Yaşasın Kadın Komitesi – Cinzia Arruzza/Paula Varela

MadyGraf, Buenos Aires’te işgal edilmiş ve özyönetimli bir matbaa fabrikasıdır. Fabrika eskiden Şikago merkezli ABD’li şirket RR Donnelley’in mülküydü. İşçiler ve aileleri 2014 yılında ¬fabrikayı işgal ettiklerinde— 400 kişilik fabrika çalışanından 123’ünün işten atıldığı açıklandıktan sonra — yönetim işçilerin direnişine cevaben kapanmaya karar verdi.

İşgalin ardından, eski Donnelley işçileri şu anda matbaa işçileri sendikasına (Federación Gráfica Bonaerense, FGB) bağlı bir kooperatif (MadyGraf) kurdu. Macri hükümetinin, ekonomik durgunluğa sürükleyen ve artan enflasyon nedeniyle kooperatif için enerji ve hammadde fiyatlarını alınamaz hale getiren kemer sıkma politikaları yüzünden bugün fabrika belirsiz bir gelecekle karşı karşıya.

Mücadelenin Önemli Bir Dayanağı

İşgalin önemli dayanaklarından biri, aslında 2011 yılında yönetim yirmi işçiyi işten çıkarmakla tehdit ettiğinde kurulan MadyGraf kadın komitesidir. O zamanlar fabrika çalışanlarının tamamı erkekti ve kadın komitesi, işçileri yönetime karşı mücadelelerinde desteklemek için bir araya gelen işçilerin sevgilileri, eşleri ve kız kardeşleri tarafından kuruldu.

Kadın komitesi başlangıçta sadece bir destek grubu olarak düşünülmüştü, fakat hızla başka bir şeye evrildi. Kadınların bir araya gelip yalnızca fabrikanın durumunu değil, aynı zamanda işçi sınıfından kadınlar olarak kendi yaşamlarını ve ihtiyaçlarını tartışabilecekleri bir yer haline geldi. Mevcut dinamik, 2014 yılında işçilerin fabrikayı kadınların katılımıyla işgal etmeleri ve ele geçirmeleriyle birlikte değişti. O anda meydana gelen en büyük değişimlerden biri;  eşlerden, sevgililerden ve akrabalardan oluşan birçok kadının fabrikanın işgücüne dâhil olmasıydı. Komite kadınlarının çoğu o zamana kadar ev kadınlarından oluşuyorken, diğerleri hemşire, ev işçisi ve öğretmen olarak çalışıyordu.

Kadın komitesinin bir üyesi olan Veronica bu anı şöyle anlatıyor:

“İşten atılmalara karşı, kocalarımızla örgütlenmeye başladık. İşçilerin direnişi o kadar güçlüydü ki, şirket kapanmaya karar verdi. Fabrikayı çocuklarımızla birlikte işgal ettik: Yemeklerimizi fabrikada birlikte yerdik, toplumdan çok destek aldık, fonumuz oldu, çocuklarımıza hediyeler aldık. Ayrıca diğer eşlere de ulaşmaya başladık, çünkü eşlerinin mücadeleye katılmasını istemeyen işçiler vardı. Belli bir noktadan sonra işgal altındaki fabrikayı yönetmek için daha fazla işçi çalıştırma ihtiyacı oluştu. Bazı eşler, anneler ve kız kardeşler o zaman fabrikada çalışmaya başladı.”

Kadın komitesi hızlı bir şekilde fabrikadaki mücadeleyi, aynı zamanda parasız kürtaj ve kadın cinayetleri için feminist hareketlere katılımı da kapsayan radikalleşme ve siyasallaşma alanı haline geldi.

Radikalleşme Alanı

Kooperatifin karar alma organı işçi meclisidir. Bu meclis, kadın işçilerin ve bazı erkeklerin cinsel şiddete karşı çıkmak ve kürtaj hakkı için feminist greve ve yürüyüşlere katılması amacıyla 8 Mart 2017 ve 2018’de üretimi düşürmeye karar verdi.

