki pozisyonundan, yani 2016 referandumunun sonuçlarını yerine getirmekten uzaklaştı. Son genel seçimden önce, demokratik kararının altını oymayı öfkeli bir şekilde reddettik. Bu sefer sanki kabullenmiş gibiydik.

Çıkış Seçmenini İnkâr Etmek

Sonuç partimiz geç başladı, o yüzden çıkış anketlerini arabada telefonumdan izlemek zorunda kaldım. Toryler 368, İşçi Partisi 191 sandalye… İyi bir sonuç alsaydık, bu araba içi izleme partisi romantik bir hatıra olabilirdi, acemice bir kampanyanın deli dolu sonu olabilirdi. Fakat anket geldi ve sonrasında dakikalarca sessizce oturakaldık. Belki de o yüzden yenilginin derin sebeplerini yorumlamakla fazla hızlı olmayalım. Yine de, kimi olgular çok açık, kampanya boyunca da öyle idi.

En basit şekilde, liberaller taze ortayolcu bir lider ararken koşa koşa Corbyn’in fazla “sol” ve fazla “radikal” tespitine varırken, basit gerçek şu ki 2017’de bizzat Corbyn liderliğiyle Tory’lerin çoğunluğu kazanmalarının önüne geçtiğimiz zamandan çok daha kötü bir sonuç aldık. En korkunç kaybetmeler AB’den çıkışa oy veren İşçi Partisi bölgelerindeydi. İnsanlar Corbyn’in “terörist” bağlantılarına dair yalanların iç yüzüne bakabildiyse bile, Brexit ile ilgili pozisyonumuzun saçma olduğunu gördüler.

Kimileri, sadece kandırılmış Momentum*** üyelerinin Corbyn’e inandığını söyleyebilirler. Durmadan onun antisemitik olduğuna dair yalanlar duyduk ve BBC siyasi editörünün açıkça bize karşı olduğunu da. Ama bu gerçekten belirleyici miydi? Son haftalarda kendi yaptığım kapı önü sohbetleri başka bir azınlığın, kalma tarafında olan azimli kesimin, 2016 referandumunun sonuçlarını tersine çevirme yönündeki gayretli baskısının çok daha zarar verici olduğunu gösterdi. Bu, ortalama bir seçmenin, özellikle de güçlü bir şekilde çıkma taraftarı olan daha önceden sanayileşmiş [şimdi post endüstriyel çev.notu] Kuzey İngiltere’deki kesimin, referandum sonuçlarını kabul edişiyle karşı karşıya getirdi bizi.

Seçim sonuçlarını geniş bir ırkçılığın ya da medya önyargısının ifadesi olarak görmek (ki her iki olgu seçimde gerçek faktörler idi) önümüzdeki mücadelelerde ciddi bir şekilde kafa karıştırıcı olabilir, özellikle de İşçi Partisinin ileriye dönük yolunu seçmesinde. Çıkma vs Kalma tartışmasının seçimi belirlenmesine izin vermemeliydik. Fakat İşçi Partisi’nin ikinci bir referandum çağrısı tam olarak bunu becerdi. Avrupa’nın her yerinde liberal kültür savaşçıları tarafından belirlenen sosyal demokrat partiler neredeyse yok olma yolunda. İşçi Partisi buna daha iyi direndi, ama sadece görece daha iyi.

Böyle olmak zorunda değildi. İki buçuk sene önce Corbyn liderliğinde oyların yüzde 40’ını aldık. Radikal bir programa verilmiş 12 milyona yakın oy vardı. Fakat bu bağlamın öncesinde sözde solcular Brexit’e oy verenleri “ırkçı maden işçileri” olarak tariflediğinde ve bize kendilerini “kentli ilericiler”le değiştirmeye çağırdıklarında, kendi sınırlı orta sınıf sosyal çevrelerini çok fazla dinliyor ve çoğunluğu yabancılaşıyordu.

