Kandinsky’de Form ve Renk Üzerine

Kandinsky “Sanatta Ruhsallık Üzerine” adlı eserinde oluşturduğu resim pratiğinin teorik arka planını gösterir. Çalışmasını belli başlı başlıklara ayıran sanatçıda aslolan ‘dışsal’ olanın yoluyla ‘içsel’ olanı aramaktır. Doğanın ve insanlığın ruhunun ‘iç ses’ini ifade etme çabası içindedir. Resmin iki silahı vardır; ‘renk’ ve ‘form’. Bu iki silahın bileşimi saf sanatsal kompozisyonu vareder.

Kandinsky kompozisyonlarını mantıksal, matematiksel ve ritmik normlar sistemine oturtur. Normlar sistemi ise, toplumsal pratik içindeki insanın bilincinde yer eden, düşünme sürecindeki yol alış şekliyle ortaya çıkan ‘şey’in kompozisyonlar haline geçişidir.

FORM ve RENK

Kandinsky’de renk ve form arasındaki ilişki, nesne formuna dayalı konudan daha çok anlam ifade eder. Onda doğanın taklidinden öteye gitmeyen nesnelerin kopyalanması değil, renk ve form ile ‘içsel’ olanı anlatan yeni bir görsel dil oluşturulur. Renk ve form arasındaki bağlantı ise, bizi formun renk üzerindeki etkilerini düşünmeye iter.

Duygu ve izlenimler, geometrik şekiller, renkler ve çizgilerle oluşturulan bu anlam haritasında, her şeklin, rengin, çizgi ve noktanın çağrıştırdığı bir anlam vardır. Paletteki renkler kendini dışavuracak bir fikirle, hayalle ve içsel dışavurumla tuvale aktarılır.

Form, kendi başına (gerçek ya da başka türlü) bir nesneyi temsil edebilir ya da uzama veya yüzeye salt soyut bir sınır olabilir.[1] Yani form ve renk yüzeylerini birbirinden ayıran çizgi, içsel anlamın dışsal ifadesidir.

Form soyutlanmış olmasına rağmen ruhsal gücünü kaybetmez, aksine nesnel kabuk içindeki cevher açığa çıkar. Lakin unutmamak gerekir ki sanatçının böyle bir sınırlama koyması ifade gücünün azalmasına da sebep olabilir. Yalnızca somut form olmayacağı gibi yalnızca soyut formda yoktur.

KOMPOZİSYON

Resmin bütünlüğü içinde her alan formlar kompozisyonu* oluşturur. Formların düzenlenmesi gelişigüzel bir dizimle yapılamaz. Resimdeki unsurların birbiri ile uyumu ve uyuşmazlığı, ilişkileri,

gruplandırılmaları, ritmi ve form çeşitlilikleri kontrpuanı oluşturan parçalardır. Kompoziyonu belirleyen, renk ve form gibi unsurların birbirleriyle ilişkiye girerek formların yaratılmasıdır. Kandinsky’de kompoziyonu vareden rengin etkisi, formun etkisi ve form ile rengin ortak

etkisidir. Form değişen koşullar içinde farklı formsal evrelere girer.[2]

Peki, aynı formlar her koşulda aynı etkiyi mi verir? Elbette hayır! Koşullar değiştikçe formların

içselleşmiş yansımaları da değişir. Ve koşullar hep değişir.

Her sanatçının kişiliği ve içinde bulunduğu ortamı ifade edecek olan argümanlar, sanatçının üslubunun kısmende olsa belirleyenidir. Sanatçının zamanını yansıtan, formlar aracılığıyla ifadesini bulan ‘şey’lerdir.

Kandinsky kompozisyonlarını mantıksal, matematiksel ve ritmik normlar sistemine oturtur. Normlar sistemi ise, toplumsal pratik içindeki insanın bilincinde yer eden, düşünme sürecindeki yol alış şekliyle ortaya çıkan ‘şey’in kompozisyonlar haline geçişidir.

[1] Kandinsky, Wassily, Sanatta Ruhsallık Üzerine, İstanbul,2015, Altıkırkbeş Yayınevi

[2] Unutmamak gerekir ki bahsettiğimiz form, Kandinsky’de ruhsal titreşimin ifadesi yani somut değil, soyutlanmış formlardır.

* Kastedilen kompozisyon yaratma ve üretme sürecidir, nesnelerin nasıl dizileceği değil.