Kadın komitesi, bu önerinin yanı sıra meclis tarafından onaylanan diğer önerilerin de öne sürülmesinde kilit rol oynadı: “Kadın günü” (menstrüasyon/regl döneminde bir günlük izin), erkekler ve kadınlar arasında ücret eşitliği ve ayrıca altı aylık ücretli doğum izni ve çocuklar için hastalık izin günü gibi. Meclis ayrıca, üretim içindeki rollerin katı bir şekilde bölünmesine de meydan okudu. İşçilerin görevlerini değiştirmelerine izin verildi ve “kadın” ile “erkek” işleri arasındaki ayrım kaldırıldı. Sonuç olarak, birkaç kadın, makine operatörü olarak çalışmaya başladı. Monica, nasıl kullanıldığını gözlemleyerek ve birçok soru sorarak makineleri nasıl çalıştırdığını öğrendiğini hatırlıyor. “Sonunda makineyi çalıştırmayı denemek isteyip istemediğim sorulmuştu ve ben de ‘istiyorum’ dedim.” O şimdi daimi bir makine operatörü.

2011 yılında kadın komitesinin kurulmasından önce, eski Donnelley çalışanları bir dizi cinsiyetçi önyargının tartışılması ve değiştirilmesi sürecinden geçmek zorunda kaldı. İşçilerden biri olan Tamara, fabrika kapanmadan önce cinsiyet değiştiren bir kadın. İş arkadaşlarına açıkladığı gibi, erkek gibi giyinerek işe gelirdi, çünkü aksi halde işini kaybedeceğinden korkuyordu. Ancak fabrikadaki mücadelenin başlaması ona cinsiyet değişimi için cesaret verdi. Kararını verdiği zaman, iş arkadaşlarıyla konuştu ve onlara ailesinde yaşadığı muazzam zorlukları anlattı. Bu, fabrika işçilerini cinsiyet ayrımcılığı ve bunu benimseme yöntemleri hakkında düşünmeye zorlayan derin bir tartışmanın başlangıcıydı. Sonuç olarak, Tamara’nın meslektaşları onun istediği gibi giyinme ya da kadınlar tuvaletini kullanma gibi hakları için de mücadele etmeye başladı. Bu, kadın komitesi oluşumunun başlangıcı oldu.

Kadın komitesi hızlı bir şekilde fabrikadaki mücadeleyi, aynı zamanda parasız kürtaj ve kadın cinayetleri için feminist hareketlere katılımı da kapsayan radikalleşme ve siyasallaşma alanı haline geldi. Bu süreç içerisinde, komitenin kadınları, kadınlar ve işçiler olarak çifte baskıya maruz kaldıkları konusunda farkındalık geliştirmeye başladı.

Komitenin liderlerinden biri, bu sürecin kendini ve yaşadığı dünyayı tam olarak nasıl yeniden şekillendirdiğini şu şekilde hatırlıyor:

“Kadın komitesi olarak örgütlendiğimizde erkeklerin desteğiyle başladık, ancak diğer sorunları da tartışmaya başladık. Başlangıçta kadınların hakları olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu. Kürtaja karşıydım, karşı çıktım çünkü bunun kadının kendisinin vermesi gereken bir karar olduğunu bilmiyordum. 2011’deki kadın komitesinde kürtaj, aile içi istismar, toplumsal cinsiyete dayalı şiddet, cinsiyet ayrımcılığı üzerine tartışmaya başladık.“Cinsiyetçilik” kelimesi benim kelime dağarcığımın bir parçası değildi, ancak tartışmaya başladığımızda cinsiyetçiliğin toplum içinde nasıl işlediğini anladım. Kadın komitesinin hayatımı bir kadın olarak değiştirdiğini her zaman söylerim. Feminist harekete katılımımızla ilgili fabrika içinde de çatışmalar vardı, ancak sürekli “Ben yeşil akıntının parçasıyım” demeyi sürdürdüm. [yeşil, Arjantin’deki parasız ve yasal kürtaj hareketinin simgesidir]. Kadınlara yönelik baskının farkına vardığımızda, işçi sınıfının üyeleri olarak, ilk görevimiz eşlerimiz dâhil diğer herkesle tartışmaktı. Fabrika meclislerinde kendi programımızı sunduk. Kadınlar olarak mücadelemizin erkeklerimizi de ilgilendirdiğini açıkladık ve yavaş yavaş buna daha açık olmaya başladılar. Ayrıca çalışan kadınlar olarak yaşadığımız baskının diğer kadınlar ile aynı olmadığını açıkladık. Uzun ve derin bir tartışma oldu, çünkü onları “yeşil akıntıya” dâhil etmek istedik, onların bizimle sokaklara çıkmasını istedik, çünkü bu meseleler bedenlerimizi, hayatlarımızı ilgilendiriyor. Yasadışı kürtajdan ölüyoruz.”