2017 kemer sıkma politikasını seçimin merkezine yerleştirdik ve bu şekilde, Brexit’i isteyen İşçi Partilileri, gençler, siyahîler ve etnik azınlık olan insanları netçe ırkçılık ve kemer sıkma politikası karşıtı bir programda birleştirebildik. Liberal Demokrat Parti gibi AB destekçisi değiliz, çalışan halkı ve kamu hizmetleri kullananları temsil etmeye çalışan bir partiyiz. Bu sefer… Pek olamadık.

Corbynizm

Haziran 2015’te Jeremy Corbyn İşçi Partisi başkanlığı kampanyasını başlatırken, Jacobin’e yazdığım ilk yazımda ben, sayısız siniklerden bir tanesiydim. Üyeleri yeterince radikal değildi. Dedim ki, “Kazansa bile, milletvekillerinden gelecek direnç fazla büyük olur ve her halükârda sınıf politikası gerileme eğiliminde.”

Yanılmışım. Durmadan Corbyn’e çoğu açıkça yalan olan saldırılar oldu. Ve sonuç dehşet vericiydi. Fakat son dört senede örgütlü sosyalist siyasetin yeniden doğuşuna da tanıklık ettik ve bu bir yere gitmeyecek. Geceleri yağmurlu havada sokaklara koyulduğumuzda inşa edilen dayanışma gerçek, hayati bir güç. Bize belki de bu önümüzdeki beş seneyi atlatmamıza yardımcı olan bir güç.

Fakat gerçek dersleri de öğrenmiş olduk. Sosyalist politikanın küçük sektler ve sokak protesto hareketleri için olmadığını öğrendik. O, milyonlarca insan kazanabilen galvanizleyici bir amaçtır. Genç insanların cansız, duyarsız olduğunu söyleyen sabit fikre karşın, etrafımızda hepimiz İşçi Partisi’ni kendi partisi yapanların enerjisini, heyecanını ve sadakatini görüyoruz.

Liderliğinin dört yılında hem partinin içinden hem dışarıdan kuşatılmış, çirkin kişisel saldırılara maruz kalmış olan Corbyn büyük ihtimalle parti başkanı olarak devam etmez.**** Fakat partiye getirdiği ruh ve on binlerce aktivistin angajmanı (ki bunlar asla David Miliband ya da Jess Philips için kapı kapı gezmezdiler) Britanya siyasetinde kalıcı bir değişimdir. Geleceğin ne üzerine kurulduğunu gördük: Sınıfın, kamu hizmetlerinin, sosyal konutların siyaseti üzerine kuruldu, sadece liberal Brexit ithamı üzerine değil.

Sonuç güzelleştirilmez. Böyle yıkıcı bir yenilginin ardından direnme ruhuna başvurmak az buçuk bayatlamış geliyor. Her şeyi aynı tutmak için yürütülen mücadele bile daha zor olacak. Teselli vasıtasıyla, en azından şu an yoldaşlarımızın birlikte ağlayabilecekleri çokça yoldaşları vardır ki onların acısı bizim acımızdır ve gelecekte ışıklı bir günde kazanmış olacak olan fazlaca yoldaşlarımız da var.

*Exit Poll/Çıkış Anketi: Çıkış anketi, seçmenler oy kullandıktan hemen sonra yapılan anket. Bu tip anketlerde seçmene hangi adaya oy verdiği soruluyor. (Çev. Notu)

**Muhafazakârlar (Çev. Notu)

***Momentum Hareketi: 2015’te Corbyn kampanyasından sonra kurulan hareket. 2018’de üye sayısı 40 bine ulaşan Momentum hareketi kendisini, İşçi Partisi ve Corbyn kampanyasını destekleyerek katılımcı demokrasi fikri etrafında kitlesel bir hareket yaratma amacı güden bir taban hareketi olarak tanımlıyor. Hareket, İşçi Partisi etkinliklerinin yanı sıra The World Transformed adlı alternatif festivalin de düzenleyicisi. (Çev. Notu)

**** Yazı yazıldıktan sonra, Corbyn yeni başkan seçilince istifa edeceğini açıkladı. (Çev. Notu)

 

Bu yazı Jacobinmag.com’dan Türkçeye El Yazmaları için Max Zirngast tarafından çevrildi. (Yazının orijinali için: https://jacobinmag.com/2019/12/uk-election-results-labour)