Hareket Devam Ediyor

Kadınlar üretime girmeye başladığında, kadın komitesi çocuk bakımı sorunuyla karşı karşıya kaldı. İşgalden önce, fabrika dışında gösteri yaparken, çocuk bakımı görevlerini kendi aralarında düzenlerlerdi. Ancak fabrikayı işgal edip üretime girdikleri zaman, bunun bir çözüm olmayacağı anlaşıldı. Sonuçta komite; meclisi, annelerin yalnızca üretimde aktif olmalarını sağlamak için değil, aynı zamanda siyasi faaliyetlere katılmalarını sağlamak için de fabrikada ücretsiz bir çocuk bakım tesisi kurmaya ikna etti.

Dayanışma gördüğümüz için mutluyuz, ancak bu yeterli değil. Bu toplumu değiştirmek istiyoruz. İnsanların bizim çektiğimiz acıları çekmesini istemiyoruz ve bizden daha fazla acı çeken insanlar olduğunu biliyoruz.

Üstesinden gelinmesi gereken başka engeller de vardı. Kooperatif sendikaya (Federación Gráfica Bonaerense) katılmak istediğinde, sendika ilk önce karşı çıktı, çünkü sendika yönetimi fabrikanın işgaline karşıydı. Kooperatifin sendikaya katilimi kabul edildikten sonra, sendika yönetimi, sadece erkek işçilerin üye olabilmesi ve toplantılara katılmasına izin verilmesi şartıyla teklifte bulundu. Tartışma, kadınların işgücüne ancak işgalden sonra, kooperatif çalışanları olarak girdikleri ve bir patron için çalışmadıkları yönünde idi.

Bu zorluklara rağmen, kadın komitesine katılan kadınlar için yaşamlarını değiştiren bir deneyim oldu.  Bir diğer komite üyesi olan Lucrecia, mücadeleye ilk katılmaya karar verdiği zamanı hatırlıyor:

“Ben ev kadınıydım. Kadın komitesinin varlığını biliyordum, eşim bana bundan bahsetti, ancak dâhil olmayı istemedim. 2014’te yönetimin saldırısı başladığında mücadeleye katılmaya karar verdim. İşgalin başlangıcında ailelerin toplantılarından birine katıldığımda kadın komitesinin yoldaşlarıyla tanıştım. Beni etkileyen şey, bizler durumuzdan dolayı çok endişeli ve üzgünken, komitenin kadınlarının güçlü ve savaşçı olmalarıydı. Ben ve diğer eşler komiteye katılmaya karar verdik.”

Lucrecia’nın iş arkadaşlarından biri bu deneyimin yaşamını nasıl değiştirdiğinden bahsederken gözyaşlarıyla şunları söylüyor:

“Ben bir anneyim, bu deneyim kadın olarak hayatımı değiştirdi ve umarım çocuklarımız için de değiştirecek. Bu deneyim sayesinde nasıl değiştiğimi ifade edemiyorum, bunun için kelimeleri bulamıyorum. Yürüyüşlere ve gösterilere gitmek çok fazla iş demek, ama umurumda değil, bunu çocuklarım için yapıyorum ve bu boktan toplumu değiştirmek için yapıyorum.”

Maria şunları ekliyor:

“Kadınların birlikte örgütlenebilmeleri, grev yapabilmeleri ve mücadele etmek için işyerlerini terk edebilmeleri bize muazzam bir güç veriyor. Kadın komitesi fabrikada mücadelenin önemli bir dayanağıdır. Bizler mücadeledeki erkek yoldaşlarımızla eşitiz. Beni destekleyen birçok kadın yoldaşımın ve erkeklerin de olduğunu hissetmek bana muazzam bir güç veriyor. Mücadelemiz sadece kendimiz için değil, sınıfımız için, tüm işçiler için. Çok zor bir zamandayız, fakat çocuklarımızın evi ve yemeği olabilsin diye devam ediyoruz. Ve dayanışma gördüğümüz için mutluyuz, ancak bu yeterli değil. Bu toplumu değiştirmek istiyoruz. İnsanların bizim çektiğimiz acıları çekmesini istemiyoruz ve bizden daha fazla acı çeken insanlar olduğunu biliyoruz. Bu yüzden her şeyi değiştirmek istiyoruz. Ayrıca şimdi spor, resim, milonga* ve diğer etkinliklerin yapılacağı bir işçi kulübü oluşturuyoruz; böylece ailelerimiz ve diğer işçilerin aileleri sosyalleşmek için buraya, MadyGraf’a gelebilir.”

Yıl boyunca, komitenin kadınları ülkenin kitlesel feminist hareketlerine katıldı ve bu hareketin muazzam potansiyelinin farkına vardı. Maria aynı zamanda zorluklarının da farkında:

“Çalışan kadınlar açısından büyük bir sorunumuz var: Mesela, 8 Mart’ta yaşamlarımız için mücadelemizi desteklemeyi reddeden sendika bürokrasisi. Birçok kadın grev ve yürüyüşe katılmak için işyerinden ayrılıyor. Fakat işçilerin nüfusun çoğunluğu olduğunu düşünürsek, sendikalarımız mücadelemizi gerçekten desteklese, gücümüzü hayal edebilir misiniz?” Diyerek devam ediyor: “Sekiz yıl Cristina Kirchner hükümetini yaşadık. Kadınlar başlangıçta çok heyecanlıydı çünkü bir kadının hükümetiydi. Fakat iktidarı boyunca hiçbir şey değişmedi. Fabrikayı dört yıldır işgal ediyoruz. Bu, fabrikamızın onun iktidarı döneminde kapatıldığı anlamına geliyor. Bir kadının hükümetinin sekiz yılı, kürtaj hakkını gerçekleştirmek ve cinsiyetler arası ücret farkını kapatmak için yeterli değildi. Evet, onun hükümeti kadınlar olarak taleplerimizin görünür olmasını sağladı, ancak Cristina’nın stratejisi kadınların kurtuluşu değildi. ”

20 Şubat’ta MadyGraf çalışanları, Kongre önündeki bir gösteri sırasında polis tarafından bastırıldı. Hükümetin bir ihale teklifi çağrısında, tekelci matbaa endüstrisini kooperatiflerin ve devlet okullarının zararına yasadışı bir şekilde tercih eden Milli Eğitim Bakanlığı’nın yolsuzluğunu kınamak için, kampanyalarının bir parçası olarak üretilen ücretsiz defterleri dağıtıyorlardı. Bu eylem, topluma bir kooperatifin kamusal eğitimi desteklemede neler yapabileceğini göstermenin bir yoluydu. MadyGraf ayrıca, eyaletteki yoksul bölgelerdeki farklı okullara ücretsiz olarak üç milyondan fazla defter dağıttı. Ancak; karşılaştıkları zorluklar, işçilerin kontrolündeki deneyimlerini desteklemek için bir bağış kampanyası düzenleyen MadyGraf çalışanlarını yıldırmıyor.

 

*Milonga, Arjantin ve Uruguay kökenli bir müzik/dans türüdür.

 

 

Cinzia Arruzza/Paula Varela

 

 

İrem Kayıkçı tarafından jacobinmag.com adresinden Türkçeye elyazmalari.com için çevrilmiştir.

Kaynak: https://www.jacobinmag.com/2019/04/argentina-worker-run-factory-feminism